"Gerçekten" haber verir 20 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Süleyman KÖSMENE

“Sen olmasaydın!” - 2



Muharrem Okur: “Levlâke levlâke lemâ halaktü’l-eflâk’ (Eğer sen olmasaydın, eğer sen olmasaydın; Ben Kâinâtı yaratmazdım.) kudsî hadîsini açıklar mısınız?”

Dünkü yazımızda, bu hadîs-i kudsî üzerinde bir ifrât, bir de tefrit olmak üzere iki muhâlif görüşün bulunduğunu; Risâle-i Nûr’un ise her ikisini de reddederek, hadîs-i kudsî’yi mustakîm bir çizgi içinde yorumladığını ifâde etmeye çalışmıştık.

Bedîüzzaman Hazretleri bu hadîs-i kudsîye birkaç yönden istikamet çizerek ulaşır:

Evvelâ: Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın beşere hediye ettiği nûr eşsiz ve benzersizdir. Onun nûru ile dünyânın şekli değişmiştir. İnsan ve bütün kâinâtın hakîkî mâhiyetleri o nûr tûfânı ile inkişâf etmiştir. O nûr ile görünmüştür ki; şu kâinâtın mevcûdâtı Allah’ın isimlerini okutan birer Samedânî mektup, birer vazîfeli memur, bekaya mazhar birer kıymettâr ve mânidâr mevcutturlar. Eğer o nûr olmasa idi, varlıklar külliyen mutlak fenâya mahkûm, kıymetsiz, mânâsız, faydasız, abes, karmakarışık ve tesâdüf oyuncağı mâhiyetinde evhâm karanlıkları içinde kalacaktı. İşte bu sırdandır ki, akıl sahibi bütün insanlar Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın duâsına “Âmin!” demektedirler. Arştan ferşe, serâdan süreyyâya kadar bütün mevcûdât onun nûruyla iftihâr edip alâkadarlık göstermektedirler. 1

Eğer o nûr olmazsa kâinâtın da, insanın da, hattâ her şeyin de hiçe ineceğini beyan eden Said Nursî Hazretleri, böyle bedî ve eşsiz bir kâinâta, böyle eşsiz bir Zâtın (asm) lâzım olduğunu kaydeder. “Yoksa kâinât da, eflâk da olmamalıdır” diyerek hadîs-i kudsîye atıfta bulunur. 2

Bedîüzzaman Hazretleri, bu hadîs-i kudsî’yi bir de Resûlullah Efendimiz’in (asm) duâsı ile îzah eder. Zamanın ve mekânın tek ferdi sıfatıyla Resûl-i Kibriyâ Efendimiz (asm), öyle yüksek bir namazda, insanı ve bütün mahlûkâtı mutlak fenâya düşmekten, kıymetsizlikten, faydasızlıktan, abesiyetten âlâ-yı illiyyîn olan kıymete, bekaya, Cennete, ulvî vazîfeye ve Allah’ın birer mektubu olma makamına çıkarmak için, öyle umûmî bir duâ etmektedir ki, Hazret-i Âdem’den (as) Kıyâmete kadar gelen bütün kâmil ve nûrânî insanlar kendisine ittibâ ve iktidâ ederek, duâsına “Âmin!” demektedirler. Öyle umûmî bir ihtiyaç için duâ etmektedir ki, değil dünyâ ehli; semâvât ehli ve bütün kâinât dahî niyâzına iştirâk edip hal diliyle, “Oh! Evet, Yâ Rabbenâ ver! Duâsını kabul et! Biz de istiyoruz!” derler. Duâsına ve niyâzına bütün mevcûdât, semâvât ve hattâ arş vecde gelip, “Âmin! Allâhümme Âmin!” derler. 3

Said Nursî Hazretlerinin, Hazret-i Muhammed’i (asm) “Şeref-i Nev’-î İnsan”, “Ferîd-i Kevn-ü Zaman”, “Fahr-i Kâinât” ve Umûm Peygamberlerin kendisine ittibâ ve iktidâ ettiği tek şahsiyet olması gibi sıfatlarla zikredişinin 4 temelinde bu hadîs-i kudsînin bulunduğunda şüphe yoktur.

Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın beşerî hayatı ile, fazl-ı Rabbânî ile tekâmül eden mânevî şahsiyetini, tavus kuşunun yumurtası ile göklerde uçan tâvus kuşu arasında kurduğu bir nisbet ile tavzih eden Bedîüzzaman Hazretleri, Tâvus kuşu gibi güzel bir kuşun yumurtadan çıkıp tekâmül ettiğini, semâlarda uçmaya başladığını; âlemde şöhret kazandıktan sonra, birisi çıkıp da yerde kalan yumurtasının kabuğu içerisinde o kuşun güzelliğini, kemâlâtını ve terâkkiyâtını ararsa haksızlık yapmış olacağını; binâenaleyh, Peygamber Efendimizin (asm) tarihlerce kaydedilen hayatının da bir çekirdekten ibâret ve beşeriyet şartları içerisinde geçtiğini, uzaktan yüzeysel bir nazarla onun hayatına bakan bir adamın mânevî şahsiyetini idrâk edemeyeceğini, kıymetini takdir edemeyeceğini; fakat onun beşerî hayatına ve zâhirî hallerine ince bir kışır ve nâzik bir kabuk nazarıyla bakıldığı takdirde, o kışır içerisinden iki âlemin güneşinin ve Tûbâ ağacı gibi Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’ın, feyz-i İlâhî ile sulanmış, fazl-ı Rabbânî ile tekâmül etmiş olan hakîkî çehresinin çıktığının görüleceğini kaydeder. Bir zerrenin ışığa kaynaklık edemeyeceğini, ancak o zerrenin mânâ-yı harfî ile gökteki yıldızların ışığına mazhar olabileceğini; binâenaleyh Nebî-i Zîşân Efendimizin de (asm) Rahmân-ı Rahîm’in tecellîlerine mazhar bulunduğunu belirtir. 5

Bu durumda böyle bir umûmî Mazhar için kâinâtın yaratılmış olması hiç de mübâlâğalı görülmemelidir. Çünkü Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm olmasa idi, bütün maksatlar beyhûde olacaktı. Nasıl ki, anlaşılmaz ve muallimsiz bir kitap, mânâsız bir kâğıttan farksız oluyor ise, bu kâinât sarayının da, bu dünyâ menzilinin de, bu mevcûdât kitâbının da ya bir tarif edici ve muallim nezâretinde bulunması, ya da bulunmaması lâzım geldiği anlaşılmalıdır. 6 Doğrudan vahye mazhar olan bu tarif edici ve muallim ise, Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’dan başkası değildir.

Bu vesileyle; kutlu doğumuna bir kez daha ulaştığımız Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’e (asm), ümmetinin şu an alıp verdiği nefesleri sayısınca salâtü selam olsun. Âmin.

Dipnot:

1. Sözler, S. 71; 2. Sözler, S. 215; 3. Sözler, S. 70, 218; 4. Sözler, S. 71, 218; 5. Mesnevî-i Nûriye, S. 74; 6. Sözler, S. 113.

20.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (19.04.2009) - “Sen olmasaydın!” - 1

  (18.04.2009) - Abdest, tesbih, teşehhüd ve kıraat

  (17.04.2009) - Namazda iyi örnek olmak

  (16.04.2009) - Allah’ın “biz” demesinin hikmetleri

  (15.04.2009) - Allah’ın fazlına tâlip olurken

  (14.04.2009) - Kibre karşı kibir

  (12.04.2009) - Cuma namazının sıhhat şartları

  (11.04.2009) - Kim bir kavme benzerse...

  (10.04.2009) - Namazlarda sünnetler ve farzlar

  (09.04.2009) - Özür durumunda namaz nasıl kılınır?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis