Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 10 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Siyasette kafa karışıklıkları



Her konuda olduğu gibi, Bediüzzaman’ın siyasî konularla ilgili fikir ve düşünceleri, tavsiye ve temennileri gayet net ve açıktır. Altı bin sayfalık Nur Külliyatında açık, berrak ve net olmayan bir konu, bir mesele var mıdır ki, siyasî ve içtimâî meselelerde bir müşevveşiyet, bir şüphe, bir tereddüt bulunsun. Görebildiğim kadarıyla asıl müşevveşiyet, asıl karmaşa ve kargaşa hali bizim zihinlerimizde, bizim yaklaşımlarımızda olduğu için, risâlelerdeki gayet net ve açık olan mesajları anlamakta zorluk çekiyoruz.

Zihin kargaşalarına yol açan sebepler çok olmakla beraber, son yıllarda siyasî arenada yaşanmakta olan karmaşık olaylar, sergilenmekte olan ayak oyunları zaman zaman çoğumuzu şaşırtarak, tereddütlere sevk ediyor. Aslında figürler, senaryolar aynı olmakla beraber, zaman içinde değişmekte olan siyasî aktörlerin farklı duruş ve söylemleri, bir çok kişiyi yanıltabiliyor.

Ayrıca çoktandır siyasî alandaki sıdk ve doğruluğun yerini, yalan ve akla gelmeyen çeşitli “katakullilerin” alması, saf zihinleri bulandırarak, bir çok insanı doğruyu bulmakta zorluklarla başbaşa bırakıyor. Fakat önünde Nur Külliyatı gibi serapa hak ve hakikatleri barındıran, her mevzûda olduğu gibi, siyasî ve içtimâî konularda da tam doğru ve şaşmaz ölçüleri bulunduran böyle bir eserle tanışan insanlar, umuyorum ki siyasî tercihlerinde herhangi bir kafa karışıklığına girmeden, bu seçimde de Bediüzzaman’ın tavsiye ettiği şekilde tercihlerini yapacaklardır.

Kafa karışıklığına yol açan sebeplerden birisi de televizyon ve medyanın objektiflikten uzak, abartılı, tarafgirâne yayınlarıdır. Medyamızın böyle hemen her gün subjektif, taraflı haber ve yayınlarının tesirinde kalmadan, isabetli ve doğru bir siyasî tercihte bulunmak gerçekten kolay değil. Sürekli böylesi bir medyayı takip eden, onunla haşir-neşir olan insanlar için doğru bir karar alabilmek daha da zor.

Bu meyanda kafa karışıklığına, zihin karmaşasına insanları sokan bir diğer faktör de, çok görüşteki insanlarla çok fazla içli dışlı olup onlarla ilişkide bulunma durumu olsa gerek.

“Sohbette insibağ vardır” kaidesinin bir sonucu olarak, bir şekilde dost, akraba ve arkadaş çevresinin siyasî düşünce ve görüşleri de bazan görüşlerimiz üzerinde etkili olduğu görülmektedir.

Risâle-i Nur’daki ölçü ve düsturlardan habersiz veya oradaki mesaj ve tavsiyeleri anlamakta zorluk çeken bazı insanların, bazı dost-akraba çevrelerinin veya taraflı medyanın etkisiyle şüphe ve tereddütlere girmeleri kaçınılmazdır.

Yukarıda Bediüzzaman’ın siyasî konularla ilgili fikir ve düşüncelerinin hiçbir şüpheye, hiçbir tereddüte yer vermeecek kadar açık ve net olduğunu söyledik. Geçmişten günümüze değişen gündem ve konjonktürleri göz önünde bulundurarak, sağlam ve doğru ölçülerle, değişmeyen prensip ve düsturları istifademize sunan Bediüzzaman’ı dinlemekten başka çaremiz yok gibi.

Siyasî tercihte Bediüzzaman’ın demokrat düşünceli siyasî kadrolara destek verdiği şüphe götürmez bir gerçek. Bunun böyle olduğunu başta onun eserlerinden öğrendiğimiz gibi yakın talebelerinin ifadelerinden de çok net bir şekilde öğreniyoruz. Ayrıca onun eserlerine az çok muttalî olanlar ve hatta risâlelerden haberi olmayan insanlar dahi Bediüzzaman’ın ve talebelerinin her seçimde demokrat düşünceyi ön plana çıkaran siyasî partilere açık destekte bulunduklarını biliyorlar.

Bediüzzaman, Demokratları işaret ederek, talebelerine; “Onlara faydanız dokunsun, zararınız dokunmasın” diyerek tavsiyelerde bulunduktan sonra, “Nurcular, Demokratlara bir nokta-i istinattır” tesbitinde bulunarak, Demokratlara kuvvet vermenin ehemmiyetine parmak basıyor.

Lâhikalarda, Sünuhat’ta, Münâzarât’ta ve Hutbe-i Şâmiye’de bu ve benzeri ifadelerinden anlıyoruz ki, Bediüzzaman’ın Demokratlara olan desteği noktasında en küçük bir şüphe yok.

Bence belli ve malûm çevrelerin hedef saptırmalarına, ayak oyunlarına aldırmadan Bediüzzaman’ın “Demokratları iktidar yerinde muhafaza etmeye Kur’ân menfaatine kendimizi mecbur biliyoruz” ifadesinden hareketle hiçbir zihin karışıklığına girmeden ülkemizin ve milletimizin geleceği adına Üstadımızın tavsiyelerine uymaktan başka çare yok.

10.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.06.2007) - Nifak ve çıkarların son bulması için

  (27.05.2007) - Bazı hassasiyetler fayda getirir

  (20.05.2007) - Hoş olmayan hatıralar

  (13.05.2007) - Yalnız dindar olmak yetmiyor

  (06.05.2007) - Dinî yaşantıdan başka çare yok

  (29.04.2007) - Cevap bekleyen suâller

  (22.04.2007) - İfsat komiteleri

  (15.04.2007) - Zulmün sona ermesi için

  (18.02.2007) - Tenkitten kaçınmak ve tenkitlere açık olmak

  (11.02.2007) - Bazen geride durmak da hizmettir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004