“Mühim bir âlim” olan Ali Ulvi Kurucu merhumu da hak ettiği ölçüde tanıdığımızı söylemek kolay değil. Uzun yıllar Medine’de yaşayan ve 2 Şubat 2002 tarihinde vefat edince “Cennetü’l-baki” mezarlığına defnedilen ve “İkinci Âkif” olarak da bilinen bir isim merhum Ali Ulvi Kurucu Ağabey.
Merhum Ali Ulvi Kurucu’yu, Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin hayatını anlatan “Tarihçe-i Hayat” isimli esere yazdığı ön söz ile de hatırlıyoruz. Bu eserin en başında yer alan “Önsöz” şu ibare ile başlar: “Bu Ön söz, Medine-i Münevvere’de bulunan mühim bir âlim tarafından yazılmıştır.’’
“Tarihçe-i Hayat”taki bu ön söz hakikaten harikadır. Yıllar önce nasip olup da bu ön sözü ve girişindeki ‘not’u okuyunca “Acaba hayatta mıdır?” diye merak etmiş ve o zaman tatminkâr bir cevap alamamıştık. Sonra nasip oldu, İstanbul’da verdiği bir iki konferans ve ev sohbetlerinde kendisini dinlemek nasip oldu.
Neyse ki Ali Ulvi Ağabeyi tanımak isteyenler için elimizde çok değerli ‘hatıralar’ı var. 5 ciltten müteşekkil bu hatıraların hazırlanması ve yayınlanmasında çok büyük emekler veren M. Ertuğrul Düzdağ Ağabeye de bu vesile ile teşekkür borçluyuz. (Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar, 5 cilt, Gonca Yayınevi/ MED Kitap, Aralık 2019)
Hatıralar serisinin ilk 4 cildini yayınlandığı tarihlerde okumuştuk. Son cilt olan beşinci cildi de okuma imkânı bulduk. Çok önemli, ibretli hatıralar var ve bu hatıraları ‘yakın tarihi’ anlamak için de okumak icap eder.
Kişiler ve olaylar dikkatlice tahlil edilmiş ki bunları bilhassa gençlerin bilmesinde fayda var.
Hatıraların ilk 4 cildinden farklı olarak 5’inci ciltte daha çok ‘Şair Ali Ulvi” ile karşılaşıyor ve “İkinci Âkif” denilmesinin sırrını anlıyoruz.
Kitapta ayrıca, Ali Ulvi merhumun yazı ve sohbetlerinden hazırlanan bölümler de var. Kitapta, ilk defa yayınlanan “Rubâiler ve Güfteler”i de yer almış.

Ali Ulvi Kurucu merhumu vefat yıl dönümünde, “Kocatepe Camii” şiirinden bir bölümle rahmetle yad edelim:
Rabbim, ne yakışmış bu zafer tâkı bu şehre!!
Nakş etmede İslâmiyet’in şânını dehre...
Bir zirve ki, gök kubbeyi bir dağ gibi yarmış,
Bayraklaşan ulviyyeti, her çevreyi sarmış,
Bir fecr olarak, dağları, enginleri aşmış,
Her hüzmesi, coşkun köpüren sel gibi taşmış...
Heybetli vekârında, ne ulvî yüceliş var!...
Ağuşunu açtıkça, semâvâtı kucaklar...
Bir abidedir, yükseliyor Hakk’ın eliyle,
Çökmez, granitten daha sağlam temeliyle.
(Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar-5, sayfa: 216)