Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 31 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Dünyada da huzur bulabilmek



Yollar iki çeşittir. Bazı yollar Allah’a gider. Diğer bazıları da İlâhî nurdan yoksun olan karanlıklara ulaştırır insanı. İnsanlığın bütün meselesi doğru olan yolları bulmak ve o yollardan Rabb-i Rahîme varabilmektir. Bu yollarda aydınlık vardır. Bu yollarda huzurun serin esintileri bulunmakta, kalblerin tatmin olmuş ferahlatıcı çarpıntıları yer almaktadır. Buralarda aklın aydınlığı kalbin nuruyla mânâ bulmakta, buralarda insan olmanın ifade edilemez hazzı tadılabilmektedir.

Allah’ın yüce Habibi Muhammed’in (asm) rehber olduğu yollardır bahsetmek istediğim, hatırlamak ve hatırlatmak istediğim. Kur’ân’ın yüce hakikatlerinin aydınlattığı yolların hasreti insanlığı arayanları yakmaktadır aslında. Kur’ân’ın Muhammedî yolu, huzura, refaha, insanlığa götüren yoldur. Bu yolun hasretiyle yanan kalblerimizin ateşini ancak Kur’ân-ı Azîmüşşan’la ve tefsiri Sünnet-i Muhammediye ile söndürebiliriz. Yoksa günah ateşlerinin cehennemî harâreti insânî değerlerimizi kül haline getirecektir.

Sanki hissediyorum anlatamıyorum bazı gerçekleri. Ağzımdan çıkan kelimeler yetersiz kalmakta iman hakikatlerini anlatmak için. Hissettiğim hakikatleri ifade edebilmenin huzurunu o kadar çok yaşayabilmek istiyorum ki, bunu da ifade etmekten acizim. Ama iman gibi bir İlâhî nimetin kıyısında bucağında olmamdan bile büyük bir huzur duyduğumu itiraf etmek istiyorum. Rabbime binler şükür ediyorum ki insanım ve imanın aydınlığıyla tanışmış bir kişiyim. Tanışmak ne büyük bir lütuf, tanış olmak ne büyük bir nimet...

Müslüman olmak ve Müslüman gibi yaşamak nimetinden daha büyük bir ihsan olamaz bu dünyada. Allah’ın bizlere bahşetmiş olduğu bu yüce mensubiyetin gereğini yerine getirme mükellefiyeti altında ezilmememiz gerekir. Bulduğumuz yolun kıymetini bilmezsek kendimize yazık etmiş olacağız.

Hiçbir düşünce saptırmamalı, hiçbir yaklaşım yanlış yerlere yönlendirmemeli, hiçbir davranış insanlığı Allah’a giden yollardan ayırmamalıdır. Allah’a giden yollarda huzur bulmuş insanlar kendilerini bulmuşlardır. Onları tarif edilemez bir huzur, anlatılamaz manevî bir hava kaplamıştır. Bizler de bu insanlardan olmalıyız. Bizleri dünyanın fanî değerlerine çağıranlara kanmamalı, insan olmanın yüce hakikatini değersiz metalara feda etmemeliyiz.

Allah’a giden yollarda ihlâslı ameller vardır. Buralarda safiyetle yerine getirilen ibadetler bulunmaktadır. Buralarda tevekkül ve teslimiyet bulunmakta, buralarda dünyanın bütün ağırlıklarından kurtulmak hâleti insanı hafifletmektedir. Bu yollarda duâ ve yakarışlar vardır. Kötülükler uzaktır buralardan. Çünkü buralar iyilikler ve güzellikler ülkesinin yollarıdır.

İman aydınlığının hakim olduğu yollarda karanlıklar yok olmakta, karanlıkların bulunmadığı yerlerde de şeytanlara mekân bulunmamaktadır. Nefsin insanın manevî duygularına üstünlüğü söz konusu değildir Allah’a giden yollarda. Nefis burada susmuştur, mağlûp edilmiştir. Nefis bir binici değil, muti bir binek haline gelmiştir.

Şükürler, hamdler yağıyor inanmış kalblerden. Ağızlar tercüman olmaktadır Allah’a yönelen kalblere... Kıyısından köşesinden şahit olduğum o manevî haletleri ifade etmekte zorluk çekiyorum doğrusu. Nefsime ve şeytanlara çok kızıyorum. Onları lânetlerle anıyorum. Çünkü hep önüme çıkmakta, kul olmanın manevî hazzını yaşamama engel olmaktadırlar. Onlardan kurtulmak ve Allah’a giden yolların yolcusu olmak istiyorum.

Kıyısında da olmak ne kadar güzeldir o yolların. Kim bilir tam içinde olmak, o yollardan inhiraf etmemek ne kadar büyük bir lezzet kazandırıyor inanmış kalplere... İnsana ebedî saadeti kazandıran Allah’a giden yollar, insanı bu dünyada da sultan etmekte, yaratılmışlara boyun eğmeyen bir kahraman haline getirmektedir. İmanlı bir hayatla aczi ve fakrı nihayetsiz olan insanlar nasıl da güç ve kuvvet bulmakta ve mahlukatın en zengini haline gelebilmektedir... Bunu gören görmekte, bilebilen bilmektedir.

31.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (25.12.2007) - Mühür denilince

  (24.12.2007) - Gerçek hürriyeti düşünürken

  (18.12.2007) - Sonbahar ve ölümler

  (17.12.2007) - Âyinesi iştir kişinin

  (11.12.2007) - Nefis, tuzakları hissetmiyor

  (10.12.2007) - Önemli bir mesele

  (04.12.2007) - Nice olacak akıbetimiz?

  (03.12.2007) - Fitne asrının kurtarıcı ilâcı

  (27.11.2007) - İsyan duygularına dikkat!

  (26.11.2007) - “Risâle-i Nur” hizmetinin bir tezahürü

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri