22 Ekim 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Kazım GÜLEÇYÜZ

“Bürokratik adalet?”


A+ | A-

HSYK seçimlerinden çıkan sonuçlar için “Birinci derece hakim ve savcılar, yıllardır hakim olan kast sistemine tepkilerini bu şekilde ortaya koydular ve yargıda demokrasinin önü açıldı” yorumu yapanlar da var.

“Adalet Bakanlığının desteklediği liste kazandı” deyip, “Yargı yürütmenin kontrolüne girecek demiştik, haklı çıktık” iddiasını dillendirenler de.

Bunların içinde, referandum öncesi, “Yetmez, ama evet” kampanyası yürüten Demokrat Yargı Derneğinin eşbaşkanlarından biri de mevcut.

Adalet Bakanı ise seçim sonucunu “Hakim ve savcılar marjinallere iltifat etmediler” diye yorumlarken, kazanan listedeki isimlerden yalnızca ikisinin bakanlık bürokratı olduğunu söyledi.

Peki, Bakanla Müsteşarının kuruldaki varlığına itirazlar devam ediyorken, Bakanlık kadrosundan iki bürokratın daha onlara eklenmesi, mevcut eleştirileri daha da tırmandırmaz mı?

Üstelik bunlar sıradan kişiler değil. Bakanlığın işleyişinde ve hakimlerle savcılara yönelik tasarruflar açısından kritik konumdaki insanlar.

Şimdi, kurulda teşkil edilecek dairelerden birinin başkanı olacağı konuşulan (eski) Müsteşar Yardımcısı, “Adalet Bakanlığı, hakimlerin çalıştığı ve siyasetin etkisinin en az hissedildiği bakanlıktır” diyor. (Alper Görmüş, Taraf, 19.10.10)

“Yargı iktidar kontrolünde siyasallaşıyor” iddiasına karşı öne sürülen bu argüman, bir başka derin problemin mevcudiyetine işaret ediyor:

Bürokratlar eliyle yürütülen “devlet siyaseti.”

Bunun son dönemdeki en tipik örneklerinden biri, AİHM’deki Dink dâvâsında Türkiye adına mahkemeye sunulan skandal savunmada görüldü. O dosyayı da Adalet Bakanlığı bürokratlarından biri hazırlayıp Dışişleri’ne göndermişti.

Ve aynı bürokratın, bilâhare, yeni kurulan Kamu Güvenliği Müsteşarlığında daha üst bir göreve getirilip ödüllendirildiği ortaya çıkmıştı.

Şimdi HSYK üyesi seçilen eski Müşteşar Yardımcısının, cv’sinde, Millî Güvenlik Akademisinde eğitim görüp diploma aldığı bilgisine yer vermesi ve Alper Görmüş’e gönderdiği açıklamada bunun için yazdıkları hayli düşündürücü:

“(Özet olarak) Akademide dünya, çevre ülkeler ve Türkiye’nin ekonomik, politik, sosyokültürel ve askerî konuları Millî Güvenliğimiz açısından incelenerek, dünya ve ülke güvenliğini ilgilendiren ve etkileyen meseleler, millî menfaatlerimizin korunması, millî gücümüzün tesbiti ve değerlendirilmesi ve memleketin topyekûn savunması ile ilgili, akademik seviyede eğitim ve öğretim yapılmaktadır. (...) Her yıl 100 civarı bürokrata ülkenin millî güvenliğiyle ilgili önemli bir eğitim faaliyeti verilmektedir...” (a.g.g.)

Yargı mensuplarının da askerî bir eğitim kurumunda akademik seviyede bir millî güvenlik eğitiminden geçirilmesini gayet normal ve gerekli addeden bu anlayışta bir tuhaflık yok mu?

Hele millî güvenlik kavramının resmî ideoloji ile iç içe geçmiş bir ideolojiye dönüştürüldüğü dikkate alınırsa... Bu durumda adalet de millî güvenliğin gereklerine göre mi tecellî edecek?

Bakanlık bürokratları bahsinde bir diğer nokta: Geçen hafta diğer HSYK üyeleri istifa ederken tek başına kurulda kalmayı tercih eden üye de AKP iktidarına kadar bakanlıkta bürokrat olarak görev yapan ve o görevdeyken cezaevlerindeki bol ölümlü “hayata dönüş” operasyonlarını yürüten kişi değil miydi ve bu zat son dönemdeki HSYK krizlerinde de başı çekmemiş miydi?

Onun da vaktiyle millî güvenlik eğitiminden geçip geçmediğini bilmiyoruz. Bu eğitimi almış bürokrat kökenli yeni HSYK üyelerinin, kuruldaki işleyişte nasıl bir tavır sergileyeceklerini de.

(Bu arada, kuruldaki bürokrat sayısı, Adalet Akademisi Başkanıyla üçe çıkmış bulunuyor.)

Dileğimiz, kayda geçirdiğimiz tesbitlerde uç veren kaygıların boşa çıkması ve yeni HSYK’nın, hakim ve savcı tayinlerinde, hukuk ve demokrasinin önünü açacak tercihlerde bulunması. Ve devlet vesayetinin farklı bir kılıkla sürmemesi...

22.10.2010

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (21.10.2010) - Aile mi, devlet mi?

  (20.10.2010) - AYM çözüme engel mi?

  (19.10.2010) - Resepsiyon çatlağı ve ötesi

  (17.10.2010) - HSYK seçimi ve sonrası

  (16.10.2010) - CHP lideriyle 2.5 saat

  (15.10.2010) - Şili dersleri

  (14.10.2010) - Örtünme baskısı mı?

  (13.10.2010) - Başörtüsünde çözüm

  (12.10.2010) - Siyaset de demokratikleşmeli

  (10.10.2010) - Liberallerin iki yanlışı


Son Dakika Haberleri

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Abdullah ŞAHİN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet BATTAL

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Ali Rıza AYDIN

  Atike ÖZER

  Baki ÇİMİÇ

  Banu YAŞAR

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H.İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Hakan YILMAZ

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehmet YAŞAR

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Muzaffer KARAHİSAR

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Saliha FERŞADOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  YENİ ASYA NEŞRİYAT

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.