Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 12 Haziran 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail TEZER

Keneyle mücadelede Kur’ânî metod



“Prof. Dr. Miktad Doğanlar, Amanos Dağlarında bulunan ve bir yıl yaşayıp 100 civarında yumurta bırakan çekirge ailesinden endemik bir böceğin günde 20 civarında kene yediğini tesbit ettiklerini, bunun keneyle mücadelede değerlendirilmesi gerektiğini bildirdi. Böceğe, Amanos ile özdeşleşmesi için ‘Eremiaphila Dagi’ adının verildiğini belirten Doğanlar’a göre, böylelikle Kırık Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı ile etkin bir şekilde biyolojik yolla mücadele gerçekleştirilebilir.” (aa)

Akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye (aklî delillere) istinat eden ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’ân hükmedecek” der Bediüzzaman.

Sözkonusu haber de, Kur’ân’ın aklî delillere dayandığının ve hükümlerini akla tesbit ettirdiğinin bir ispatı niteliğinde.

Nasıl mı?

Neml Sûresi’nin 16. âyetinde şöyle buyrulur: “Bize kuşların dili öğretildi.”

Ve ayrıca Sâd Suresi’nin 19. âyeti: “Kuşlar da onun etrafında toplanırdı.”

İlk bakışta, keneye karşı çekirge türü bir böcekle mücadele etmenin bu âyetlerle bağlantısı kurulamayabilir. Ancak Kur’ân’ın herbir âyetinin açık mânâsının yanında, bir de—her asra bakan—işârî mânâlarının olduğu gerçeği dikkate alınırsa, mesele daha iyi anlaşılır.

Bediüzzaman Hazretleri, “Yaş ve kuru ne varsa ap açık bir kitapta yazılmıştır” âyetinin, Kur’ân’da herşeyin olduğunu ifade ettiğini söyler. Hatta bu sırdandır ki, Hz. Peygamber’in “Ya Rabbi, ona Kur’ân’ın inceliklerini, sırlarını anlamayı nasip et” dediği İbni Abbas (ra) “Ayakkabımın bağı kaybolsa, onu Kur’ân’da ararım” demiştir. Kısacası Kur’ân’da herşey—açık veya gizli olarak—yer almaktadır. Gizli olarak yer alanlara, “işârî mânâlar” denilmiştir.

İşte, eserlerinde bazı âyetlerin bu işârî mânâlarını da beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, yukarıdaki âyetlerle ilgili olarak şöyle demiştir:

“‘Kuşlar da onun etrafında toplanırdı’, ‘Bize kuşların dili öğretildi’ cümleleriyle, Hazret-i Dâvud ve Süleyman Aleyhimesselâma kuşlar envâının lisânlarını, hem istidadlarının (kabiliyetlerinin) dillerini, yani hangi işe yaradıklarını onlara Cenâb-ı Hakkın ihsan ettiğini şu cümleler gösteriyorlar.

“Evet, mâdem hakikattir, mâdem rûy-i zemin (yeryüzü), bir sofra-i Rahmân’dır (Rahman’ın sofrası), insanın şerefine kurulmuştur; öyle ise, o sofradan istifade eden sâir hayvanât ve tuyûrun (kuşların) çoğu insana musahhar ve hizmetkâr olabilir. Nasıl ki, en küçüklerinden bal arısı ve ipek böceğini istihdam edip ilham-ı İlâhî ile azîm bir istifade yolunu açarak ve güvercinleri bâzı işlerde istihdam ederek ve papağan misillü kuşları konuşturarak, medeniyet-i beşeriyenin mehâsinine güzel şeyleri ilâve etmiştir; öyle de, başka kuş ve hayvanların istidad (kabiliyet) dili bilinirse, çok tâifeleri var ki, karındaşları hayvanât-ı ehliye (evcil hayvanlar) gibi, birer mühim işte istihdam edilebilirler.”

Evet, Kur’ân, sözkonusu âyetlerin işârî mânâsıyla, insanoğlunu, hayvanların kabiliyet dillerini öğrenmeye ve bu sayede onları insanlığın faydasına olacak bazı mühim işlerde istihdam etmeye teşvik etmektedir.

Hatta Bediüzzaman, bununla ilgili olarak aynı yerin devamında şöyle bir örnek de verir: “Meselâ, çekirge âfetinin istilâsına karşı, çekirgeyi yemeden mahveden sığırcık kuşlarının dili bilinse ve harekâtı tanzim edilse, ne kadar faydalı bir hizmette, ücretsiz olarak istihdam edilebilir.”

Ne dersiniz, insan sağlığına zararlı olan kenelere karşı çekirge ailesinden endemik bir böcekle veya bir başka canlı türüyle mücadele etme düşüncesi de, bu mânâları hatırlatmıyor mu?

Aslında bilimin, ‘hayvanların kabiliyet dilini ve ne işe yaradıklarını’ çözmek ve insanlığın hizmetinde kullanmak adına ortaya koyduğu ve koyacağı tüm gelişmeler, sözkonusu âyetlerin işârî mânâları kapsamındadır ve ona hizmet etmektedir.

Evet, “Zaman ihtiyarlandıkça, Kur’ân gençleşiyor.”

Bilim, varlığın dilini çözdükçe Kur’ân’ın sırlarını ortaya koyuyor ve mu’cizeliğini de ispat ediyor.

12.06.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.05.2008) - Hz. İsa’nın (as) mu’cizesini gerçekleştirmeye doğru

  (09.03.2008) - Aşk, muhakeme ve karma eğitim

  (09.02.2008) - Ehadiyet tecellîsinden güvenlik sistemlerine

  (06.02.2008) - Yeryüzünün ‘şifa havuzları’: Denizler

  (25.01.2008) - Donmanın sıcak mesajı

  (16.01.2008) - “Messenger” ve Hz. Muhammed (asm)

  (02.01.2008) - 200 yıl yaşayabiliriz

  (29.12.2007) - Cumhuriyet ki, ne Cumhuriyet...

 
GAZETE 1.SAYFA
Download

Kutlu Doğum Haftası Pdf

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

© Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır