"Aziz ve sıddık" a şimdilerde pek rastlanamadığı için “Kahraman kardeşimiz”e odaklanıyoruz… Ve:
Hani yaşarken herkesin yaptığı fakat ölürken pek bulunamayan kahramanlık… Ölüme meydan okuyacaksınız fakat zaiflik ve acizliğin doruğunda, yakınlarınıza, etrafınıza, dostlarınıza ölümü hatırlatır gibi yapacaksınız veya sadece anlatacaksınız… Merak etmeyin sizinle ilgili bir şey yok…
Vatan için, millet için, din için… Ölmek kahramanlıktır kardeşim… Ölüm sebebiniz ne olursa olsun bir yama ile kahramansınız kardeşim… Din aleyhinde, milletin rağmına, vatan haini de olsanız kahramansınız kardeşim… Bunun lamı cimi yok!... Birileri kahramansınız diyorsa kahramansınız! İşte o kadar!...
Büyük zahmetlere, büyük fedakârlıklara, zorluklara ne hacet. Sizin ruhunuz âlidir, yüksektir… Zaten kartallar da yüksekten uçar, yılanlar alçaktan kayar… Sözün kısası siz “Yüce ve pak ruhlusunuz” ve kahramansınız…
Bomboş, tam takır bir kalp ve başkalarından beklenen iyi kalpliliğin alâmetleri, iyilikler, güzellikler… Kalbimizi muhakkak doldurmalıyız. Ne ile mi? Muhabbete, sevmeye, sevindirmeye, alkışlamaya ve takdir etmeye ne olmuş ki…?
Çok çok iyi görüyorum diyen bir çift göz eğer kalp gözü kapalıysa hiçbir şey görmüyordur. Ruhun penceresi kapalı olduğu gibi aklın da perdeleri inmiş gibidir. Eee… Hani Marifetullahı elde edip, Muhabbetullah deryalarında boğulacaktık, ne oldu? Nefsin ve şeytanın gemisi daha evvel mi hareket etti, Mü’min ve Müslüman hatta insan limanlarından… O zaman el sallamakta bize düşer, mademki müsaade ediyoruz elbette katlanacağız…
Bir gencin imansız olarak öbür dünyaya, ahirete gitmesi karşısında ürperen, telâşlanan, gönlünü, ruhunu ve aklını ateşlere atmaya çalışan bir kalp nerede… Başkalarını değil kendisini alev alev yakan kalp sahipleri nerede?
Aşk, ümit ve inancın olmadığı bir kalp kara tahtanın silgiliği gibidir. Ancak tebeşir tozu toplar. Yazana göre şekli, tebeşire göre rengi değişir. Rabbinin istek ve arzularıyla, renklenen ve değişen kalp, makbul ve tercih edilen kalp oluyordur inşallah…
Nazar edilen, bakılan ayna olan bir kalp ise en çok tercih edilendir. Ayine-i Samed olan bir kalp hem kainatı, hem de kâinatın Yaratıcısını en güzel bir şekilde anlatır…
Dağlar kadar büyük kalbin de olsa bir sevgi yumağı olan “insan kalbinden” bir santim ileri geçemez… İnsan mükemmel olur, ilimde, irfanda, kültürde, beyanda olgunluk gösterebilir. Ama aynen “kahramanlığın hakikisi” gibi iyi kalpli ve kalbi sevgiyle dolu olamaz… Olur ama zordur. Hani bütün kahramanlar da buna talip ya: “Biz zor işleri severiz, biz zor işleri başarırız, biz zor işlerin adamıyız” vesselâm.
Hak edilen ifadelere baş eğenlere, kanaat edip tatmin olanlara, başlar feda…
Hiç olmazsa nefis ve şeytanımızla açılan şu küçük fakat büyük mücadeleye “Bir garip, aciz, fakir, nakıs er” olarak girelim de Rabbimizin inayat ve ihsanat kapısını çalalım. Belki buradan bir “Kahramanlık” ünvanı gelebilir.
Yoksa her rüzgâra değil, her üfürüğe baş eğen erler, bulutların üstündeki “Kahramanlığı” daha çok beklerler…
06.06.2008
E-Posta:
[email protected]
|