YENİ YARGI PAKETİ’NDE YER ALAN “ETKİ AJANLIĞI” DÜZENLEMESİ HUKUKÇULAR TARAFINDAN ELEŞTİRİLİYOR. HUKUKÇULAR DÜZENLEMENİN BELİRSİZ VE KEYFİ OLDUĞU UYARISI YAPIYOR.
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 9. Yargı Paketi’nde “etki ajanlığı” olarak adlandırılan düzenlemeyle devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda Türkiye’de araştırma yapmak suç haline getiriliyor. Hukukçular ise düzenlemenin belirsiz ve keyfi olduğu uyarısı yapıyor.
Pakette nasıl yer alıyor?
DW Türkçe’nin haberine göre etki ajanlığı, 9. Yargı Paketi’nin 22. maddesinde “Diğer faaliyetler” başlığı adı altında düzenleniyor. Bu madde, Türk Ceza Kanunu’nun “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne “339/A maddesi” şeklinde yeni bir suç tanımı olarak giriyor. Ancak kanun maddesinde “etki ajanlığı” ifadesi kullanılmıyor.
Suç nasıl tanımlanıyor?
Bu suç için özellikle iki kriter aranıyor. Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar” ve “Türkiye’de suç işleyenler” bu madde kapsamına alınmış durumda. Maddenin gerekçelerinin de “tatmin edici” olmadığını belirten Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Devrim Güngör, “Düzenleme yasalaşırsa herkes risk altında olabilir. Kanun koyucunun suç ve ceza koyma yetkisi vardır. Ancak başkalarının hukuken korunun menfaatlerini ihlal eden davranışlar cezalandırılmalı. Aksi durumda özgürlüğü keyfi olarak daraltırsınız. Bu düzenleme her tarafa çekilmeye müsait bir yeni suç tanımı. Bu düzenlemenin belirsiz olması kanunilik ilkesinin ihlal edilmesi anlamına gelir. Bu da keyfilik olur. Yabancı bir organizasyonun yasal bir tanımı yok. Stratejik çıkarın içine her şey konulabilir. Belirsiz bir durum var. Suçun maddi unsurunun da ne olduğu belli değil. Oysa kanun tasarılarının daha belirli yapılması gerek” dedi. Güngör, bu durumun toplumda yaşayan herkesi yeni bir ceza tehdidi ile karşı karşıya bırakacağını kaydetti.