Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 02 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Bismillah yeni yıla -1



Bismillah; Sözler'deki birinci söz, bu sözü veriyor. Bismillah diyelim diye. Biz de yeni yıla Bismillah diyerek başlayalım.

Birinci sözün giriş paragrafını biraz uzunca açmak istedim. İsterseniz, beraberce Bismillah yolculuğuna çıkalım.

"Bismillah, her hayrın başıdır."

Hayırla başlamak. Hayrın başı olan Bismillah ile başlamak. Bismillah; bir başlangıçtır. "Bismillah, her hayrın başı" olarak, işleri taçlandıran, başlatan ve sürdüren bir iksirdir.

"Biz dahi", hayrı ihmal etmiş insan ırkının, neslinin ve nefsinin pençesindeki görmezliğin dahi çözüldüğü bir başlangıçtır.

"Biz dahi ona başlarız."

"Biz" dediği kimler? Eğer insan nevî kastediliyorsa, demek ki diğer yaratılanlar Bismillah demektedirler. Bize düşen sorumluluk, diğer mahlûkata katılmaktır, dahil olmaktır.

Eğer "Bir vücudun azaları" olan organlarına işaret ediliyorsa, ya da insan sisteminin "maddî ve manevî cihazları" olan duygu, düşünce ve davranış merkezleri amaçlanıyorsa, onları bir arada tutma ve harekete geçirme sorumluluğu bize verilmektedir.

"Biz" ifadesi, bütün varlıklar adına Allah'ın adıyla başlamakla görevli olduğumuzu da hatırlatıyor. Burada, kâinattaki/evrendeki varlıklarla beraberliğin ve kendi başına kalmamanın sahiplenici ve aidiyet duyan psikolojisi önemsenmektedir.

"Bil ey nefsim!"

Yukarıdaki hitap biçimi ve kendine dönük ihtar edici cümle, Bediüzzaman'ın kendi nefsinden başlama tarzını ortaya koymaktadır. Nefsine talimat veren yaklaşımı karşımıza çıkmaktadır.

Kendi prensibiyle, "Nefsini ıslâh edemeyen, başkasını ıslâh edemez" kuralının gereğini yapmaktadır. Bütün metinlerinde, önce nefsini muhatap görür. İkaz ve irşadı ona yapar. Sorgulanması gerekenin nefis olduğunu ortaya koyar.

"Bil" demekle, emir kelimesinde kendi nefsine irade beyanında bulunmaktadır. Ona yapması gerekenleri hatırlatmaktadır. Bilmesi gerekenlere, eğitici bir tutumla yönlendirmektedir.

Nefse, açık ve net bir mesaj vermektedir. Nefsimizi eğitmenin birinci adımı olarak, bilmesi gerektiğini ifade etmektedir.

Bilmek, nefsin ıslâhı yönünde pozitif bir adımsa, bilgi ile hikmete yönelmesi, nefsini ıslâh etmesi, terbiye etmesi ve marifet kapılarının açılması mümkün olmaktadır.

Bilmenin kaynaklarından biri de okumak olduğuna göre, Kur'ân'daki "Oku" emrini tamamlayan ikinci bir adım olarak "Bil" denilerek, görevin ifası pekiştirilmektedir.

Bilme süreci, okuma çeşitlerinin hepsini kapsamaktadır. Metin okuma, kâinatı okuma, hayatı okuma ve kendini okuma gibi bir çok bilme işlemini içine almaktadır.

Kısa ve öz olarak;

a- Muhatap alınan bir nefis var.

b- "Ey" nidası ile ona hitap ediliyor. Uyarıcı ve dikkat çekici bir eda ile yapılıyor.

c- İstek, en başta emirle belirtilmiştir. Nefsin ne yapacağı belli olmadığından ve şerre kabil bir özelliği taşıdığı için, onun yön levhası net bir şekilde gösterilmektedir.

d- Bilmekle başlamanın gereği, cümlenin ilk kelimesi olarak "Bil" denilerek, edebî tutarlılıkla ispatı yapılmaktadır.

e- "Nefsim" ile gizli "ben"i, bize ait olanı ve iç yolculuğu harekete geçirmektedir. İçimizdeki gizli özneyi hedef seçmiştir.

f- Kendi kendine "Ey nefsim" demek, bunu metne dökmek ve ona öğretici bir metot seçmek, Risâle-i Nur'un eğitim metodolojisini göstermektedir.

g- İnsan, bilmediğine düşman olduğundan, bilmesi halinde düşmanlığının kırılacağı söylenebilir.

h-"Herkeste olan azgın nefis"ler adına kendi nefsini ikna ile başkasının da dersine çalışabileceğine örnek olmaktadır.

i- Nefse "Bil" demekle, bilerek "Bismillah" kabulünün bir zorunluluk olduğunu hatırlatarak, Allah'ı bilerek yol alması gerektiği ikazında bulunmaktadır.

j- Önce "Biz" deyip bütünü kapsayan, ikinci cümlede ise "Nefsim" diyerek kendini muhatap kılmaktadır. Genelden özele inmektedir.

02.01.2008

E-Posta: [email protected].


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.12.2007) - Darbelerin Pakistan'ı

  (30.12.2007) - Meşrû limitlerde kalmak

  (27.12.2007) - 2007'nin bitmeyenleri

  (26.12.2007) - 2007'yi uğurlarken

  (25.12.2007) - Tanışma ve yardımlaşma seferberliği

  (24.12.2007) - Anayasa mahkemesine ferdi başvuru

  (23.12.2007) - UNESCO 2018 Bediüzzaman yılı

  (20.12.2007) - Her anlamda bayram

  (19.12.2007) - Bugün yer gök Arafat

  (18.12.2007) - Haclanmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri