Birçok yasağın bırakın kanunu, kanun hükmünde kararname bile olmadan alındığını söyleyen Gözler, “İnsanların sokağa çıkması, sağlık personelinin istifa etmesi, alkollü içeceklerin satılması veya keza kamusal alanlarda görevini ifa eden polislerin fotoğraflarının çekilmesi ancak kanunla yasaklanabilir” dedi. gazeteduvar’ın haberine göre, Türk hukuk sisteminin geçmiş yıllarda da çok parlak olmamasına rağmen, fiili uygulamalardan savaş dönemlerinde dahil kaçınıldığının altını çizen Gözler, “Geçmişte bu kadar ağır hukuka aykırılıklara şahit olmadık. Hukuk tarihimizin en kritik dönemlerinde dahi, uygulamaların arkasında, içerikleri tartışılsa bile, hep hukuk normları olmuştur. Millî mücadele döneminde dahi Türkiye, genelgeyle veya emirle değil, ilk TBMM’nin kabul ettiği Teşkilât-ı Esasiye Kanunu ve bu dönemde çıkarılan kanunlar ve Heyet-i Umumiye kararlarıyla yönetilmiştir” dedi.
Kararname devleti bile diyemiyoruz
‘Bir zamanlar, Türk hukukunu eleştirmek için ‘Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti değil, bir kanun devletidir’ dendiğini vurgulayan Prof. Gözler, “15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra ilân edilen olağanüstü hâl rejiminde, kanunların yerini kanun hükmünde kararnameler alınca ‘Türkiye Cumhuriyeti artık KHK devleti oldu‘ denilerek eleştiriler yapıldı. O günleri de arar olduk. Artık ‘Türkiye Cumhuriyeti bir kanun devleti veya kararname devletidir bile diyemiyoruz” şeklinde konuştu.