11 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

Bediüzzaman ve Bitlis


A+ | A-

Cumhurbaşkanının Bitlis ziyaretinde bol bol Atatürk muhabbeti yapıldı, ama orada doğup yetişen, Birinci Dünya Savaşında şehrin Rus işgaline girmemesi için talebeleriyle beraber cansiperane savaşan, yeğeninin de dahil olduğu birçok talebesini şehit veren ve kendisi esir düşen bir isimden hiç söz edilmedi:

Bundan 121 yıl önce Bitlis’in Hizan kazasına bağlı İsparit nahiyesinin Nurs köyünde dünyaya gelmiş olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri.

Hiç Bediüzzaman’sız bir Bitlis düşünülebilir mi? Peki, onu yok sayıp gizleyerek bir yere varılabilir mi? Onu içine alıp kucaklamayan, hattâ ona dayanmayan “açılım”lar başarılı olabilir mi?

Bitlis’te onu dışlayarak verilen mesajların tümü, gerçekte onun çok yakından irtibatlı, hattâ bazılarıyla iç içe olduğu unsurlar ihtiva ediyor.

Meselâ Gül’ün “Mem u Zin de bizim” dediği eserin sahibi Ahmed Hânî Hazretlerinin Doğu Beyazıt’taki türbesini, ilk tahsili için orada iken mekân ittihaz ederek, geceleri o türbede ibadet, zikir ve tefekkürle geçiren zat, Bediüzzaman’dı.

Kürtçe yazılan Mem u Zin’i Türkçe’ye tercüme eden de talebelerinden Müküslü Hamza’ydı.

Gül’ün Bitlis gezisinin en önemli vesilesi olan üniversite bahsine gelince: M. Kemal’in cumhurbaşkanı olarak ziyaretinde bu şehirde bir üniversite kurulması gerektiğini söylediği belirtilerek, “Bitlis’te üniversite onun vasiyeti” denildi.

Ama M. Kemal’den onyıllar önce Bitlis üniversitesini, üstelik sadece bu şehirle sınırlı olmayıp diğer doğu vilâyetlerini de içine alacak bir kapsam ve genişlikte gündeme getiren başka bir isim vardı: Yine Bitlisli Bediüzzaman Said Nursî.

Yüz yıl önce gündeme getirmişti

1911’de şark aşiretleriyle yaptığı ve bilâhare Münâzarat adıyla kitaplaştırdığı sorulu-cevaplı sohbetlerin bir yerinde Said Nursî şöyle diyordu:

“Camiül-Ezher’in kızkardeşi olan, Medresetüzzehra namıyla dârülfünunu mutazammın (üniversiteyi içine alan) pek âlî (yüksek) bir medresenin Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbekir’de tesisini isteriz.”

(Eski Said Dönemi Eserleri, s. 290)

Bu üniversiteye olan şiddetli ihtiyacı Osmanlı payitahtı İstanbul’da padişahın dikkatine sunmak için her yolu deneyen, ama Sultan Abdülhamid’e bir türlü ulaşamayan Said Nursî, bilâhare, bahsettiğimiz aşiret sohbetlerinden kısa süre sonra yine İstanbul’a giderek yeni padişah Sultan Reşad’a Balkan gezisindeki refakati sırasında projesini doğrudan anlatma fırsatı buldu.

Gezinin amaçlarından biri, Kosova’da kurulacak üniversitenin temelini atmaktı. Ama Balkan savaşı patlak verince bu proje akim kaldı. Bunun üzerine Bediüzzaman, oraya ayrılan tahsisatın “Doğunun çok daha fazla ihtiyacı var” dediği Medresetezzehra projesine aktarılmasını istedi.

İsteği kabul edildi, verilen tahsisatla Van gölü kıyısında ilk temel atıldı, ama onun da tamamlanmasına Birinci Dünya Savaşı imkân vermedi.

Araya, utanılası bir kadirbilmezlik ve vefasızlıkla sansürlenip gizlenmeye devam edilen şanlı Bitlis müdafaasının da yaşandığı savaş ve ardından esaret yılları girdi. Sonrası: Esaret dönüşü, Osmanlının çöküşü, Ankara’da yeni bir Meclis ve devletin kuruluşu, hayatı boyunca üniversite projesinin takipçisi olan Said Nursî’nin, bulduğu ilk fırsatta konuyu Ankara hükümetinin de gündemine taşıması, teklifinin kabul edilip Meclis kararıyla yine tahsisat çıkarılması, ama kısa süre sonra medreselerin kapatılıp Bediüzzaman’ın sürgüne gönderilmesiyle işin yine akim kalması.

Bunlar tarihî gerçekler olarak ortada iken, 2009 Türkiye’sinde Bitlis üniversitesi için, son ânına kadar bu projenin tahakkukuna uğraşan, ama M. Kemal’in başını çektiği engellerle karşılaşan Said Nursî’den hiç söz edilmezken, “Atatürk’ün vasiyeti”nden dem vurulması reva mı?

Bu tavrın, cumhuriyetin en yüksek seviyelerde temsil edip samimiyetle yaşatması gereken etik ve moral değerlerle bağdaştığı söylenebilir mi?

11.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.08.2009) - Baba da bahtiyar, oğlu da

  (08.08.2009) - Abes kilitlenme

  (07.08.2009) - Ergenekon ve irtica

  (06.08.2009) - Seçim hesapları

  (05.08.2009) - “Demokratik açılım”

  (04.08.2009) - Açığa çıkınca...

  (02.08.2009) - Dostsuz zaman

  (01.08.2009) - Eğitim niye tıkandı?

  (31.07.2009) - Reformsuz olmuyor

  (30.07.2009) - Said Nursî’yi de okuyun

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.