"Gerçekten" haber verir 08 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.
 

Saadet BAYRİ

Aşk ve biz



Aşkın tanımı yapılıyor yıllardır. “Evet, bu kesinlik bildiriyor” nakaratları dışında, kullandığımız başka cümle yok. Her tanımı tebessümle dinliyor, arada başımızı onaylayan hareketlerle sallıyor, ancak bu son sözdür diyemiyoruz.

Yaşadığımızın ismi hepimizde aynı iken, kişiler adedince farklı tanımlar yapıyoruz ya da yapılan her tanıma, birkaç tane de biz ekliyoruz.

Aslında çoğu zaman yaşadığımızın kelime karşılığı yok. Sustuğumuz yerde, akan birkaç damla bütün söylenecekleri özetliyor işte.

Hani hep “kadınlar anlaşılmaz” türünden teoriler dolaşır ya ortalıkta… Bence insanın bizzat kendisi kompleks bir varlık olduğu için, anlaşılması oldukça zor.

Erkek ya da kadın hiç fark etmiyor.

Sürekli yaşanan, kişiler adedince tecrübesi olunan aşk hakkında, hangimiz tam ve doğru bir tahminde bulunabiliyoruz?

Biraz acımasızca olacak; ancak cevap elbette hiçbirimiz.

“Ben biliyorum, ben anlarım” edasıyla dolaşanlara aldanmayın. Onların ya hiç göz değmemiş yüreklerine ya da biri fena yakmış canlarını.

“Şu hareketi bunun için yaptı.”

“Şimdi arar.”

Cümlelerinin kaçta kaçı içimizi rahatlatıp teselli edebildi ki bizi?

Ya da çaresiz kalıp, anlatırken sorunumuzu en yakınımıza, kaçı çözüm buldu ve bu çözüm bizi rahatlatıp, sakinleştirdi?

Her söylenen söz, bir kelime eklemiş oluyor aşka dair. Ve sanırım çok uzun yıllar da sürüp gidecek, aşka yazılan mersiyeler.

Ağıtlar ve sitemler.

Çok severiz.

Hiç ummadığımız anda gelip yerleşir yüreğimize.

Habersiz…

İzinsiz…

Destursuz…

“Neden geldin?” türünden bir kelimeyi yutkunuruz, acıyla. Ne kadar kızarsak kızalım, tutarız birçok kelimeyi dilimizde.

“Ya giderse, bir daha dönmezse?...” korkusu yer bitirir bütün hayatımızı.

Bir ömür ya da ömrün yarısı bir kişi için heba edilip bitirilir.

Ne yazık.

***

Aşkın dili yok.

Tanımı yok.

Ne olduğu, kim olduğu, nasıl bir şey olduğu henüz bilinmiyor ve umarım bilinmez.

Zira hepimizin yaşadığı, hissettiği o tanıma uymasaydı, şimdiki çokbilmişler bizi de aşksız, sevgisiz ilân ederdi.

Belki Mecnun’u bile tard ederdi bu sofradan.

Cüretkârız.

Elde ettiğimiz şeylerin pek kıymetini bilmediğimizden, aşkın belli kalıpları olsaydı ve o kalıplara, kalıpların kurallarına göre yaşasaydık; durum epey tehlikeli olurdu galiba.

Bu kadar olumsuzluğun içinde, fıtratımıza yerleştirilmiş sevgileri doğru yönde kullanabilenlere ve kullanmaya çalışanlara selâm olsun.

08.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.10.2008) - Oruçluların bayramı bu bayram

  (24.09.2008) - Hoş bir veda olsun

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır