Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 27 Nisan 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

İlmî ve amelî tevhid



Tevhid, Allah’ın varlık ve birliğini, yegâne yaratıcı, ilim, kudret, irade gibi sonsuz isim ve sıfatlar sahibi olduğunu; herbir isim ve sıfatlarının da sonsuz olduğunu kesin olarak bilmek ve buna inanmaktır.

Elbette bu iman, yalnızca, “İnanıyorum, kabul ediyorum!” sözüyle tahakkuk etmez. Hakikî imana, Tevhid delillerini, mühürlerini, damgalarını, belgelerini gözlemleyerek, inceleyerek, tefekkür ederek, okuyarak varılır.

Tevhidi, bu açılardan ele aldığımızda, sahanın uzmanı bazı ilim ehlinin başta “ilmî ve amelî” olmak üzere tevhidi ikiye ayırdığını görürüz.

Buna göre; Yaratıcının bir olduğunu ve kâinattaki bütün birliklerin Onun birliğine delil olduğunu bilmek, ilmî tevhiddir. Diğer bir anlamda, aklen, kalben ve vicdanen âlemlerin Yaratıcısının tek olduğunu fikren anlamak, bilmektir. Dolayısıyla gerçek tevhid, marifet ile, yani bilgi/ilim ile olur. Buna marifetullah diyebiliriz. Marifetullah, İlâhî isim ve sıfatların tecellîlerini okuyabilmek, tefekkür ederek, araştırarak, inceleyerek görebilmek, anlayabilmektir.

Amelî tevhid ise, tevhid inancının, insanın amel âleminde tam bir hâkimiyetle hükmetmesidir. Yani, bunu pratiğe döküp fiilen yaşamasıdır. Yalnız Allah’a ibadet etmek; Ondan yardım dilemek; sevdiklerini Onun adına sevmek, düşmanlığı da Onun hesabına yapmaktır. Yani, namaz kılmak, oruç tutmak, çoluk-çocuğunu ve dünyayı Allah hesabına sevmek ve Allah’ın düşmanlarına düşmanlık beslemek amelî tevhiddir. Ki, gerçek bir mü’min olmanın yolu da, hem ilmî hem de amelî tevhidde kemâle ermekten geçer.

İlmî tevhid, amelî tevhide dönüşürse, müthiş bir enerji ve güç elde edilir. Allah’a ibadet eden, batıl mabutlara tapma zilletinden kurtulur. Sadece Ondan yardım dileyen, sebeplerin ardına düşmekten, insanların kölesi olmaktan kurtulur. O zaman tam bir tevekkül ile Rabbine yönelir, Ona iltica eder. İşte bu, ulvî bir hazzın ve muhteşem bir enerjinin kaynağıdır.

TAZİYE:

Rahmet-i Rahman’a kavuşan Fatma Arslan’a rahmet ve mağfiret, oğulları Halil, Şaban, yakınları ve dostlarına sabr-ı cemil niyaz ederim.

27.04.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.04.2007) - Tevhid ne demektir? (2)

  (25.04.2007) - Tevhid ne demektir? (1)

  (24.04.2007) - Neden tevhid zihinlere nakşedilmeli?

  (21.04.2007) - “Her şeyin melekûtu Allah'ın elinde” ne demektir? (2)

  (20.04.2007) - “Her şeyin melekûtu Allah'ın elindedir” ne demektir? (1)

  (19.04.2007) - “Allah, insanı Rahman sûretinde yarattı” ne demektir?

  (18.04.2007) - Hadîs ve Sünnet-i Seniyye, keyfîlikleri önledi

  (17.04.2007) - Selâmlaşmanın adabı

  (14.04.2007) - Selâmın enerji ve sinerjisi

  (13.04.2007) - Hadis/sünnet yoksa, İslâmiyet kalmaz!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004