19 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Süreci yönetmek


A+ | A-

Konu, Apo’nun 15 Ağustos’ta açıklayacağı duyurulan, ama o gün geldiğinde hava muhalefeti veya “Devlet el koydu” gibi gerekçelerle ertelenen ve iki gün sonra terör örgütünün “haber ajansı” kaynak gösterilerek medyaya akseden “proje”siyle irtibatlandırıldığı için, “hükümetin Kürt açılımı” diye adlandırıldı.

Olay bu şekilde gündeme geldikten sonra İçişleri Bakanının “demokratik açılım” eksenli bir açıklama yapıp, ardından çalıştaylar, toplantılar, ziyaretler, temaslar dizisiyle işe koyulması, sanki inisiyatifi Apo’ya kaptırmama niyetinin bir neticesiymiş gibi algılandı. Bu da daha işin başında sürece gölge düşürdü ve başarı şansını azalttı.

Gerçi İçişleri Bakanının koordinatörlüğünde yürütülecek çalışmanın ilk sinyalini Başbakan 24 Temmuz’daki açıklamasıyla verdi, ama orada da konu yine Apo’nun 15 Ağustos’ta yapacağı söylenen “çıkış”la ilgili soru üzerine gündeme geldi.

Yani, ortada bir “zamanlama” sorunu var.

Onun için, MGK görevlendirmesiyle başlatıldığı söylenen süreç, İmralı’yı da gözden kaçırmamaya çalışan nazarlarla takip ediliyor. Ve Apo’nun mesajları da gündemde yer bulabiliyor.

Bunlar, farklı medya organlarının bakış açılarına göre değişiklik arz eden sunumlarla takdim edilirken, kimisi “Federasyondan da vazgeçti” ifadesini tercih ediyor, kimisi ise “Kürtler için özel savunma gücü istedi” mesajını öne çıkarıyor.

Apo’nun “Cumhuriyet demokratikleşecek, M. Kemal’den sonraki ikinci tarihî atılımını yapacak” gibi süslü lâfların arasına sıkıştırdığı “Kürtler kendi sporunu, eğitimini, dinî örgütlenmelerini, meclisini, belediyelerini kendileri yapacak. Hattâ kendi öz savunmaları bile olacak” ifadeleri de, açılımı engellemek için yine “bölünme” korkusunu pompalayanların ekmeğine yağ sürüyor.

Bu Meclis açılım yapabilir mi?

“Fethullah Gülen’e sıcak yaklaşım” faslı da işin “sos”u oluyor ve “mürteci-bölücü ittifakı” senaristlerine, hayli zamandır arayıp da bulamadıkları cinsten gayet elverişli bir malzeme veriyor.

(DTP’lilerin “İmralı’yı ve PKK’yı dışlayan bir çözümde yokuz” söylemleri de işin tuzu biberi.)

“Biz bu açılımla devletin projesini yürütüyoruz, onunla meşgulüz, muhatabımız da millettir” diyen İçişleri Bakanının, İmralı çıkışlı mesajları kaale almayan, ama en azından belli kesimlerce beklenen tepkiyi de içermeyen açıklamaları, dahası sanki Apo’yu da dahil eden bir üslûpla yaptığı “Herkes provokatif düşünce ve tavırlardan kaçınmalı” çağrısı, devam ettirilmek istenen süreci yeni sıkıntılarla karşı karşıya getirebilir.

Dahası, bu durum, şu soruyu da akla getiriyor:

Acaba bu açılım kamuoyuna deklare edilmeden, sessiz temaslarla belli bir seviye ve olgunluğa erişinceye kadar sürdürülüp, ondan sonra aleniyete dökülseydi daha isabetli olmaz mıydı?

Çünkü konu çok kritik ve duyarlı. Provoke edilmeye müsait hassasiyetler çok fazla. Tuzak ve mayınlarla dolu bir alan. Bu şartlar içinde başlatılacak bir sürecin yönetilebilmesi çok zor.

Elbette ki, ideal olan, herşeyin açıklık ve şeffaflık içinde cereyan etmesi. Ama çözümün tahrik ve provokasyon tuzaklarına kurban edilmemesi ve kamuoyunun olumlu istikamette hazırlanması adına, çalışmaların geçici bir süre için “sessiz temaslar” şeklinde yürütülmesi anlayışla karşılabilir. Yeter ki, bu ön çalışmalar en kısa zamanda tamamlanarak, ulaşılan sonuçlar yine açık bir şekilde kamuoyunun tasvibine sunulsun.

Başbakanın tam da bugünlerde azınlık cemaatlerinin temsilcileriyle buluşması, sanırız, sözü edilen açılımın “Kürt meselesi”yle sınırlı olmayıp, azınlık haklarını da içine alan geniş kapsamlı bir proje olduğu mesajını vermeyi amaçlıyor. Ama orada da, “Kürt açılımı”na milliyetçi-devletçi tepkiler veren adresleri tahrik edecek patrikhane ve ruhban okulu gibi “dikenli” konular var.

Türkiye’nin ihtiyacı elbette ki topyekûn bir açılım; ama önce anayasanın yenilenmesini gerektiren böyle bir açılımı bu Meclis yapabilir mi?

19.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.08.2009) - Eskimeyen mesajlar

  (16.08.2009) - Tesellî ve şefkat

  (15.08.2009) - Kardeşlik ve huzur

  (14.08.2009) - Açılım ve riskler

  (13.08.2009) - Küresel Bitlis vizyonu

  (12.08.2009) - Nurşin’e dönüş

  (11.08.2009) - Bediüzzaman ve Bitlis

  (09.08.2009) - Baba da bahtiyar, oğlu da

  (08.08.2009) - Abes kilitlenme

  (07.08.2009) - Ergenekon ve irtica

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.