Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Hüseyin GÜLTEKİN

Gayemiz siyaset yapmak değil



Gayemiz hiçbir zaman siyaset yapmak olmadı ve olamaz. Hedefimiz ve niyetimiz, hiçbir zaman bilfiil siyasetin içinde olup, o şekilde bir hâl ve tavır göstermek olmadı, olamaz ve bundan sonra da olmayacaktır. Nur câmiasını, bilhassa da yeni Asya ekolünü bilenler ve tanıyanlar bunun böyle olduğunu biliyorlar, tasdik ediyorlar.

Öteden beri hiçbir dünyevî makam ve mevkiinin peşinde koşmadık, bir menfaatin, bir çıkarın takipçisi olmadık ve bunları elde etmek için herhangi bir partiye reyimizi vermedik. Çünkü bizim bir tek gayemiz, bir tek hedefimiz var. O da iman ve Kur’ân hizmeti. Yegâne niyetimiz, tek amacımız kâinat vüs’atindeki paha biçilmez iman ve Kur’ân hizmetini düşünüyoruz. İman ve Kur’ân hizmetlerinin haricindeki meseleleri, onun dışındaki meşgaleleri pek düşünmüyoruz, kaale almıyoruz. Bir çoğunu fuzûlî, gereksiz, hatta zararlı görüyoruz. Lüzumsuz, mâlâyani ve zararlı gördüğümüz meselelerin başında da günümüzün siyasî meseleleri geliyor. Çünkü günümüzde icrâ edilen siyasetin çoğu yalan-dolan, tarafgirâne bir hâl üzere yapılıyor maalesef.

Günübirlik, gelip geçici siyasetle hiç alâkamız yok. Siyasîlere ve siyasî partilere karşı tavrımızda ifrat ve tefritten kaçmaya gayret ediyoruz. Reylerimizle destek verdiğimiz partiyi dahi ehven-i şer olarak görüyoruz. Onu bütün bütün haksız, kusursuz görme yanlışına girmediğimiz gibi, rey vermediğimiz, destek vermediğimiz partiyi de yerin dibine sokarcasına muhalefet etmiyoruz; varsa müsbet faaliyetlerini, faydalı icraatlarını açıkça destekliyoruz.

Böyle hareket ettiğimiz, böyle bir tavır içinde bulunduğumuz halde, bazı çevrelerin bize hâlen siyasetçi gözü ile bakmaları, bizi siyaset yapmakla itham etmeleri, bizi üzse de bu gibi ithamları hiç mi hiç nazara almıyoruz. Bazılarının yaptığı gibi körü körüne, inadına bir particiliğin içinde olmadığımız halde, bizi siyaset yapmakla suçlayanların, önce kendilerinin bu yanlış ve tehlikeli particiliği terk etmelerini tavsiye ediyoruz.

Bizden beklenen; eğer suya sabuna dokunmama, olup bitenlere seyirci kalma, nabza göre şerbet verme, zaman ve zemine göre tavır değiştirme gibi durumlarsa, boşuna beklenmesin. Bizim kitabımızda, bizim fıtratımızda böyle yanlış, böyle kimliksiz bir duruş yoktur ve olamaz.

Bir çok mevzuda olduğu gibi, siyasî tavır belirlemede de hareket noktamız, Bediüzzaman’ın prensip ve tavsiyeleri ve konu ile alâkalı Risâle-i Nur Külliyatı’ndaki düstur ve ölçülerdir. Geçmişten bu güne kadar bu yolu takip ettik. Bu ölçüleri esas aldık. Bu güne kadar da siyasî duruş ve tercihlerimizde yanılmadan doğru hareket ettiğimizi, vukua gelen olaylar ve şimdi geldiğimiz zemin doğruluyor.

Siyasetle ve siyasî partilerle çok sıkı-fıkı, çok haşir-neşir olmadığımız gibi, bu işlerin öyle çok uzağında da değiliz; olmamız doğru da olmaz. Çünkü bu ülkede yaşıyoruz, bu memleketin insanıyız. Olup biten hadiseler şu veya bu şekilde bizi de alâkadar ediyor.

Şahıslarımızdan öteye Din-i Mübîn’i düşünüyoruz, manevî değerlerimizi düşünüyoruz. Bütün bir milletin uhrevî hayatını alâkadar eden iman, Kur’ân hizmetlerini düşünüyoruz. Ve bunların bazı siyasîler yüzünden zarardîde olmasından, inkıtâa uğramasından endişe ediyoruz.

Bugüne kadar görüldü ki, bazıları siyaset adına din düşmanlığı yapıyor, mukaddes değerlerle cedelleşiyor. Laiklik adına dine ve dindarlara saldırmayı meslek edinenler var siyaset arenasında.

Kabul etmek durumundayız ki, bazıları da dinî ve manevî değerlerimizi siyasî emellerine âlet ettiler. Dine hizmet edeceğim diye, dine zarar verdiler. Bütün insanlığın ortak değeri olan dini kendilerine veya partilerine münhasır kılarak, dine perde oldular, bilmeden zarar verdiler.

İşte dine ve dindar insanlara, bilerek veya bilmeyerek siyaset cenahından gelen zararları önlemek veya hiç değilse asgarîye indirebilmek için siyaset âlemine bakıyoruz, siyasîlere yol göstermeye, ehl-i dîni de bu konuda dikkatli ve duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Bütün gayemiz ve niyetimiz, siyaseti ve siyasîleri dine dost ve yardımcı kılmaktır. Bunun dışında onlardan hiçbir beklentimiz yoktur ve olamaz. Bütün çabamız ve didinmemiz bu iken, bazı çevreler hâlen bizi siyaset yapmakla suçluyor ise vebâli kendilerine.

15.07.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.07.2007) - Siyasî tercihleri ciddiye almalı

  (01.07.2007) - Siyasî arenadaki ayak oyunları

  (24.06.2007) - Zihnimdeki suâller

  (17.06.2007) - Hem dindar, hem siyasetçi olmak

  (10.06.2007) - Siyasette kafa karışıklıkları

  (03.06.2007) - Nifak ve çıkarların son bulması için

  (27.05.2007) - Bazı hassasiyetler fayda getirir

  (20.05.2007) - Hoş olmayan hatıralar

  (13.05.2007) - Yalnız dindar olmak yetmiyor

  (06.05.2007) - Dinî yaşantıdan başka çare yok

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004