"Gerçekten" haber verir 16 Ocak 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Kazım GÜLEÇYÜZ

BOP’un iflâsı ve AKP



Erdoğan’ın Gazze’den getirilen yaralı Filistinlileri hastanede ziyaret ederken, hanımının da lider eşleriyle yaptığı “Gazze’ye destek” toplantısında salondakilere hitap ederken gözyaşı dökmeleri, elbette ki insanî bir duyarlılığın hayli etkileyici görüntüleriydi.

Yine Başbakanın, Gazze’deki İsrail katliâmına tepkisini getirirken kullandığı sert ifadeleri duygusal olmakla eleştirenlere “Duygusallığım İsrail’e değil, Filistin’e” sözüyle açıklaması da aynı hassasiyetin bir diğer yansıması ve tezahürüydü.

Ancak aynı sözün mefhum-u muhalifinden çıkan anlam ve sonuçlardan biri, maalesef haklının değil, güçlünün borusunun öttüğü reel siyaset alanında duygusallığa yer bulunmadığı.

Ve haftalardır ateş altındaki Gazzeliler için irad edilen “duygusal nutuklar” onlara “moral destek” olmanın ötesinde müşahhas bir fayda ve katkı sağlamazken, duygusallığın geçerli olmadığı “İsrail’le ilişkiler”de reel siyasetin acımasız kuralları hükümferma olmaya devam ediyor.

İş o noktaya geldiğinde Erdoğan da, kendisini bu cihetten eleştiren muhalefet partilerine reel siyaset üslûbuyla yükleniyor; “Sizin iktidarınızda da Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri devam ediyordu” diyor; bakkal dükkânı işletmediklerini, devlet yönettiklerini ilâve ederek, İsrail’le ilişki ve anlaşmaların aynen süreceği mesajı veriyor.

Böylece Türkiye, bir taraftan Başbakanı Filistinliler için gözyaşı döker, Gazze’ye yardım etmek için çırpınır, yaralılarından hiç değilse bir kısmını kendi hastanelerine nakledip tedaviye çalışırken; diğer taraftan bütün bu acı durumlara yol açan İsrail’le de ilişkilerini hiçbir şey olmamış gibi sürdüren, hattâ İsrail vahşetini, bu ülkeye verdiği cömert ihalelerle finanse eden bir ülke olmanın dayanılmaz ikilemini yaşıyor.

Kuralları hiçbir insanî ve ahlâkî değer kaygısı taşımayan güçlüler tarafından belirlenen reel siyasetin politikacıları ne durumlara düşürdüğünün çok ibretli örneklerinden biri de BOP’ta.

Bundan tam iki buçuk sene önce, 2006 yazında, aynen bugünlerde olduğu gibi, İsrail önce Gazze’yi harabeye çevirip yine katliâm yaptığı ve ardından savaşı Lübnan’a taşıyarak orayı da cehennemden farksız hale getirdiği zaman, Erdoğan bu duruma karşı tepkisini ifade ederken BOP’tan bahis açarak aynen şunları söylemişti.

“Eğer Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika girişiminde yer aldıysak bunun tek sebebi şuydu: Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya barış gelsin. Daha ileri demokrasi gelsin. Bunun için bize davet yapıldı ve bu daveti bunlar olacak diye eşbaşkan olarak kabul ettik. Ama gelişmeler onu göstermiyor. Öyleyse bize düşen, bu durumu gözden geçirmektir.”

Sonrasında, Erdoğan söylediği tarzda BOP’taki eşbaşkan konumunu gözden geçirdi mi, geçirmedi mi; buna dair bir işaret gözlenmedi. Ama sürecin ilerleyen safahatında, böyle bir gözden geçirmeye dahi gerek kalmadan, BOP sessiz sedasız tedavülden kalktı. Dolayısıyla Erdoğan’ın eşbaşkanlığından da söz edilmez oldu.

Ve Erdoğan büyük kısmını Filistin’e ayırdığı son grup konuşmasında sözü yine BOP’a getirerek “Doğmadan ölen bir projeye dönüştü. Bizi bağlayan bir tarafı yoktur” ifadelerini kullandı.

Yıllarca “eşbaşkanlığını” üstlendiği bir projenin iflâsını ve bağlayıcılığının kalmadığını ilân eden bu sözler, Bush’un görev süresinin sona ermek üzere olduğu; Irak ve Afganistan işgallerinin fiyaskoyla sonuçlandığının herkes tarafından çok daha açık bir şekilde görüldüğü; ve dahası, “BOP felâket getirdi ve çöktü” tesbitinin önce eski CIA’cı Graham Fuller, ardından kendi başdanışmanı Prof. Ahmet Davudoğlu tarafından dile getirildiği bir aşamada ifade ediliyor.

Yani, artık fazla bir orijinalliğinin ve kıymet-i harbiyesinin kalmadığı bir noktada söyleniyor.

Bu sözlerde, iflâs eden bir projenin eşbaşkanlığını üstlenerek yıllarca aldatılmış ve kullanılmış olmanın pişmanlığını içeren bir özeleştiriye dair herhangi bir işaretse maalesef görülmüyor.

16.01.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (15.01.2009) - Yeni Ergenekon soruları

  (14.01.2009) - AB ile gelen değişim

  (13.01.2009) - Ergenekon’da son durum

  (11.01.2009) - Belâları hizmetle aşmak

  (10.01.2009) - TSK ve İsrail

  (09.01.2009) - İsrail’den Ergenekon’a

  (08.01.2009) - Hangi “ulusal çıkarlar?”

  (07.01.2009) - Türkiye ve İsrail

  (06.01.2009) - Zillet ve meskenet

  (04.01.2009) - Berzaha bir adım daha

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır