"Gerçekten" haber verir 14 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Terör ve OHAL



Şimdiye kadar hep askerlere izafeten gündeme gelen “AB yasaları elimizi kolumuzu bağladı” sözünü kendisine de atfeden haberleri İçişleri Bakanı Atalay derhal yalanladı.

İlgili bakanlar “Güvenlik gerekçesiyle özgürlüklerden fedakârlık yapılamaz. Güvenlik-özgürlük dengesini mutlaka gözetecek ve koruyacağız” beyanlarını sıkça tekrarlamaya başladılar.

Ve Başbakan “Demokrasiden geri dönüş yok” taahhüdünde bulunma ihtiyacı duydu, ama...

Aktütün saldırısından sonra askerlerin bir kez daha masaya getirdikleri yetki taleplerinin, adı konulmamış bir OHAL’e dönüşü netice vermesinden duyulan endişeler giderek kuvvetleniyor.

Konu, geçen hafta toplanan Terörle Mücadele Yüksek Kurulunda görüşüldü. Taleplerin bir kısmına hükümetin yeşil ışık yaktığı belirtildi.

Diğer taleplerin de bugün yapılacak toplantıda ele alınarak nihaî karara varılması bekleniyor.

Hükümet cenahı “OHAL’e geri mi dönülüyor?” istifhamlarını hep “Öyle birşey yok. OHAL’e sıcak bakmıyoruz. Askerin de o yönde bir talebi söz konusu değil” cevabıyla karşıladı.

Ama ortaya çıkan işaretler, OHAL adını telâffuz etmeden, o sistemde yürürlükte olan bazı uygulamalara dönülmek istendiğini gösteriyor.

Hakim veya savcı izni olmadan araç ve üst arama, gözaltı süresini uzatma gibi taleplerin hükümetçe ya kabul edildiği veya edilecek gibi göründüğü yönündeki haberler bunun işareti.

Bu atmosferde, hükümetin şimdilik karşı çıkıyor ve direniyor görüntüsü verdiği diğer maddelerde de askerin dediği olursa sürpriz olmaz.

Kaldı ki, Güneydoğu’daki mevcut durumu ve fiilî işleyişi bilenler, aslında OHAL’in sadece kâğıt üzerinde kalktığı, ama gerçekte ve uygulamada hiç kalkmamış gibi sürdüğü kanaatinde.

Eğer hakikaten öyle ise, “OHAL kalktı mı, geri mi dönüyor?” tartışmasının da anlamı yok.

Gelinen noktada hükümetin asıl sıkıntısı, bir taraftan AB’nin yönelttiği “Reformlar durdu” eleştirilerine karşı öyle bir durumun söz konusu olmadığını savunmaya çalışırken, böyle bir ortamda “OHAL’e dönüş” olarak algılanan taleplerle karşı karşıya kalmasının getirdiği sıkışıklık.

Onun için ısrarla “OHAL’e dönüş yok” demeye devam ediyor; ama askerin yetki taleplerine de “perakende” yöntemiyle birer birer yeşil ışık yakıyor. “Gözaltı süresi İngiltere’de bizden daha fazla” gibi savunmalarla da altyapı oluşturuyor.

Ve istenen yetkilerin kanunla değil, yönetmelik değişiklikleriyle iade edileceği söylenmekte.

Oysa iadesi istenen yetkilerin çok daha fazlasıyla mevcut olduğu ve uygulandığı dönemlerde terörle mücadelenin başarılı olmak şöyle dursun, terörün daha da azdığı, bazı emniyet yetkilileri tarafından da dile getirilen acı bir tesbit.

Sadece güvenlik, asayiş ve “savaş” mantığıyla yürütülen politikalar çözüm olsaydı, bugün terör diye bir sorunumuz bulunmaması gerekirdi.

Çünkü PKK terörünün ilk kez su yüzüne çıktığı 1984’ten bu yana geçen çeyrek asır boyunca hep bu politikalar geçerli oldu. Operasyonlarda 30 bine yakın terörist öldürüldü, ama dağlarda hâlâ teröristler cirit atıyor. Başbakanla Genelkurmay Başkanının yaptığı açıklamalara göre, 1999’da dağdaki terörist sayısı ne ise şimdi de o.

“Örgüte katılımları önleyememek, devlet olarak en büyük başarısızlığımız” itirafında bulunan ve geçtiğimiz günlerde sivil strateji uzmanlarıyla görüşmesinde işin bu cihetini de gündeme getiren Org. Başbuğ’un, özellikle bu noktada yoğun bir çare arayışı içinde olduğunu sanıyoruz.

Ama yetki iadesi taleplerinin, bu arayışla çeliştiğini düşünüyoruz. Çünkü terörle mücadelede aktif görevler üstlenmiş, operasyon yönetmiş emniyet yetkilileri dahi “Mevcut yasal çerçeve terörle mücadeleye engel değil” görüşündeler.

Terörist takibi için, geçmişte kötüye kullanılan ve şimdi de suiistimale müsait yeni yetkilere değil, hukuka saygılı bir kararlılığa; terörle mücadele için de daha çok demokrasiye ihtiyaç var.

14.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.10.2008) - Ubudiyet ve hizmet

  (11.10.2008) - Siyaset yine teslim

  (10.10.2008) - Bir arpa boyu bile...

  (09.10.2008) - Sorgulamaya devam

  (08.10.2008) - Artık sorguluyoruz

  (07.10.2008) - Yine ne oluyoruz?

  (30.09.2008) - Ramazan Bayramınızı tebrik ederken, yazılara kısa bir ara veriyoruz. Tekrar buluşmak dileğiyle. K.G.

  (28.09.2008) - Leyle-i Kadir notları

  (27.09.2008) - Derinleşen hüsran

  (26.09.2008) - Ergenekon’da gidişat

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır