"Gerçekten" haber verir 22 Ekim 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

Skandallar zinciri



Cevher İlhan hakkında verilen son karar, yapılan onca reformlara ve kanun değişikliklerine rağmen, yargıda 28 Şubat zihniyetinin hâlâ devam ettiğini gösteriyor.

Şöyle bir geriye dönüp bakalım.

Depremi İlâhî ikaz olarak yorumlayan diğer Yeni Asya mensupları gibi İlhan’ı da, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla TCK 312’den yargılayıp mahkûm eden DGM’ler artık yok.

“İlâhî ikaz” dâvâlarının görüldüğü süreçte İstanbul DGM’lerini irticaya karşı gevşek davranmakla suçlayarak yargıya fütursuzca müdahale eden devrin Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu görevi bırakalı altı seneyi geçti.

Yeni TCK’da madde numarası 216 olarak değiştirilen 312’de de defalarca değişiklik yapıldı.

Ardından, yine “Deprem İlâhî ikazdır” dediği için hapis yatan Mehmet Kutlular hakkındaki mahkûmiyet kararı, AİHM tarafından “düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının ihlâli” olarak değerlendirilip Türkiye tazminata mahkûm edildi.

Ve İlhan’ın, cezalandırılmasına sebep gösterilen yazılarının üzerinden tam dokuz sene geçti.

17 Ağustos depreminden sonra, çürük bina yaparak binlerce insanın ölümüne yol açmaktan sorumlu tutulan müteahhitler hakkındaki dâvâlar, zamanaşımı süreleri olduğu için düştü.

Ancak bütün bunlara rağmen, 2008 Türkiye’sinde, dokuz yıl önce yayınlanmış yazıları sebebiyle bir yazar, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”le suçlanarak hapse mahkûm edilebiliyor.

Demek ki, yalnızca DGM’leri kaldırmak, yanlış ve keyfî kararlara dayanak yapılan kanun maddelerini değiştirmek, bu kararlardan dolayı AİHM’in Türkiye’yi mahkûm etmesi, hak ve özgürlüklerin önünü açmak için yeterli olmuyor.

Düşünce ve ifade özgürlüğünü sürekli bir baskı altında tutmak için o zaman DGM’leri kullanan zihniyet, şimdi onların yerine ihdas edilen ağır ceza mahkemelerini devreye sokuyor.

İlgili kanun maddesinin, kanun koyucunun iradesiyle çelişen kararlarda kullanılmaması için Meclis tarafından yapılan değişiklikler dikkate alınmayıp eski uygulamalar aynen sürdürülüyor.

Başörtüsü meselesinde AİHM’in “kişiye ve olaya özel” kararlarını el üstünde tutanlar, aynı mahkemenin “İlâhî ikaz” konusunda verdiği kararları, hoşlarına gitmediği için “takmıyorlar.”

Oysa AİHM kararları Türk yargısı için bağlayıcı ise—ki öyle—bu dâvâlarda da bağlayıcı.

Buna rağmen İstanbul 2 no’lu Ağır Ceza Mahkemesi İlhan için o kararı verebiliyorsa, ya AİHM’in Kutlular dâvâsındaki kararından haberi yok, ya da bildiği halde resmen direniyor.

Şayet birinci şık geçerliyse, AİHM içtihatları ve AB mevzuatıyla ilgili olarak hakim ve savcılarımızın bilgi ve eğitim noksanlığının çok ciddî bir problem olarak devam ettiği ortaya çıkıyor.

Yok, bilerek böyle bir karar verildiyse, o zaman, Türk mahkemeleri için de bağlayıcı nitelikteki bir AİHM içtihadına direnme tavrının sürdürüldüğü gibi bir netice önümüze çıkıyor.

Eğer durum bu ise, Türkiye bu direnişin getireceği faturanın altından kolay kolay kalkamaz.

Esasen dâvânın bu son karar öncesindeki safahatı da bir skandallar zinciri şeklinde gelişti.

Bundan bir önceki aşamada aynı mahkeme İlhan’ı yeniden yargılarken, ona ve avukatına haber verme ve tekrar savunmalarını alma gereği duymadan, dosya üzerinden kararını verdi.

Ve kararla ilgili olarak muhataplara uygun şekilde tebligat da yapılmadığı için, İlhan’ın ve avukatının bu gelişmeden hiç haberi olmadı. Bu sebeple süresi içinde temyize gidilemedi ve ardından mahkûmiyetin infazı süreci başlatıldı.

Eğer Avukat Kadir Akbaş durumu “tesadüfen” fark etmeseydi, İlhan çoktan içeri alınmıştı.

Neyse ki fark edildi, gerekli itirazlar yapılarak temyize gidildi ve karar Yargıtay’dan döndü...

Daha önceki aşamada ise İlhan iade-i muhakemesi gerekirken, 28 saat hapiste tutulmuştu.

Bu skandallar zinciri daha fazla uzamamalı.

22.10.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.10.2008) - Dokuz yıllık dâvâ

  (19.10.2008) - Said Nursî ve şehitler

  (18.10.2008) - AB yine unutuldu

  (17.10.2008) - İlâhî ikaz ve Diyanet

  (16.10.2008) - Tehditle olmaz

  (15.10.2008) - Yetki talebi; niçin?

  (14.10.2008) - Terör ve OHAL

  (12.10.2008) - Ubudiyet ve hizmet

  (11.10.2008) - Siyaset yine teslim

  (10.10.2008) - Bir arpa boyu bile...

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır