"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Genç ibadetler

31 Temmuz 2011, Pazar
Gençlerin kendileri genç olduğu gibi, ibadetleri de gençtir. Sağlam, dinamik, iradeli, etkili ve samimî gençlerin, ibadetleri de öyledir.

Bundandır ki Kur’ân-ı Kerim’de Cenâb-ı Hak, ‘gençlerin ibadetleri’ni farklı değerlendirmekte ve tövbelerini de yine özel olarak ele almaktadır.
Bu aslında Yaratıcı Rabbimizin gençlere özel bir yaklaşımıdır. Bu noktada gençlerin kendilerini ‘özel’ hissetmeleri gerektir.
Bu yaklaşımın birkaç örneğini sunmakta fayda var.
“Dünyanın lezzetini ve eğlencesini terk eden, gençliğini Allah’a itaat ile karşılayan hiçbir genç yoktur ki, Allah o gence yetmiş iki sıddîkın sevabını vermemiş olsun. Allah Teâlâ, kendisine has münezzehiyet ve mukaddesiyetiyle o genç ile iftihar eder ve ona şöyle der: ‘Ey şehvetini Benim için bırakan genç! Ey gençliğini Bana adayan yiğit! Sen Benim nezdimde meleklerimin bazısı gibisin.’” (Hilyetü’l-Evliya, 4/ 139.)
Başka bir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde Allah Teâlâ, yedi insanı, arşının gölgesinde barındıracaktır ki, bunların içindeki bir grup da, ‘Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde serpilip büyüyen genç’tir. (Buhari, Ezan, 36.)
Yine, beş şey gelmeden evvel yine beş şeyin ganimet bilinmesi hadisinde, ‘yaşlılık gelmeden gençliğin’ (Hakim, Müstedrek, 4/ 341) ganimet bilinmesine işaret vardır.
Genç tevbelerinin makbuliyetine dair ise, “Altı şey güzeldir. Fakat bu altı şey, altı sınıf insanda olunca daha güzeldir” tarifinden sonra, gençler için de, “Tevbe güzeldir, fakat gençlerde olursa daha güzeldir.” (Suyuti, Camu’s-Sağır, hadis no: 8292) ‘genç’ vurgusu geçmektedir.
“Allah, gençliğini Kendisine itaat dairesinde geçiren genci sever.” (Ali el- Mütteki, Kenzu’l- Ummal, 15/776.)
Allah’ın hoşnut olduğu genç tanımlaması da: “Senin Rabbin, kendisinde eğlencelere ve fani zevklere karşı meyil bulunmayan, gençliğini Hakk’a itaat yolunda bağlayan ve gayr-i meşrû şehvet peşinde olmayan bir genci pek beğenmekte ve ondan çok hoşnut olmaktadır.” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 4/151.)
Tabiî asrın hücum eden günahlarına karşı, dimdik ayakta durabilmek, günahlara karşı bir dik duruş sergileyebilmek, imanın gereği olan mü’min ahlâkını lâyıkıyla yaşayabilmek, gençlik yıllarında daha anlamlı ve kalitelidir.
Bu tür ibadetlerin gençken yapılmasının önemli oluşunun bir diğer etkeni de, o kadar nefsî arzuları, istekleri tahrik eden etken varken, bütün onları terk edip, ibadetlerde devam etmek ve her tercihinde Allah’ın dediğini esas tutmak gence yakışan bir mü’min vasfıdır. Böyle bir gence olan Cenâb-ı Hakk’ın ve Resûlullah’ın müjdeleri de tam yerindedir.
Elbette genci olmayan bir dâvânın yarınından sözedilemez. İslâmiyet de böyle bir genç kitleye ihtiyaç duymaktadır.
Gençlerin İslâmiyeti kabulleri, hayatları ve yaşarken de nitelikli birer kul olma şuuru içerisinde olmaları çok da güzel yakışmaktadır.
***
Gençlik dönemi, iradeye hakim olmanın en zor dönemidir. Böyle olduğu için çok özel bir donanım gerekmektedir. Yani karşılaşılan problem ne kadar büyük ve tehlikeli ise, o zaman o nispette ciddî ve güçlü bir hazırlık yapmak doğru olacaktır.
Genç iradesi, bu noktada kontrol edilemediği takdirde, her türlü kötülüğe sevk eden nefsî arzular, şehevî istekler, kişi üzerinde etkin olmaya başlayacaktır. Oysa bu arzuların, heves ve isteklerin meylini kesen bir program işletilmesi gerekir. Bu da Bediüzzaman’ın ifadesiyle, “Duâ ve tevekkül meyelân-ı hayra büyük bir kuvvet verdiği gibi, istiğfar ve tevbe dahi meyelân-ı şerri keser, tecavüzâtını kırar” programıdır.

NE ŞER PROGRAMSIZ GERÇEKLEŞİR, NE DE HAYIR

Evet, ne şer programsız gelir, ne de hayır programsız gerçekleşir. Demek ki, daha ortaya çıkmadan neye doğru bir meyil çalışması yapılmışsa, ona uygun neticeler ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır.
O zaman gençlerin, hem ömürde hem de her günde, daha kirlenme başlamadan, tezyin, süsleme ve tahkim yapmaları çok daha sağlıklı olacaktır. Yani bu şu demek: İnsanın güne başlarken, öncelikli ibadeti olan namazla başlaması, namazın akabindeki tesbihatı yapması, birkaç satır günün nur kapısını çalmak anlamında Nur okumalarını, tefekkürlerini de gerçekleştirmesi kendini olacaklara karşı programlaması anlamına gelmektedir.
Zaten başlı başına Cevşen duâsı, tam bir koruma ve kodlama programıdır. Asrın olanca tehlikelerine karşı, böyle bir programlama, tam bir Peygamber terbiyesidir ve zırh kuşanmaktır.
İşte Nur medreseleri, eğitim dünyasındaki gençler için böyle Peygamberî programların üretildiği ve uygulandığı, Kur’ân’ın mu'cize-i maneviyesi olan Risâle-i Nur’un, bu asrın dehşetinden, kendisine sığınıldığı sığınaklardır.
İşte gencin kendini ve ibadetlerini korumaya alması elbette bazı prensiplerle mümkün olacaktır. Bunun belki de ilk şartı, ibadetleri lâyıkıyla yerine getirmektir.
Meselâ abdest şeytanın hilelerine karşı bir kalkandır. Nitekim abdestin tam ve mükemmel alınması, abdestle musallat olmak isteyen şeytana karşı bir set olacaktır.
Yine ta’dil-i erkânına uyularak eda edilen bir namaz, namaza musallat olmak isteyen şeytana karşı bir muhafazadır. Hatta sadece namazdaki secde bile tek başına şeytanı uzaklaştırmaya yetecek bir potansiyel iken, onun hakkının verilmemesi, gücünü azaltacaktır.
Evet, biliniyor ki, şeytanlara karşı bizi koruyan melekler bulunmaktadır. Ancak onların bizi korumalarına da bizim yardımcı olmamız gerekmektedir. Meselâ, melekler bizleri korumak için bizden samimiyet, haya, edeb, ciddiyet gibi davranışları bekliyor, biz de onları yerine getirmezsek, korumadan kendi irademizle çıkmış oluruz.
Nitekim, “Cennette seninle beraber olmak istiyorum” diyen Sahabiye, Allah Resulü (asm), “Çok secde ile bana yardımcı ol.” buyurmuştur.
Belki de işte bu Ramazan ayı, ibadetlerimizi yeniden bir gözden geçirme, biraz daha nitelik kazandırma, biraz daha takva mertebesi kazanma noktasında tam bir fırsat zamanıdır. Aksi halde, Allah muhafaza, “Nice namaz kılanlar vardır ki, nasipleri sadece yorgunluk ve zahmettir.” “Nice oruç tutanlar vardır ki, nasipleri sadece açlık ve susuzluktur.” tehlikesi söz konusudur.
Onun için belki de, ‘Bu en son namazım, bu son orucum’ gibi derinlikler içerisinde ibadetleri eda etmek çok daha sağlıklıdır.
Elbette bu asırda ciddî bir hücum var ve insan da bu düşman saldırılarına karşı bir tedbir almazsa veya alınmış tedbirleri aklın gereği olarak uygulamazsa, o zaman yaralanması kaçınılmaz olacaktır.
Gençlik döneminde, genç, dinç, sağlam ibadetler yapabilmek için, güçlü bir iman gerekmektedir. Güçlü bir iman, kişiyi her türlü olay karşısında çekingen, ürkek veya bezgin bir ruh haletinden koruyacaktır.
Geceleri kıyamla, namazla, duâ ve zikirle ihya edilir ve gündüzleri de oruç tutulur, nefsin istek ve arzularına karşı tutuklanır, terbiye edilir ve ıslâh edilirse, işte o zaman Ramazan ayının ibadet noktasında hakkı verilmiş olur ki bu, kişiyi maddî ve manevî pek çok tehlikeden koruyan ve insana yaşama sevinci veren bir sonuca dönüşür.
Hakkıyla yapılmış ibadetlerde, insan ruhen bir tekâmül süreci yaşar ve ibadetlerin verdiği ruh hali ile, dünyanın en erişilmez sevinçleri hasıl olur.
Bundandır ki hadis-i şerif’te, “Eğer ümmetim Ramazan ayının kıymet, şeref ve ehemmiyetini hakkıyla bilmiş olsalardı, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi.” müjdesi verilmektedir. İşte o kıymet ve şerefi hissetmek de o ibadetin ruhuna uygun, o ibadeti yapmaktır.
İşte tam bu noktada genç ibadetlerine, ne de çok ihtiyaç bulunmaktadır.
Gencin, kendisinden küçüklere model ve kendisinden büyüklere de duâlara vesile olma imkânı söz konusudur.
Ne mutlu, kendini, Rabbinin iftihar ettiği gençlerden yapabilenlere!
Henüz bu süreçte olanlara da, duâlar etmek gerekiyor.
Tabiî ki, böyle genç modellerin oluşumuna da büyüklerin, imkân sahiplerinin katkılarda bulunmaları gerekmektedir. Yani yatırım yapmadığımız bir şeyden, sonuç beklemek anlamsızdır.
Millet olarak kulluk niteliğimizin artması, genç ibadetlilerimizin sayısının ve niteliğinin artması ile mümkündür.
İşte bütün bu imkânların, programların içinde olduğu bir mevsim geliyor.
Hazırlıklarımızı ve yatırımlarımızı ebedî olanı kazanmak yolunda değerlendirelim. Yani fani gençliğimiz, bize ebedî bir gençliği kazandırsın.
Haydin gençler!
Genç ibadetler yapmak duâsıyla...

Not: Hadislerde, “Gençler İçin 33 Hadis” isimli kitaptan istifade edilmiştir.

 
SEBAHATTİN YAŞAR
Okunma Sayısı: 3003
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı