BİROL Hacıoğlu, 19 yaşında Birol Tekstil’i kurarak tekstil terbiye ve kot yıkama sektörüne girdi. Mesleği, okul dışında kalan zamanlarında eniştesinin ve dayısının yanında çalışarak öğrendi. Parası yoktu ama itibarı vardı. Sektöre sermayesi olmadan girme cesaretini gösterdi. Birol Hacıoğlu yine hiç kredi almadan, öz sermaye ile büyüdü. Bir tekstil terbiye fabrikasını devralacak kadar güçlendi. Tam 28 yıldır sektörde olan Hacıoğlu, sivil toplum kuruluşlarında da aktif. Hacıoğlu, İstanbul Ticaret Odası Meclis üyeliği de dahil 19 kurumda önemli projelere, çalışmalara imza attı. Kendi deyimi ile maddiyattan öte mana alemini önceleyerek çalışan Hacıoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını cevapladı. 

Birol Hacıoğlu kimdir?

Aslen Giresun Çamoluk Yeniceli’yim. 1968 yılında Yenice’de dünyaya geldim. Doğumumla beraber İstanbul’a göçmüşüz. Babam araba lastik sistemleri ile ilgili bir fabrikada ustabaşıydı. İlk, orta ve lise eğitimimi alırken hem okuyup hem de çalıştım. Daha sonra eğitimime ara vererek 1987 yılında iş hayatına atıldım. Tekstil terbiye ve kot yıkama işine girdim.

Tekstil terbiye sektörünü seçmenizin nedeni neydi?

Dayımın ve eniştemin mesleğiydi tekstil terbiye ve kuru temizlemecilik. Okurken eniştemin, dayımın yanında çalıştığım için işi de biliyordum, sektörü de.

TAŞ KAMYONUNU TAKİP

Sektör 1980’li yıllarda nasıldı?

1984 yılında kot yıkama yeni yeni başlamıştı. Taş ile kot yıkama da 1980’li yıllarda başladı. Suya batmayan, gözenekli bu taşların nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Dayım Şefik Cabbar, işin sırrını çözmüştü. Kendisine taş getiren kamyonu, kendi arabasıyla Nevşehir’e kadar takip etmiş ve taşların Nevşehir bölgesinden geldiğini öğrenmişti. Dayım bu takipten sonra sektörün önde gelen tedarikçilerinden biri oldu.

PARAM YOKTU

Kendi işinizi ne zaman, nasıl kurdunuz?

Ailemle birlikte çalışırken; ‘Bir gün kendi işimi kurup, bu işi yapacağım’ dedim. Ama iş yeri açacak ne bir sermayem ne de imkânım vardı. Piyasadaki büyüklerimizden biri Kayserili, diğeri Alucralı iki amcamıza bu konuyu açmıştım. İkisi de bana destek olacaklarını söylediklerinde, dünyalar benim olmuştu. Cevvalliğimden etkilenmişlerdi.

19 YAŞINDA TÜCCARDIM

Para işini nasıl hallettiniz?

O zamanın imkânlarıyla bana bir makinenin yarısı kadar destek verdiler. Hemen Bayrampaşa’daki makine imalatı yapan sanayiye gittim, durumu anlattım. Sağ olsunlar, destek oldular. Kervan yolda dizilir hesabı, uzun ticari yolculuğum başladı. Bayrampaşa Kartaltepe’de 70–80 metrekarelik küçük bir yerde, 1987 Mayıs’ında Birol Tekstil’in hikâyesi başladı. Tabii ki işçi emeklisi olan rahmetli babam da benim arkamda tam destekti.

KOMUTANIMIN DESTEĞİ

Tek başınıza mı yürüttünüz işlerinizi?

Nakliye işlerimizi yapan, Çanakkaleli Yırtık Niyazi lakaplı bir ağabeyimiz vardı, Allah rahmet eylesin. Onu Anadol kamyoneti karşılığında ortak aldım. İşine bağlı, aidiyet duygusu yüksek biriydi. Bir ortağımız da Ustoplar firmasıydı ama fiiliyata karışmazlardı. İşi babama ve ortağım Niyazi Ağabey’e emanet ederek askere gittim. Görev yerim Ankara Etimesgut Hava Hastanesi idi. Bu süre zarfında bölük komutanım üst teğmen Hakkı Tuncel’in çok büyük desteğini, dostluğunu gördüm.

YIKAMA FABRİKASI ALDIK

Ne zaman büyümeye başladınız?

Niyazi Ağabey, ben askerden gelmeden ortaklıktan ve sektörden ayrıldı. 1988 yılı sonlarına doğru Esenler’de kurulu bir yıkama fabrikasını satın aldık. 2003’te Kotçular Sanayi Sitesi’ndeki, halen mevcut işyerimize taşındık. Tabii ki çok büyük mücadeleler vererek işimizi daha da büyüttük. 65–70 kişilik bir ekiple, 2 bin metrekarelik fabrikamızda piyasanın zor şartlarına rağmen özel çalışmalar yaptık.  Ar-Ge ve Ür-Ge’ye önem verdik. Başarımızda en büyük pay ekip ruhuyla hareket etmemiz oldu.

KAYIT DIŞI haksız rekabet

Araç filo kiralama ve kırtasiye sektörlerine girdiniz. Tekstil terbiyeden büyük ölçüde çekilmenizin nedeni neydi?

Kot yıkamada yaklaşık 28 yıl geçirdim. Ama kayıt dışı ile mücadele noktasında yol alamayınca 2012 yılında tekstilden büyük ölçüde çekilme kararı aldım. Kayıt dışı çalışanlar her sektörde olduğu gibi tekstil terbiyede de büyük bir haksız rekabet oluşturdu. Biraz daha yorucu olmayan bir sektör ararken, bir anda kendimi araç filo kiralama ve toptan kırtasiye işine girmiş olarak buldum. Hayal bile etmediğim bu iki farklı meslekle tanıştım. Akbir Tekstil Otomotiv isimli şirketimle araç filo kiralama işini yürütüyorum. Oğlum Emrullah ve ortağı Fatih’in ilk hecelerinden esinlendiğimiz Emfa isimli şirketimiz de toptan kırtasiyecilik işiyle iştigal ediyor.

19 KURULUŞTA AKTİF GÖREV

Sivil toplum kuruluşundaki görevlerinizi anlatır mısınız?

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Üyesiyim. Enerji Verimliliği Derneği (ENVERDER) İstanbul Şubesi Kurucu Yönetim Kurulu Üyesiyim. Kültür Toplum ve Aile Derneği (KÜLT) Kurucu Genel Kurul Üyesiyim. Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TURİNG) Genel Kurul Üyesiyim. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Genel Kurul Üyesiyim. Avrupa Yakası Çağlayan Adliyesi Koruma Kurulu Üyesiyim. Çatalca Arazi Taktir Komisyonu Üyesiyim. Bakırköy İmam Hatipliler Derneği (Bakimder) Yönetim Kurulu Üyesiyim. Trabzon Dünya Ticaret Merkezi (TDTM) Başkanvekili olarak görev yapıyorum. İstanbul Ticaret Odası Tekstil Terbiye Meslek Komitesi Meclis Üyesiyim. Diğer taraftan da aktif siyasetin içerisinde ülkemize hizmet etmeye gayret ediyorum.

Daha önce; AK Parti Esenler İlçesi Kurucu İlçe Başkan Yardımcısı ve Ekonomik İşler Birim Başkanı olarak görev yaptım. İki dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis üyeliği ve bir dönem Tarife Komisyon Başkanlığı’nı icra ettim. Bir dönem Esenler Belediyesi Meclis Başkanı olarak görev yaptım. Esenler Kızılay Yönetim Kurulu Üyeliği, Esenler Yavuz Selim Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği, Giresun Çamoluk Merkez Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği, Giresun Çamoluk Yenice Beldesi Kurucu Dernek Yönetim Kurulu ve Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulundum. Türkiye Belediyeler Birliği Meclis Üyeliği, Bağcılar ve Esenler Tüketici Hakem Heyeti Üyeliği de yaptım.

KADERE TESLİMİM, KEDERDEN UZAĞIM

Nasıl bir patron, nasıl bir insansınız?

Hayata pozitif bakarım. İnsanlara yardım etmeyi kendime görev edindim. İhtiyacı olana yardım etmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Yaratılanı severim, yaratandan ötürü. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığına, kaderimizde ne varsa onu yaşayacağımıza inanırım. Kadere teslim olup, kederden uzak olmaya çalışan teslimiyetçi bir yapım olduğuna inanıyorum. Öte yandan fotoğraf çekmeyi, seyahat etmeyi seviyorum.

İTO BÜYÜK OKUL

Oda’ya ne zaman girdiniz?

İstanbul Ticaret Odası ile tanışmam 1999 yılı seçimlerinde komite başkanı seçilerek göreve başlamamla oldu. 2005’ten bu yana İTO Meclis üyesiyim. İTO hepimiz için büyük bir okul oldu. Hayatımdaki dönüm noktalarından biri de Oda çatısı altında tanıştığım birbirinden kıymetli arkadaşlarım ve duayenler oldu. Ölenlere rahmet, kalanlara sağlık ve huzur diliyorum.

* * *

Birlik olursak icat da yaparız marka da çıkarırız

Kader-i mutlakta, bu coğrafyada yaşamak için bir araya gelen bizler toplumda hangi göreve sahip olursak olalım enerjimizi birlik olmaya, markalaşmaya, üretmeye, gelişmeye harcamak zorundayız. Ben bunun için çalışıyorum, üzerime düşeni yapıyorum. İş dünyası olarak biz bu iş için öncü olmalıyız. Bu vatan için atalarımız Çanakkale’de hep beraber şehit düştü. Şekilcilikten uzak kalmalı ve prangalarımızdan kurtulmalıyız. Tuzak kurmaya çalışanlara karşı birlik ve beraberlik içinde olmalıyız. Niye enerjimizi farklı yönlere boşaltmak zorundayız ki? Niye bir mucidimiz yok? Türkiye üzerinde yıllarca emeli olan toplumlara karşı hâlâ uyanamadık. Geçmişimizden ders çıkartarak, enerjimizi geleceğimize yönelik harcamalıyız.

* * *

İki üniversite

Eğitim hayatımdaki eksikliği tamamlamak için önce New York University - Los Angeles İşletme Bölümü’nü bitirdim. Halen; Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yerel Yönetimler Bölümü’nü okuyorum.

* * *

Mana alemi için çalışıyorum

Eşim büyük fedakârlıklarda bulunmasaydı, bugünlere gelemezdim. Eşim, çocukların büyük yükünü omuzladı, kendisine şükran borçluyum. Bir kız, iki erkek, bir de damat babasıyım. Maddiyat için değil, mana alemi için çalışıyorum. Sosyal hayatın içinde çok faydalı olduğuna inandığım çok iş yaptım ve yapmaya da devam ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarına çok değer veriyorum ve daha çok gelişmesi gerektiğine inanıyorum. Tabii ki daha çok çalışmamız ve üretmemiz gerekiyor. Şu an toplum olarak en büyük  eksikliğimiz üretmeden tüketmeye çalışmak.

Röportaj: Soyhan  ALPASLAN
Kaynak: İTO Gazetesi