H. İbrahim CAN |
|
Dünyanın geleceği Afrika’da |
Afrika Birliği’nin 14. Zirvesi bugün sona eriyor. 1999 yılında Afrika Birliği adını alan örgüt, Afrika ülkelerini birleştirmeyi, Avrupa Birliği benzeri bir birlik halinde küresel dünyada yerini almayı amaçlıyor. Bu yılki zirvede birliğin yeni bayrağı tanıtıldı. Son bir yıldır birlik başkanlığı görevini yürüten Kaddafi görevini devretti. Bu zirvede bilgi iletişim teknolojilerinin Afrika’nın geleceğindeki yeri tartışıldı. Bu vesile ile Afrika’nın geleceğine dikkatinizi çekmek istiyoruz. Hep yoksulluk ve çatışma görüntüleriyle bize tanıtılan Afrika dünya nüfusunun yüzde 13’ünü barındırıyor. Buna karşın dünya ticaretindeki payı yalnızca yüzde 2. Gayrisafi Millî Gelirin ise yalnızca yüzde 1’i bu kıtada üretiliyor. Bu yönüyle çok umutsuz bir görüntü çizen Afrika’nın bu hale gelmesinde sömürgeci devletlerin büyük payı var. Bu kıtanın tüm değerli kaynaklarını uzun yıllar boyu Batılı sömürgeci devletler tüketti. Kaynaklar yetmedi insanlarını da köle ticaretinde kullandılar. Kıtayı terk ederken de, geriye çatışmalar, ayrılıklar ve kaos bıraktılar. Halen bir çok ülkede çatışma, dikta rejimleri egemen. BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon açılış konuşmasında “Afrika’da anayasaya aykırı hükümet değişikliklerinin yeniden ortaya çıkışı ciddî bir kaygı konusudur” diyor ve ekliyordu; “İktidarı ele geçirmek için yerleşik süreçlerin maniple edilmesine karşı tedbirli olmalıyız.” Zaten demokrasi ve hukukun üstünlüğünden yoksunluk, ülkelerin gelirlerinin iktidarı elinde bulunduran azınlık tarafından yağmalanıp, halkın yoksullaştırılmasının da temel sebebi. Gerçekten de geçen yıl Madagaskar, Gine, Nijer ve Moritanya’da demokratik rejimlerin yerini darbelerle gelmiş iktidarlar aldı. Somali ve başta olmak üzere bir çok bölgede iç çatışmalar sürüyor. Ama tüm bunlar dünyanın geleceğinin Afrika’da yattığı gerçeğini değiştirmiyor. Çünkü dünyanın gelecekteki en büyük sorunu gıda temini olacak. Dünyanın gıda ambarı olmaya aday tek bölge ise Afrika kıtası. Batılı ülkeler bunu fark ettikleri için, şimdiden Afrika’ya yatırım yapmak üzere sıraya girdiler. Avrupalı şirketler büyük birlikler oluşturarak tarım alanına yatırımlar yapıyor. Bu zirveye İspanya Cumhurbaşkanı Zapattero’nun da katılması, bu ülkenin kıtaya verdiği önemin göstergesi. Tüm sömürgeciliğe rağmen Afrika kıtası çok büyük doğal kaynak rezervlerine, çok verimli ve geniş topraklara sahip. Bunları işleyecek genç nüfusu da var. Yalnızca özgürlükten yoksun halkların tümü gibi, Afrikalılar da planlı ve düzenli kalkınmaya ve çalışmaya alışık değil. Buna kıtadaki sermaye yetersizliği ve eğitimli işgücü, eksikliği de eklenince, şekeri, unu ve yağı olduğu halde helva yapmayı bilmeyenler gibi kalıyorlar. Örneğin Türkiye’den bazı belediyeler Nil nehri kıyısındaki Sudan topraklarındaki insanlara pirinç yetiştirmeyi öğretiyor. Onlarca yıldır bu imkândan habersiz ülkede çok önemli bir gelişme bu. Bu yarışta Türkiye’nin de yerini almasının zamanı geldi de geçiyor bile. Bu zirvede en azından başbakan düzeyinde temsil edilmemiz yararlı olmaz mıydı? Ülkemiz inşaat ve tarım alanında yeterli bilgi ve teknoloji donanımına, yeterli sermayeye sahip. Coğrafi olarak da yakınlık avantajı var. Öyleyse bu gücünü, özellikle Kuzey kısmı ile—İslâm ve Osmanlı ortak paydası nedeniyle—ortak değerlere sahip olduğu Afrika’da kullanmalı. Son yıllarda TİKA ve sivil toplum kuruluşlarının Afrika’ya yönelik çabalarını, Libya ile ortaklaşa yürütülen girişimleri, özel teşebbüsün belli ülkelerdeki yatırımlarını takdirle karşılıyoruz. Ancak organize olmayan bu çabalar yeterli değil. Türkiye, Batılı ülkelerin aksine ucuz Afrika hammaddesini satın alıp ülkemizde işleyerek dünya pazarlarına satma yerine, doğrudan Afrika’ya yatırım yaparak, burada üreterek, bu kıtanın kalkınması ve gelişimine önemli katkılar sağlama potansiyeline sahip. Dinlediğimiz başarı öyküleri de bu değerlendirmeyi destekliyor. Öyleyse devlet ve özel sektörün el ele Afrika’ya koşmasının vakti geldi. Umarız tüm dünyanın gözünü diktiği ihmal edilmiş kıtaya hem refahın ve kalkınmanın götürüldüğüne, hem de ülkemizin kabına sığmayan girişimcilerine yeni alanlar açıldığına tanık olmayı daha çok beklemeyiz. 02.02.2010 E-Posta: [email protected] |