AB uzmanı Toygür, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanındaki gerileme sebebiyle AB’nin Türkiye’yi bir aday ülke değil, büyük ölçüde üçüncü bir ülke olarak gördüğünü söyledi.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, 6 Nisan’da (bugün) Türkiye’yi ziyaret ederek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. Friedrich Naumann Vakfı Türkiye Temsilcisi Dr. Ronald Meinardus, DW Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede, bu ziyaretin “ilişkilerde yeni bir başlangıcı sembolize ettiğini” söyledi. Meinardus, “Avrupalılar, Erdoğan’a, Türk araştırma gemilerinin tartışmalı deniz alanlarından uzak tutulması gerektiği konusunda ikazlarını iletecek. Bu sertlikteki bir ön koşul ilişkilerde yeni. Sayın Erdoğan’ın buna ne şekilde tepki vereceğini görmek ilginç olacak” değerlendirmesini aktardı.
Yeniden tanımlanacak
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Michaël Tanchum’a göre Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini Doğu Akdeniz krizi belirleyecek. Avusturya Avrupa ve Güvenlik Politikaları Enstitüsü (AIES) kıdemli uzmanı ve Navarra Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Michaël Tanchum, “Doğu Akdeniz krizi, eninde sonunda Türkiye-AB ilişkilerinin yeniden tanımlanması ile sonuçlanacak. Bu hem Ankara hem de Brüksel için gerekli” dedi. AB son yıllarda Türkiye’yi “tam üyeliğe aday ülke” yerine, “stratejik öneme haiz bir komşu” olarak nitelendiriyor. AB’nin son zirve açıklamasında da Türkiye ile ilişkilere “Doğu Akdeniz” başlığı altında yer verildi, işbirliğinin gelişmesi de büyük ölçüde Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikalarına, Yunanistan ve Kıbrıs ile ilişkilerine endekslendi.
Demokraside gerileme ilişkileri dönüştürdü
AB uzmanı Dr. İlke Toygür, AB’nin Türkiye ile ilişkilerde dış politika konularında daha ılımlı ilişki kurmayı önceliklendirmesinin çok da şaşırtıcı olmadığı görüşünde. Berlin merkezli Uygulamalı Türkiye Araştırmaları Merkezi (CATS) ve İspanyol Elcano Kraliyet Enstitüsü uzmanlarından olan Toygür, “Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel haklar alanındaki gerileme, Türkiye’nin zaten uzun süredir aday ülke konumunun bir kenara koyulmasına yol açmıştı. Türkiye bir aday ülke değil, büyük ölçüde üçüncü bir ülke olarak görülüyor. AB nasıl kendisini çevreleyen komşu ülkelerle dış politika ve ekonomi alanlarında işbirliğine dayalı ilişki kuruyorsa, Türkiye ile de bu zeminde bir ilişki kurmaya çalışıyor” diye konuştu.