Cenâb-ı Hakk’ın zatına ait ve en azamî olan ismi “Allah”tır. Sonra da Rahman ismidir. Ve Rahman ismi rızka bakar. Yani Rahman’ın en zahir manası rezzaktır. İşte Rahman ismine rızıktaki şükür ile ulaşılır.
Cenâb-ı Allah’ın bizden istediği en mühim iş olan şükrün çeşitleri de vardır. “O nevilerin en camii ve fihriste-i umumiyesi, namazdır.” Şükrün her çeşidi içinde saf bir iman vardır. Yani safi bir imanın neticesidir. Çünkü şükür, kulun doğrudan doğruya yaratıcısı ile olan bir irtibatıdır.
Meselâ küçük bir lokmayı yuttuktan sonra “elhamdulillah” diyen adam manen o küçük lokmanın dahi doğrudan doğruya kudret elinin bir hatırlatıcısı ve doğrudan doğruya rahmet hazinesinin bir hediyesi olduğunu ilân eder. Büyük-küçük demeden herşeyi O’nun kudret eline teslim eder ve “her şeyde rahmetin cilvesini bilir”. Hem şükrün içinde halis bir tevhid de vardır. Evet insan “Hakikî bir imanı ve halis bir tevhidi, şükür ile beyan eder.” demek şükür, imanın ve tevhidin bir nevi ilânıdır.
Hazırlayan: Akif Arslan