"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kardeşlik projesine katkı teklifi

Ahmet BATTAL
30 Ağustos 2012, Perşembe
Mevsimlik işçilerin sıkıntıları malum. En sıkıntılı olanlar ise, Güneydoğu’dan fındık toplamak için Karadeniz’e gidenler.
Düşününüz ki, bundan çok değil on-on iki yıl önce bir vali fındık toplamaya giden Güneydoğuluları Ordu’ya sokmamış, kamyon sırtında veya minibüs ambalajında aç biilaç gerisin geriye göndermişti.
Üstelik, anayasanın seyahat ve yerleşme hürriyeti ile teşebbüs ve çalışma hürriyeti hakkındaki hükümlerini de çiğneyerek...
Üstelik, vali olduğunu, suçu önlemek için kolluk kuvvetlerinin kendi emrinde olduğunu, suçluyu yakalamak için de kendisi ile birlikte bütün kamu görevlilerinin savcı ve hakimin emrinde olduğunu unutup “Aralarında teröristler olabilir, bölgeye sızabilirler, huzurumuzu bozabilirler” diyerek, yani özetle “ebility”nin namusunu da ihlâl ederek...
Üstelik kendisine bağlı olan ve aslında devlete ve hukuka bağlı olması gereken kolluk kuvvetlerinin gücünü de kötüye kullanarak...
Daha da vahimi, yerli halkın milliyetçi duygularını da menfice suiistimal ve tahrik ederek...
Düşününüz ki, şalvarlı bir Urfalı veya poşulu bir Mardinli Ordu’da bir markete giriyor ve terörist muamelesi görüyor. Gözler üzerinde, bakışlar yakıcı. Selâm yok, kardeşlik hukukuna dair hiçbir tavır yok. Kasiyer bile göz göze gelmekten kaçıyor.
Düşünün ki, “toptancılık hastalığı”na tutulmuş bir arazi sahibi, çevresine “bir daha Kürtleri bahçeme sokmam, alırsam Arap işçi alırım” ya da “Bir daha Arapları bahçeme sokmam, alırsam Kürt işçi alırım” diyor ve bunu Kürt ya da Arap işçisi duyuyor.
Bu psikolojik hali diğer yerlerdeki diğer tarım işçileri yaşamıyor. Zira Karadeniz’de Kürtçe bilen yerleşik Kürt yok ve bunun da etkisiyle Karadeniz’de milliyetçilik yaygın bir menfîlik kaynağı.
Niçin fındık işçilerinin en zor durumda olduğunu anlatabildim mi? 
Her neyse, o kötü günler geride kalıyor.
Ordu valiliği, bilhassa üç yıldan bu yana, mevsimlik işçilerin durumunu iyileştirmeyi özel bir proje kapsamında ele almış, başarılı da oluyor.
Bu vesileyle, gazetemizin Fatsa temsilcisi ve bir grup akademisyen dost ile birlikte ziyaret ettiğimiz ve sivil bir ortamda sohbet imkânı bulduğumuz Ordu Valisi sayın Orhan Düzgün’ü ve ekibini gönülden tebrik ediyorum.
İşçilerin kamp yerleri gittikçe daha düzenli, daha güvenlikli, daha medenî şartlara sahip ve en önemlisi de daha insanî ve komşuluk hukukuna uygun hale geliyor.
Düşünün ki, bu proje kapsamında bir işçi kampında görevlendirilmiş Karadenizli bir genç kız, kampta doğan Güneydoğulu bebeğe isim anneliği yapabiliyor. Ne güzel!
O halde bir adım ileri gidelim. Devlet memurundan kaynaklanan bu hoş bakışı halka da yayalım.
Halkın; Güneydoğulu, Kürt ve Arap kavramlarına ilişkin algısını değiştirecek köklü bir adım atalım:
Mevsimlik işçilerden isteyenlerin arazi alıp yerleşik hale gelmesini teşvik edelim. Hukuken engel yok. Psikolojik ve sosyolojik engelleri kaldıralım.
Bu ne kadar erken ve ne kadar fazla olursa, dağa çıkanların sayısı da ülkenin bölünme riski de o kadar azalır.
“İki ay kalanın on ay daha kalmasında ne fayda var” diyebilirsiniz.
Fayda şu: İki ay kalan, “işçi” olarak kalıyor. Yerleşip kalan ise mülk sahibi olarak.
Bediüzzaman’ın tahliliyle biliyor ve inanıyoruz ki, insanlık artık serf-esir olmak istemediği gibi ücretli-ecir olmak da istemiyor. “Malikiyet ve serbestiyet” devri geldi. Bu devir, mekânla ilişkinin mülkiyet ilişkisi biçiminde kurulmasını gerektiriyor. Aksi halde mutluluk gelmiyor. Komşuda mutsuzluk varsa, size de payı düşüyor. Bazen tabutla, bazen pasaportla!
Dağdakilerin ve onların şehirdeki temsilcilerinin bu uygulamaya asimilasyon diyeceği açıktır.
Sadece bu dahi, bu teklifimizin ne kadar isabetli olduğunu göstermeye yeter.
Okunma Sayısı: 1197
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı