Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 26 Kasım 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

“Risâle-i Nur” hizmetinin bir tezahürü



Şüphesiz eğer “kurtarılmayı bekleme” durumuyla karşı karşıya gelmişsek maddî hiçbir güç bu yöndeki derdimize bir çare olamayacaktır. Bilhassa bu gaddar asrın maddî ve mânevî hastalıklarından, sıkıntılarından bizi kurtaracak tek kuvvet manevî moral değerlerimizdir, yani İslâmiyet’in hakikatleridir. İnsanlık hayatının serüveni göstermiştir ki, insanları madde tek başına mutlu edememiş, her zaman manevî canipten medet beklenilmiştir.

Biz günümüz insanları, mânevî duygulara olan ihtiyacı bugün çok daha iyi anlayabilmekteyiz. Zira madde itibariyle imkânların zirvesine sahip olmamıza rağmen huzur bulmakta zorluk çektiğimizi görüyoruz. Bu sebepledir ki, biz insanlar başta olmak üzere bütün mahlûkatın ihtiyaçlarını en güzel bir şekilde karşılayan Rabbimiz, bizlere, bu zamanda mânevî açlığımızı giderebilecek mânevî dinamikler oluşturmuştur.

İslâmiyet’in insanlık âlemini nurlandırdığı ilk zamandan bu yana, insanlığın medar-ı iftiharı Peygamberimizi (asm) müteâkiben her asırda müceddid denilen yenileyiciler gönderilmiştir. Bu yüce insanlar, her asrın idrakine uygun bir şekilde İslâm dinini insanlara anlatmış ve bu insanlık dâvâsının müntesiplerine moral vermişlerdir. İşte hiç şüphesiz içinde bulunduğumuz asrın müceddidi de Bediüzzaman Said Nursî olmuştur.

Hayatı, mücadelesi ve azminin bir semeresi olarak Cenâb-ı Rabbü’l-âleminin kendisine bahşetmiş olduğu vehbî bir ilimle Risâle-i Nurları telif eden Bediüzzaman, yirminci asırdan itibaren iman âb-ı hayatına susamış insanlara önemli bir teselli olmuştur. Bugün Risâleler sadece Anadolu’da değil dünyanın her tarafında okunmakta ve böylece asrın gidişâtının zayıflattığı dinî hassasiyetler yeniden canlandırılmaktadır.

Kırk yıla yakın bir zamandır (acizâne) istifade etmeye çalıştığımız Nur Külliyatının insanlar için ne kadar büyük bir nimet olduğunu hissediyor, ancak bu duyguları ifade etmekten âciz kalıyoruz. Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alınıp asrımız insanlarının anlayışına sunulan bu eser külliyatını ne kadar methetsek yine de azdır. Yine bu eserlere hizmet etmekle İslâmiyet ve iman hususunda yapılan hizmetin ne kadar değerli bir mazhariyet olduğunu da kelimelerle ifade edebilmemiz mümkün değildir.

Kur’ân’ın bir manevî mucizesi olan ve cihanşümul bir kapsayıcılığa mahzar olan Nur Risâlelerine hayatını vakfeden büyük ruhlu insanların insanlığa yaptığı hizmeti de kelimelere sığdırmak mümkün değildir. Bu sebeple inanıyorum ki, biz İslâm imanına sahip olan Mü’minlerin değeri, kendi dinlerine olan hizmetleri ölçüsünde artmaktadır. Çünkü İslâma hizmet insanlığın hem dünya, hem de ebedî hayat olan ahiretine hizmet etmek demektir.

İslâm’ın hakikatlerini insanlara göstermek ve onların bunlardan istifadesine sebep olmak, insanlığı küfür karanlıklarından kurtarmak ve onları kendilerine getirmek, akıllarını başlarına devşirmek demektir. Elbette insanlığın en büyük meselesi bu dünya hayatındaki imtihanı kazanmak ve ebedî hayat ve saadeti elde etmektir. İşte iman ve Kur’ân bunu sağlıyor, insanı kömür derekesinde iken elmas derecesine çıkarıyor.

Günümüz dünyasının bütün çekici yönlerine rağmen, bilhassa Kur’ân tefsiri Risâle-i Nur ile insanların imanını kurtarmak için dünyalarını feda eden insanlar asrın en fedakâr insanı olmalıdırlar. Bu çerçevede, iman hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştırmak ve gençliği koyu küfür ve dalâlet karanlıklarından kurtarmak için hizmet eden bütün insanları tebrik ve teşvik etmek vicdan sahibi olan her insana bir borçtur.

Bilhassa bugün üstünde bir çok oyunların oynandığı doğu vilâyetlerimizin Risâle-i Nur hizmetine çok ihtiyacı bulunmaktadır. Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’da Risâle-i Nur hizmeti için büyük maddî imkânlardan fedakârlık yapılarak vücuda getirilen “Diyarbakır Kültür Merkezi”nin açılışında bulunmayı Rabbim bize de nasip etti. Bu mutlu güne, doğudan batıya, kuzeyden güneye bir çok gönül dostu sevinç gözyaşları ile şahitlik etti. Yıllardır bu beldede Risâle-i Nur hizmetlerini üstlenen ağabeylerimiz ile hizmeti devam ettirmeye hazır pırıl pırıl gençlerin kaynaşması orada bulunan herkesin gözlerini yaşarttı. Risâle-i Nur’la iman hizmetini ihlâs ve samimiyet dairesinde yürüten bütün gönül dostlarına binlerce tebrikler...

26.11.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (20.11.2007) - Şeâmetli bir duygu: Irkçılık

  (19.11.2007) - Zorbalar da ölecek

  (13.11.2007) - Ruhlardaki fırtınaları dindirmek

  (12.11.2007) - İstememiz istenmektedir

  (06.11.2007) - Yanıltıcılar

  (05.11.2007) - Düşüncelerimiz yanlış olabilir

  (30.10.2007) - “İnsan-ı Kâmil”i düşünmek

  (29.10.2007) - Zulüm nereye kadar?

  (23.10.2007) - Bastırılmış vicdanlar

  (22.10.2007) - Bir teslimiyet örneği

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri