"Gerçekten" haber verir 17 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

İlâhî ikaz ve Diyanet



Felâket ve musibetler hakkında öteden beri yapılagelen “ilâhî ikaz” yorumunun 17 Ağustos depremi için de 28 Şubat kaynaklı zulüm ve haksızlıklarla irtibat kurularak dile getirilmesi birilerini çileden çıkarmıştı.

Milyonlarca depremzede bir an önce yardımına koşulmasını, dağ gibi enkazlar kaldırılmayı beklerken DGM’lerin harekete geçirilip depreme “ilâhî ikaz” diyenlerin peşine düşülmesi ve peş peşe yargılanıp cezalandırılması bundandı.

Kutlular bu sebeple 276 gün hapiste yattı.

(Sonra AİHM, bu kararın haksızlığına hükmederek Türk devletini tazminata mahkûm etti.)

Yeni Asya yazarları hakkında bunun için toplam 7000 güne yakın hapis cezası talep edildi.

Ancak bu gözdağı ve yıldırma operasyonu, “sokaktaki insan”ın da depremi ilâhî ikaz olarak görüp öyle değerlendirmesine engel olamadı.

Bunun üzerine Diyanet de işin içine sokuldu.

Camilerde depreme ilâhî ikaz demenin yanlış olduğunu iddia eden Cuma hutbeleri okutuldu.

Dahası, yine Diyanet’e, münhasıran bu iddiayı ihtiva eden broşürler hazırlatılıp yayınlattırıldı.

Yetmedi; ders kitaplarına, felâket ve musibetler için yapılan ilâhî ikaz yorumunu “hurafe” olarak niteleyen bölümler yazdırılıp konuldu.

Ama bütün bunlara rağmen, üniversiteler ve farklı kuruluşlarca yapılan araştırmalar, halkın büyük ekseriyetinin deprem gibi felâketleri ilâhî ikaz olarak görmeye devam ettiğini gösterdi.

Çünkü bu yorum, kaynağını köklü inançlardan alıyor. Kur’ân başta olmak üzere semavî kitaplarda verilen mesajlara dayanıyor. Âsi kavimlerin felâket ve musibetlerle cezalandırıldığının anlatıldığı Peygamber kıssalarına istinad ediyor.

Ve bu inanç sadece Müslümanlara mahsus değil. Hıristiyan, Yahudi, hattâ Budistler dahi bu çeşit hadiseler için böyle yorum yapıyorlar.

Nitekim geçmiş yıllarda ABD yönetiminin büyük tafralarla fezaya gönderdiği Uzay Mekiklerinden birinin, fırlatıldıktan hemen sonra yere çakılması; yine ABD’de Katrina ve benzeri kasırgalar; ve Uzakdoğu’yu vuran tsunami için, inanç sahipleri hep “ilâhî ikaz” yorumu yaptılar.

Şimdi de aynı yorum, dünya piyasalarını vurup kapitalist sistemin dev banka ve şirketlerini deviren küresel finans krizi için yapılmakta.

Bu yöndeki ilk yorum, Katolik âleminin ruhanî lideri Papa’dan geldi. Papa, cami kürsü ve minberlerinde dinlemeye alışık olduğumuz gerekçelerle bu krizi ilâhî bir ikaz olarak niteledi.

Ardından çok farklı ve şaşırtıcı bir isim, Nikaragua’nın solcu ve eski gerillacı Devlet Başkanı Ortega da benzer bir değerlendirme yaparak, Allah’ın krizle ABD’yi cezalandırdığını söyledi.

Derken, Avusturya Katolik Kilisesinin Viyana Kardinali de krizi “Allah’ın bir cezası” olarak niteledi ve “Kur’ân’da da yeri olan Musa Peygambere indirilen 10 Emir’i hatırlatıyorum” dedi.

Buna karşı Diyanet İşleri Başkanı Bardakoğlu’nun “Krizi ilâhî ikaz olarak algılamayalım” diyerek lâfı eveleyip gevelemesi ise tuhaf kaçtı.

Prof. Bardakoğlu, “Finans krizi, insanoğlunun maddî unsurlar ve aşırı dünyevîleşme üzerine kurduğu sistemin zaman zaman kendini cezalandırması ve kendi eliyle ürettiklerinin yine kendine dönmesidir” gibisinden izahlar getiriyor.

İyi de, bu izahlar “ilâhî ikaz” yorumuyla çelişmiyor ki. Tam tersine, bu yorumu tamamlıyor.

Buna rağmen Başkanın “ilâhî ikaz” dememek için bu kadar ıkınıp sıkınmasının sebebi ne ola?

Katolik muhatabı, hem de bizim mukaddes kitabımız Kur’ân’a atıfta bulunarak son derece net bir üslûpla konuşurken, bizim Diyanet İşleri Başkanı, kaynağı Kur’ân’da yer alan açık ve kesin bir hakikati dile getirmekten niye çekiniyor?

Bardakoğlu, “Camilerde Atatürk anlatılsın” derken sergilediği netliği, “Finans krizi Allah’ın bir ikazıdır” yorumu yapmaktan niye esirgiyor?

Yoksa camileri “Atatürkçülük propagandasının mekânları” haline getirme noktasındaki ısrarı mı kendiliğinden böyle bir neticeyi veriyor!

17.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.10.2008) - AB yine unutuldu

  (17.10.2008) - İlâhî ikaz ve Diyanet

  (16.10.2008) - Tehditle olmaz

  (15.10.2008) - Yetki talebi; niçin?

  (14.10.2008) - Terör ve OHAL

  (12.10.2008) - Ubudiyet ve hizmet

  (11.10.2008) - Siyaset yine teslim

  (10.10.2008) - Bir arpa boyu bile...

  (09.10.2008) - Sorgulamaya devam

  (08.10.2008) - Artık sorguluyoruz

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır