"Gerçekten" haber verir 08 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Artık sorguluyoruz



Terör saldırılarının ve terörle mücadele adı altında yapılanların “sembol” mekânlarından biri haline gelen Şemdinli, şimdi de Aktütün sınır karakolunu hedef alan ve 17 şehit verdiğimiz son saldırıyla gündemde.

Ama bu saldırının tetiklediği tartışmalar, öncekilerden çok farklı bir şekilde, sorgulayıcı bir yaklaşım çerçevesinde cereyan ediyor. Genelkurmay adına yapılan ilâve açıklamalar yeterli bulunmuyor, yeni soruların cevapları isteniyor.

Buna benzer bir sorgulama, kısmen, geçen yıl bu vakitlerde gerçekleşen Dağlıca saldırısının ardından gerçekleşmiş; ancak konulan yayın yasakları ve “merkez medya”nın mâlûm geleneksel tavrı sebebiyle çok fazla yankı bulamamıştı.

Ne var ki, yapıldığı kadarıyla dahi iz bırakmış ve bu çeşit olayları sorgusuz sualsiz geçiştirerek kapatma alışkanlığını ciddî bir şekilde sarsmıştı.

Dağlıca komutanının, Ergenekon sanıklarından birine bilgi-belge gönderdiğiyle ilgili haberler ise işin farklı bir boyutunu ortaya koymuştu.

Ve gelinen noktada Aktütün saldırısının ardından yoğun şekilde başlayan eleştiri ve sorgulamalar, bir anlamda Dağlıca’da başlayan, ama yarım kalan sürecin devam ettiğini gösteriyor.

Ergenekon dâvâsıyla ilgili gelişmelerin, evvelce Şemdinli dâvâsında yaşananlarla kıyaslanarak değerlendirilmesinde de aynı şey yaşanıyor.

Dolayısıyla, resmin tamamına baktığımızda, demokrasimiz adına sağlıklı bir gelişme sürecine girdiğimiz gibi bir netice ile karşılaşıyoruz.

Dağlıca olayına kayıtsız kalanların Aktütün saldırısında sorgulayıcı bir tavır sergilemeleri, bu farklı tavrı gören Genelkurmay’ın ek izahat verme ihtiyacı duyması, ama bu yeni açıklamaların yeni soruları gündeme getirmesi bundan.

Nitekim Genelkurmay’ın “Olayda istihbarat zaafiyeti yok, ABD ile istihbarat işbirliğimiz aynen sürüyor” izahatı tatminkâr bulunmuyor.

Aynı şekilde, kaçakçılıkla mücadele mantığıyla kurulan ve terör saldırıları karşısında yetersiz kalan karakolların daha uygun mevkilere taşınmasının niye bu kadar geciktiği ve teröristlere karşı cansiperane vatan savunması yapan Mehmetçiklere neden yanlış konumlanmış derme çatma barakaların reva görüldüğü sorgulanıyor.

Keza, evvelki hadiselerde evlâdını teröre kurban verdikten sonra “Vatan sağolsun” diyerek acısını içine gömen şehit babaları, şimdi “Daha önce dört defa saldırıya maruz kalmış bir karakolda niye tedbir alınmamış?” diye soruyorlar.

Çanakkale hatırlatmalı hamasî cevaplar ise, bu tür sual ve sorgulamaların karşılığı olamıyor.

Toplum artık çeyrek asırdır devam edip, ülkenin hem manevî, hem de maddî kaynaklarını tüketen terör fitne ve belâsının sona erdirilmesini istiyor ve neden bitirilmediğini sorguluyor.

Hem tahrik, hem de galeyan ayaklarıyla tipik Ergenekon tezgâhlarından biri olduğu ap açık belli olan Altınova provokasyonunun, şehitlerin cenaze törenleri vesile yapılarak ülkenin yedi bölgesine birden yayılacağı ve Türkiye’nin her tarafında Türklerle Kürtlerin birbirine gireceği yönündeki kasıtlı propagandaları ise, cenazelerdeki olgun ve vakur duruşuyla boşa çıkarıyor.

“Altınova’daki kavgalar oralarda da çıksın” diye ellerini oğuşturanların beklentilerinin tam tersine, dualar, tekbirler ve “Türk-Kürt kardeştir” sloganlarıyla örnek bir dayanışma sergiliyor.

Bunun en önemli sebebi, devlet adına işlenen onca yanlışa ve hattâ provokasyona rağmen birlik, beraberlik, kardeşlik, sağduyu ve müsbet hareket mesajları vermekten asla vazgeçmeden yürütülen manevî hizmetlerin, toplumun derinliklerinde çok sağlam bir maya tutmuş olması.

Hani yakınlarda yine haksız yere suçlanan cemaatler var ya; onların hizmetleri sayesinde her türlü fitne ve tahriki boşa çıkaran bir toplumsal şuur ve sağduyu avantajına sahibiz. Çok şükür.

Umarız, devlet de bu sağduyu çizgisine gelir ve fitneyi azdıracak yeni yanlışlara imza atmaz.

Bu süreçteki ilk sınavlardan biri DTP dâvâsı.

08.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.10.2008) - Yine ne oluyoruz?

  (30.09.2008) - Ramazan Bayramınızı tebrik ederken, yazılara kısa bir ara veriyoruz. Tekrar buluşmak dileğiyle. K.G.

  (28.09.2008) - Leyle-i Kadir notları

  (27.09.2008) - Derinleşen hüsran

  (26.09.2008) - Ergenekon’da gidişat

  (25.09.2008) - Kemalizm pazarlığı

  (24.09.2008) - Millî Güvenlik dersi

  (23.09.2008) - Ders kitabında irtica

  (21.09.2008) - Kadir Gecesini ararken

  (20.09.2008) - Akrediteli “iletişim”

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır