AKTÜTÜN saldırısı sonrasında yapılan açıklamalar içinde en çok tartışılanlardan biri, Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Hasan Iğsız'ın, saldırıya uğrayan karakolları taşıma işinin gecikme sebeplerine dair beyanları oldu.
Özellikle parasızlık gerekçesi hiç inandırıcı bulunmazken, daha başka tartışmaları tetikledi.
Üst düzey komutanlara beş yıldızlı otel kalitesinde hizmet veren orduevleriyle, turistik yerlerde aynı standartlarla kurulan askerî kamp tesislerine, golf sahalarına ve gerçekten gerekli olup olmadığı tartışma konusu olan silâh-teçhizat alımlarına milyar dolarlar giderken, TOKİ Başkanına göre toplam maliyeti 5 milyon YTL’yi geçmeyecek yeni karakol inşaatlarına mı para bulunamıyordu?
Derken, Genelkurmay bütçesinden hatırı sayılır bir meblağın harcanmadan yeni bütçeye intikal ettiği haberi işe ayrı bir boyut kazandırdı.
Başka bir zamanda farklı bir konjonktürde gündeme getirilecek olsaydı, “Bakın, öteden beri bütçeden aslan payını almakla eleştirilen asker, harcamalarında ne kadar hassas ve tutumlu” söylemlerini pompalamak için gayet elverişli bir malzeme oluşturacak nitelikteki bu haberin Aktütün saldırısından sonra ortaya çıkması tam tersi bir netice verdi.
Şimdiye kadar onlarca şehit verdiğimiz karakolları daha güvenli yerlere taşıma işinin niye bu kadar geciktiğinin gerekçesini parasızlık olarak gösteren izahları iyiden iyiye açığa düşürdü.
Buna ilâveten, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Aydoğan Babaoğlu'nun tam da Aktütün saldırısının gerçekleştiği günlerde Antalya-Serik’te golf oynarken çekilen görüntülerinin yayınlanması, işin tuzu biberi oldu.
Konuyla ilgili haberlerde belirtildiğine göre, komutan saldırının ertesi gün de öğle saatlerine kadar oyununa devam etmiş. (Genelkurmay açıklamasına göre, saldırıyı ancak o gün akşam saatlerinde öğrenmiş.) Ve bir gün sonra Serik’te namazı kılınacak olan Aktütün şehidinin cenazesine katılmadan ilçeden ayrılmış.
Ama Cumhurbaşkanının da katıldığı Eskişehir’deki cenaze merasimine iştirak etmiş.
Farklı bir adreste gerçekleşen bu gecikmeli katılım, Serik’teki golf alanından yansıyan görüntülerin millete verdiği acıyı telâfi edebilir mi?
Havacı komutanın dokuzuncu sırada tamamladığı golf turnuvasının yarışmacıları arasında, onun gibi görüntüleri yayınlanmasa da, Harp Akademileri Komutanı da varmış ve onun derecesi daha başarılıymış: Beşinciliği kazanmış.
Org. Başbuğ’un da basının akrediteli kesimiyle yaptığı iletişim toplantılarında fırsat bulup da golf oynama özlemini dile getirdiği hatırlanırsa, yeni dönem komuta heyetinde bu merakın oldukça yaygın olduğu anlaşılıyor.
Ama İngiliz aristokrasisi başta olmak üzere Batılı zenginlerin eğlencesi olarak bilinen bu oyunun üst düzey komutanlarımız arasında böylesine yaygın olduğunun ortaya çıkması, bütün bir milletin yüreğinin Aktütün’den ve sonra başka yerlerden gelen şehit haberleriyle tekrar dağlandığı bir döneme rastlıyor.
Aynı günlerde bir AKP’li milletvekilinin, oğlu için stadyumda yaptığı şenlikli, halaylı sünnet düğünü görüntüleri de bu tabloyu tamamlıyor.
Ve bu tablo, 2008 Ekim’inde devlet-millet ilişkilerinin ne durumda olduğunu resmediyor.
AKP Meclis Grup Başkanvekili Elitaş’ın sözleri ise, karakol taşıma işinin gecikmesi olayında iktidarla TBMM’nin düşündürücü pozisyonunu bir diğer boyutuyla gözler önüne seriyor:
“Türk Silåhlı Kuvvetleri ne kadar bütçe talep ettiyse verilmiştir. Millî Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının hazırladığı bütçeler TBMM’ye gelir ve görüşülür. Plan ve Bütçe Komisyonunda hiçbir değişikliğe uğramadan ittifakla kabul edilir. Ancak bu paranın nerelere harcandığını iktidarın ve TBMM’nin bilmesi mümkün değildir.”
Bu beyanlar, Sayıştay denetçilerinin garnizon kapılarından geri çevrilmesi haberleriyle birlikte mütalâa edildiğinde durum iyice netleşiyor.
AB ve demokratikleşme sürecinde epeyce yol aldığımızı zannediyorduk. Görünen o ki, bir arpa boyu dahi ilerleyememişiz. Aksi olsaydı böyle tablolarla ve askerin OHAL’e geri dönüş talepleriyle karşı karşıya olur muyduk?
10.10.2008
E-Posta:
[email protected]
|