Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Ocak 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Murat ÇETİN

Yeni günün değerini bilmeyen, yeni yılın değerini bilir mi?



1 Ocak, yılın hakkında en çok konuşulan, ama en çok ihmal edilen günüdür sanki.

Mesele "yeni yıl" ise, yılın en yeni olduğu gündür 1 Ocak. 2 Ocak'ta o kadar da yeni değildir meselâ, 3 Ocak'ta daha az yenidir.

O kadar iyi dilek, o kadar temenni, sevinç, heyecan, beklenti vardır "yeni yıl"a dair. Ama kimse kalkıp gündüz gözüyle, bakmaz yılın o en yeni haline.

Sokaklar 31 Aralık'a göre de, 2 Ocak'a göre de daha boştur, 1 Ocak sabahı.

Oysa 31 Aralık yılın en eski hale geldiği günüdür.

Tamam dilekler bir günde gerçekleşmez. Ama kimbilir belki yoldadır, belki bir haber görünür beklentilerin gelmek üzere olduğuna dair. Gece yarısı 1'de, 2'de, hatta 3'te, 4'te hiçbir şey olmadı diye, hemen ümitsizliğe kapılmak, kendini uykuya ya da başka şeylere vermek doğru mudur? Gecenin karanlığında hiçbir şeyin net olarak görülemeyeceği akla gelmez mi?

Hepsi bir tarafa, yeni yılın ilk gündoğumu bir merakı hak etmez mi?

Yeni günün ilk sabahı, bunca kayıtsızlığa lâyık mıdır?

Onu yılın diğer Pazar günlerinden ayıran özellik nedir? Güne daha geç başlanması mı?

1 Ocak, gündüzlerin kısa olduğu günlerden biridir. Birşeyin az olması onu kıymetli yapıyorsa, 1 Ocak'ın da kısacık gündüzünün daha değerli olması, her anının değerlendirilmesi gerekmez mi?

Oysa 1 Ocak'ın zaten kısa olan gündüzünün yarısı uykuda geçiyor. Sadece insanlar değil, sanki şehirler de uyuyor. Güneşin doğuşuyla uyanan kâinatta insan unsuru eksik kalıyor. O, karşıladığını sandığı yeni yıldan bihaher, bir yerlerde sızmış, en azından uyumuş oluyor.

Elbette o sabah ayakta olanlar da az değil.

Yeni bir günü karşılamayı bilmeden, yeni bir yılın karşılanmayacağını bilenler, henüz güneş batmadan beklemeye başlıyorlar, yılın ilk gündoğumunu.

Belki yılın ilk gündoğumu olduğu için değil. Zira yılın ilk doğan güneşini, diğerlerinden üstün tutmak haksızlık gibi geliyor onlara.

Kimileri saatinin alarmıyla, kimileri ezan sesiyle uyanıyor. Yılın ilk ibadeti, ilk rükûsu, ilk secdesi, ilk duâsı başlıyor.

Yeni bir günle beraber, yeni bir yıl başlıyor.

Mesele seneyi değil, günü karşılamak.

Zira günün değerini bilmeyen, yılın değerini bilir mi?

Bilirse, o kıymetli "yeni yıl"ın yeni sabahında neredeler?

01.01.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.12.2007) - 2000 yedi

  (17.12.2007) - Yeni yıl ne getirsin?

  (10.12.2007) - Hey sen, veri tabanındaki!

  (04.12.2007) - Alışkanlık işte...

  (24.09.2007) - İlâveli, yeniden gözden geçirilmiş mahalle baskısı

  (13.09.2007) - Hayalimdeki Ramazanlar

  (10.09.2007) - Ankara'nın yetersizleri

  (03.09.2007) - Bunu da yaz

  (21.08.2007) - Ağaçlar ve orman

  (16.08.2007) - Türkiye çöl olmasın

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri