Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Aralık 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Nimetullah AKAY

Nice olacak akıbetimiz?



Birbirini takip eden zaman tünellerinden hızla geçip giderken, gerimizde kalan yollarda neler ektiğimizi bilmemiz gerekir. Her ekilen tohumun mutlaka yeşereceği bir mezradır geride bıraktığımız yerler. Tohumlar hiç şaşırmadan yeşerecek, bazı filizler tûbâ ağaçlarını netice verirken bazıları da zakkum ağaçlarının ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Çürümek, yok olmak, yok bu âlemde. Her yaşanan kaydedilecek, her kaydedilen bir gün önümüze serilecektir. Kayıtlar düzgün bir şekilde tutulmakta, hiçbir bilgi hiçbir insânî veya hayvânî güçle kaybedilememektedir.

Her yaşayan ölecek, her ölen yeniden yeni bir âlemde dirilecektir mutlaka. Her dirilen hesaba çekilecek, her hesaba çekilen geçmişte yaptıklarının karşılığını alacaktır. Zalim ve cahil olanların bu dünyadan, yaptıklarının karşılığını almadan gitmeleri bizleri mahzun etmesin. Hadiselerde zalimler ve cebbarlar için zahirî bir izzet görünse de, onları gerçek bir zillet beklemektedir. Mazlûm olanlar ise boynu bükük bir şekilde bu dünyadan ayrılmak zorunda kalsa da, gerçekte onlara gerçek bir adalet sergilenecektir.

Birilerinin yanına yaptıkları kâr kalmış gibi görünmesi bizleri mahzun etmesin. Yine birileri de hakkına hukukuna kavuşmadan mahzun bir şekilde bu dünyadan ayrılıyorsa demek ki bir yerde çok âdil bir mahkeme bulunmaktadır. Hiç şüphe etmeyelim ki, bu zahirî görüntülerdeki anlamsızlık bir gün yok olacak, herkes lâyık olduğu sonucu görecek, herkes zerre kadar dahi şaşmayacak bir terazinin önünde kendini bulacaktır.

Divane olmuş başlar, karalara bürünmüş vicdanlar bu dünyaya yapışıp dursalar dahi, bir gün sevdiklerinden ayrılacak, düşman bildikleri mazlûmların haklarının alınacağı mekânlarda kendilerini bulacaklardır. Oralarda kalbler, kendilerini günah kirleriyle küsufa uğratanlarla yüzleşecek, zerreler dahi orada zalimlerin mahkemesinde müdahil olacaklardır.

Uzak gibi görünen yerlere hızla yaklaşmaktayız. Yürümek istemezsek dahi yürüyeceğiz, gitmek istemezsek dahi gideceğiz. Sevkiyat emrini durduracak hiçbir fani güç bulunmamaktadır. Düşünmek istemezsek dahi bu dünyada bir son durakla buluşacağız çok yakında. Orası yeni bir âlemin başlangıcı olacaktır biz insanlar için.

Hayallerimizin son bulduğu, mallarımızın elimizden çıkacağı gün çok uzak değildir. Binalarımızın başımıza çökeceği gün de çok uzak görünmemektedir. Sevdiklerimizden hazin bir şekilde ayrılacağımız zamanları mutlaka göreceğiz yakında.

Bize bir yerlerden, bu dünyada ebedî yaşama ninnisi terennüm edilse dahi, ölüm rüzgârı bizlere gerçekleri hatırlatmaktadır. O rüzgâr yakın bir zamanda bizleri de önüne katacak mutlaka. Ayık olan akıllar bunu idrak etmekte, gören gözler müşahede etmekte, günahlardan arınmış kalpler hissetmektedir. Böylece fanî nağmelere aldanmayan duygular gerçeğe götüren aydınlıklara yönelmektedir.

Uyanık olan duygular insanları günah sağanağından kurtarıp bahar güzelliklerinin etrafı şenlendirdiği âlemlere götürmekte ve orada onları sahibine teslim etmektedir. Teslim olmanın selâmete kavuşmak olduğunu orada herkes görecektir. Orada şenlikler, orada güzellikler, orada esenlikler bulunacaktır.

Sahibine teslim olan o en güzel varlığı, yani insanı, doğruluklar âleminde artık hiçbir yanıltıcı yoldan çıkarmayacaktır. Çünkü onlar artık aradıklarını bulmuş, huzurlu bir âleme kavuşmanın yüksek hazzını almaya başlamışlardır. Ne mutlu onlara ki, onlar insan olmanın gerçek hedefine varmışlardır.

Başıboşluğu seçenlerin ise hâli perişandır. Yol bildikleri yerler çıkmaz sokak olarak karşılarına çıkmakta, duvarlara çarpan kafalardan kanlar akmakta, acılar sızmaktadır. Etrafı velveleye veren bağırışlarını adeta kimse duymamaktadır. Çünkü zarara rızalarıyla giren bu nadanlara kimse acıma yetkisini kendinde bulamamaktadır.

Hasılı Rabb-i Rahime yönelenler, Habibullaha (asm) ittibâ edenler kurtulacaklardır. Onlar huzur iklimine kavuşmuş, onlar selâmet sahiline ulaşmışlardır. Ne mutlu onlara...

04.12.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.12.2007) - Fitne asrının kurtarıcı ilâcı

  (27.11.2007) - İsyan duygularına dikkat!

  (26.11.2007) - “Risâle-i Nur” hizmetinin bir tezahürü

  (20.11.2007) - Şeâmetli bir duygu: Irkçılık

  (19.11.2007) - Zorbalar da ölecek

  (13.11.2007) - Ruhlardaki fırtınaları dindirmek

  (12.11.2007) - İstememiz istenmektedir

  (06.11.2007) - Yanıltıcılar

  (05.11.2007) - Düşüncelerimiz yanlış olabilir

  (30.10.2007) - “İnsan-ı Kâmil”i düşünmek

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri