04 Ekim 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Hüseyin GÜLTEKİN

Tuhaf hâl ve davranışlarımız


A+ | A-

Bütün insanlara karşı nazik olmak, güleryüzlü olmak, kibarca bir davranış içinde bulunmak güzel bir alışkanlık, arzulanan bir haslettir. Hiçbir ayırım yapmadan, insanlara candan, samimî bir yaklaşım içinde olmak, sıcak ve kardeşâne bir tavır içinde bulunmanın gayretinde olmak hemen herkesçe beklenilen ve beğenilen bir tavır, bir davranış biçimidir. Böyle hâl ve davranışlar sünnet-i seniyyeye de uygun haller olduğundan, hemen bütün insanların hoşlandığı ve arzu ettikleri tavır ve yaklaşımlardır. Öyle ya, hepimiz çoğu zaman muhatap olduğumuz insanlardan bu çeşit muameleleri, bu ve benzeri hâl ve yaklaşımları bekleriz.

Âdâb-ı muâşeretten olan bu çeşitli hâl ve davranışların tam tersi olan kaba ve yabanî davranışları, itici ve soğuk söz ve tavırları hemen hiçbir insan görmek ve duymak istemez her halde. Dinimizin menettiği, sünnet-i seniyyeye ters düşen, insanları rencide eden her türlü söz ve hareket, her nev'î tutum ve davranış, insanlar arasında bulunması icab eden kardeşlik ve dostluk bağlarını gevşetip, istenmeyen dargınlıklara, küskünlüklere sebebiyet verdiğinden, hemen hiçbir insan tarafından tasvip görmeyen, hoş karşılanmayan hâl ve davranışlardır.

Zor da olsa her türlü rencide edici hâl ve davranışlardan uzak durmak, her çeşit kabalıktan, yabanî yaklaşımlardan uzaklaşmanın gayretinde olmak; nazik ve kibar olmayı, hoşgörülü ve güleryüzlü olmayı şiâr edinmekte sayısız faydalar vardır.

Tanıdık, tanımadık, hiçbir ayırım yapmadan bütün insanlara karşı böyle bir yaklaşım içinde bulunmak, elbette arzulanan bir davranıştır. Velâkin söz konusu olan anne-baba ise, hane halkı ise, yakın akraba ise... Sevdiğimiz kapı-komşu, dost ahbap ise... Kudsî bir dâvâya beraberce baş koyduğumuz ağabey ve ihvan ise...

İşte bu durumda daha bir dikkatli ve titiz olmak icab eder. Kırıcı, incitici olmak bir tarafa; sıcak, samimî, kucaklayıcı olmak, şefkat ve merhamet dolu bir yaklaşım içinde, nazik ve mültefit bir davranış içinde bulunmak zorunluluk hâlini alır.

Çünkü bunlar yabancı değil... Sebeb-i vücudumuz olan, bugüne kadar bizim için hiçbir fedakârlıktan vazgeçmeyen annelerimiz, babalarımız... Aynı anne-babadan bu dünyaya gözümüzü açtığımız kardeşlerimiz, bacılarımız... Anne-baba mesâbesinde olan amcalarımız, dayılarımız, halalarımız, teyzelerimiz... Bir ulvî dâvâ etrafında kenetlendiğimiz, aynı hedefe doğru beraberce yola koyulduğumuz dâvâ arkadaşlarımız... Bunlara karşı muâmelelerimizde, yaklaşımlarımızda kırıcı olmak, incitici olmak... Söz ve davranışlarımızla onları üzmek... Onlara sert ve kaba davranışlarda bulunmak... Olacak şeyler mi demeyim... İnsan bunları aklına dahi getirmek istemiyor değil mi? Düşünmesi dahi insanı rahatsız ediyor değil mi? Böyle tuhaf, böyle abes bir durum hiç olur mu? Ama gelin görün ki, garip de olsa, tuhaf da olsa bu çeşit, hiç de hoş olmayan hâl ve tavırlar maalesef çokça vuku buluyor.

Bir yabancıya tanınan hoşgörü ve müsamaha, en yakın dost ve akrabadan esirgeniyor çoğu zaman. İstisnaları olmakla beraber bir çok insanımız, arkadaşlarına karşı takındıkları kibarlığı, nezaketi anne-babalarına veya nesebî kardeşlerine göstermekten çoğu zaman imtina ediyorlar. Çoğumuz belki de farkında olmadan, ilk defa tanıştığımız, huyunu-suyunu bilmediğimiz bir insana gösterdiğimiz sıcak ve samimî ilgi ve alâkayı, yakın bir akrabamıza veya beraberce teşrik-i mesâide bulunduğumuz dâvâ arkadaşımıza gösteremiyoruz maalesef. Daha da ötesi, her gün her saat beraber olduğu hane halkına, yakın akrabaya karşı geçimsiz, sert, hatta kavgacı olduğu halde, dışarıdaki dost ve akrabaya karşı gayet uyumlu, müsamahakâr, lütufkâr bir yaklaşım içinde olan o kadar çok insanımız var ki...

Garip ve tuhaf olmakla beraber, hiç de hoş ve doğru olmayan böylesi hâl ve davranışların sebebini ve sırr-ı hikmetini şahsen çözebilmiş değilim...

04.10.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.09.2009) - “Zaman cemaat zamanıdır”

  (20.09.2009) - Eski ve yeni bayramlar

  (06.09.2009) - Kuru çubuk hükmünde olduğumuzu kabullenmek

  (30.08.2009) - Hizmette hırs göstermek doğru mu?

  (23.08.2009) - Muzır manilerin de çaresi vardır

  (09.08.2009) - Bir itidal ve sabır örneği

  (02.08.2009) - Yaşlandıkça gençleşen adam

  (26.07.2009) - Ana-baba haksız da olsa, rızası alınmalı

  (19.07.2009) - İntisabın getirdiği sorumluluklar

  (12.07.2009) - Hata ve kusurlarımızı görebilmek

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.