"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sadâkat ve istikamet kahramanı

19 Mayıs 2021, Çarşamba
İstanbul Yeni Asya Temsilciliği “Sadakat ve İstikamet Kahramanı: Mehmet Kutlular” adlı program düzenledi. Mustafa Başkarcı’nın Kur’an tilâvetiyle başlayan program konuşmalarla devam etti; Euronur’da yayınlandı.

“Meşveretin hâkim olması için çok çalıştı”

Yeni Asya Gazetesi Medya Grup Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik açılış konuşmasında Kutlular Ağabeyin Zübeyir Ağabeyden devralınan bir hizmetin devam ettiricisi olduğuna, Yeni Asya ile tamamen özdeşleştiğine değindi.

Atik, “Son yüzyılda dost, düşman, herkes tarafından ilgi görmüş, birçok insanın uğrunda hayatını huzurunu feda ettiği bir hareketin önemli bir ismini anmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Üstadımızın felâket ve helâket asrının vazifelisi olarak 80 küsur senelik hayatında mücadelesini verdiği dâvâsını Zübeyir Ağabeyden devralarak günümüze gelmesinde büyük katkıları olan Kutlular Ağabey medenilere karşı galip olmak ikna iledir prensibiyle büyük mücadeleler verdi. Bu mücadelede hiçbir zaman kendisini nazara vermeden meşveret ve şûrâ sisteminin cemaate ve ülkemize mal olması için ciddî uğraşlar verdi” dedi.

“Her zaman bambaşkaydı”

Araştırmacı gazeteci yazar Ruşen Çakır şöyle konuştu, “Yeni Asya Grubu ve cemaatiyle tanışmam ve gazeteciliğe başladığım yıl 1985 yılıdır. O sırada 23 yaşındaydım ve Kutlular Bey de Cağaloğlu’nda ilk tanıştığım kişilerden birisidir. O tarihten itibaren Türkiye’de çok şey değişti, ama biz kendisiyle yakın bir zamana kadar sürekli temasta olduk. En son sağlığının iyi gitmemeye başladığı andan itibaren kendisiyle görüşme imkânımız olmadı, ama Yeni Asya’dan arkadaşlarla kendisini takip etmeye çalıştım. Vefat haberi ayrı bir acı oldu benim için. İslâmî camia içerisinde çok sayıda kişiyle tanıştım, röportaj yaptım. Bunların içerisinde en uluslar arası standartlara uyan ilişki Yeni Asya Grubuyla ve Mehmet Kutlular’ın kendisiyle oldu. Mehmet Bey her zaman için bambaşka oldu. Onun söylediklerinin hiçbirisine acaba demişliğim yoktur. Kutlular Bey beni gazetecilik yapmış olmaktan mutlu kılan insanlardan birisiydi. Onun yaptığı işe, dâvâsına bağlılığını çok iyi gördüm. Kendisine açıkçası minnettarım” 

“Sadâkatin meyvesi gazetemizdir”

Tarihçi, yazar, araştırmacı gazeteci İslâm Yaşar, “Kutlular çok yönlü bir insan. Şahsıyla ve ismiyle müsemma olmuş bazı meziyetleri var. Onlardan birisi de sadâkati. Sadâkati onun hayatının her safhasında görmek mümkün. Zübeyir Gündüzalp “Asıl mesele sadâkattir. sadâkat mürşidin vefatından sonra tezahür eder, ortaya çıkar, bilinir” der. Çünkü o da bir sadâkat kahramanıdır. Zübeyir Gündüzalp Bediüzzaman’a her haliyle sadık kalmış bir sadâkat kahramanıdır. Mehmet Kutlular da ondan aldığı bu dersle Zübeyir Gündüzalp’e dolayısıyla Bediüzzaman’a sadık kalmış bir sadâkat kahramanı olarak değerlendirilebilir. Daha genç ve hareketliyken, Risale-i Nur’u tanıdığı zaman günde 14 saat mütemadiyen Risale-i Nur okuyacak kadar kendisini sadâkatla bu eserlere, bu dâvâya bağlamış bir gönül eridir o. Risale-i Nur’un hakkaniyetinin, istikametinin, sadâkatinin mücadelesini verdi. Mehmet Kutlular’ın sadâkat çizgisinde sebat ederek, gayret ederek, hem kendisini hem içinde bulunduğu cemaati sıratı müstakim çizgisinde; istişareyle, meşveretle Zübeyir Gündüzalpin Bediüzzaman’da gördüğü, Mehmet Kutlular’ın da Zübeyir Ağabeyden gördüğü sadâkat çizgisiyle devam ettirmiştir. Sadâkatın kendisine verdiği cesaret ve metaneti kullanmış bunu her haliyle hayatına mal etmiştir. 80 darbesi ülkeyi susturduğu halde bu camiayı susturamamıştır. Ülkeyi sindirdiği halde bu camiayı sindirememiştir. Bu camianın ve cemaatin susmaması ve sinmemesinde bu  cemaatten, Risale-i Nur’dan güç alan sadâkatını Bediüzzaman ve Zübeyir Gündüzalp’ten tevahüs ederek kullanan Mehmet Kutlular’ın son derece büyük bir dirayet ve gayreti vardı. Darbe yalnızca dışarıdan gelmez. 90’lı yıllarda bir iç darbeye maruz kaldığı zaman yine aynı şekilde sadâkatini göstermiş onlarla oturup konuşmuş, ama bu konuşma netice vermeyince tabiri caizse kapı dışarı edildiğinde yeni bir kapı aramak yerine yeni bir kapı açma gayreti içine girmiştir. Bu da yine sadâkatin kuvvetiyle olmuştur.  Sadâkatin meyvesi gazetemizdir” dedi.

“Bu sadâkat ve istikamet devam edecek”

Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kâzım Güleçyüz, Kutlular Ağabeyin dâvâ adamlığı noktasındaki hatıralarını paylaştı.

“Kutlular Ağabeyin dâvâ adamlığı deyince dâvâsına adanmış bir ömür görüyoruz. Risale-i Nur’la tanıştıktan sonra tamamen kendisini Risale-i Nur’a verdiğini görüyoruz” ifadelerini kullanan Güleçyüz Kutlular Ağabeyden şunları aktardı, “Bu eserleri artık okuduktan sonra dine en güzel hizmetin Risale-i Nur’la olacağına karar verdim. Ömrümü bu hizmete adamaya karar verdim. Ben ehliyet kursuna dahi gitmedim. Hizmetim devam ederken canım sıkılırsa başka bir mesleğe dönme yolum olmasın diye ehliyet dahi almaktan vazgeçtim” Üniversite talebelerine de tavsiyesi şu olmuştu, “Fakülteyi bitirdiniz, ama size tavsiyem hayatınızı Risale-i Nur hizmetlerine vakfedin” 

Güleçyüz şöyle devam etti, “İstikamet ve sadâkat ifadesi benim dünyama şöyle yansıdı; Kur’ân-ı Kerîm’in 4 esası var. İşaratül İcazda, Mesnevî-i Nuriye’de bunlar ifade ediliyor: Tevhid, nübüvvet, haşir, adalet. Hud Sûresi’nde ‘Emrolunduğun gibi dosdoğru ol’ şeklinde bir âyet var. Bu âyetten dolayı Peygamber Efendimiz aleyhisselâtü vesselâm “Hud Sûresi beni ihtiyarlattı” diyor. Sadâkat ve istikamet dediğimiz zaman esas olarak bunu anlamak gerekiyor. Kur’ân’ın temel esaslarına bağlı kalarak, tevhid inancını tamamen özümseyerek, benimseyerek ve hayatı boyunca tevhid eksenli bir hayat yaşamak, nübüvvet mesajlarını esas alarak hayatını tanzim etmek, haşir şuurunu asla hatırından çıkarmadan dünyayı yaşamak.. İstikamet budur. İstikameti bozan ihtilâllerdir, darbelerdir. İstikameti tekrar düzeltme mücadelesi de demokrasi, hukuk, adalet mücadelesidir. Bu mücadelenin hep içinde yer aldı Yeni Asya. Kutlular Ağabey de bu mücadelenin öncü ismi olarak tarihteki yerini aldı. Kutlular Ağabey Yeni Asya’nın çizgisinin oluşmasında ve kuvvetlendirilerek muhafaza edilmesinde unutulmaz katkıları olan bir isimdir. Bu mücadele Kutlular Ağabeyden sonra da bu istikamet ve sadâkat aynı kararlılıkla aynı şahs-ı manevî iradesiyle devam edecektir.”

“İslâmî gruplara lâf söyletmedi”

Karikatürist, Yeni Asya Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İbrahim Özdabak, “Mehmet Kutlular Ağabey 1957 yılında Risale-i Nurlar’la tanıştıktan sonra ömrünün geri kalanını Risale-i Nurlar’a adamış bir dâvâ adamıdır. Benim de 40 yıldan fazla çalışmış olmaktan onur duyduğum bir insandır” diyerek şunları paylaştı, “Kutlular Ağabeyin hizmet kervanına katıldığı yıllarda Nur Talebeleri var olma ve hayatta kalma mücadelesi veriyordu. 27 Mayıs ve sonrasında darbeciler Nur Talebelerine yönelik bir cadı avı başlatmıştı. Bediüzzaman’ın bir avuç hizmetkârı saff-ı evvel talebeleri bu amansız yok ediliş karşısında büyük bir mücadele veriyordu. Böylesine bir zamanda gözü pek civanmert ve sözünü sakınmayan ceserati medeniyesi olan Mehmet Kutlular Ağabey Bediüzzaman’ın talebeleri arasında yetişiyor ve verilen işleri harfiyen yerine getiriyordu. Özellikle Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin gazetecilik konusunda görevlendirdiği her hizmete ve her yere koşuyordu. Her gün mutlaka gazetenin toplantısına katılır, benim de bir reyim var diyerek oy kullanır ve oy çokluğuyla manşetler tesbit edilirdi. Hatta aynı oyu alan 2 manşet adayı için gazeteyi ortadan ikiye ayırarak 2 manşet yapın derdi. Meşverete çok önem verir ve meşvereti zedeleyecek şeylere de asla müsaade etmezdi. Çalışanları paratoner gibi korurdu. Siz işinizi yapın başka şeye karışmayın derdi. Diğer İslâmî gruplara da laf söyletmez hakkında da yayın yaptırmazdı. 

“Gazetenin 35. yılını kutluyorken Kutlular Ağabey çalışanlarına plaket veriyordu. Sıra bana gelince sana plaketini vermiyorum dedi. Sonra bin kadar dâvetliye dönerek, “Bu arkadaşımız çok iyi karikatür çiziyor, fakat çizmiyor diyerek, bana dönerek, “Karikatür çizmeye söz verirsen sana o plaketi o zaman veririm” dedi. Ben de söz veriyorum dedim ve plaketi aldım o gün verdiğim sözü bugün 16 yıl oldu, hiç ara vermeden tutuyorum. 

Kutlular Ağabey fikir ayrılığına düştüğü ve yollarını ayırmak zorunda kaldığı insanlara bile asla kapısını çarpmadı. Herkesin kendi mesleğinde hizmetlere devam etmesi yeterliydi. 

“Bu dönemde çok hücumlara maruz kaldık. Çok mücadeleler yapıldı. Ancak o günlerde bazı taşlar yerinden oynadığı için ve hâlâ tam olarak yerine oturmadı. İmansızlık ve deizm fırtınasıyla karşı karşıya kalan toplumlarda yapılacak o kadar işler birikti ki...”

“Yeni Asya büyük bir çınardır”

Orman Yüksek Mühendisi, eski Yeni Asya Yönetim Kurulu üyesi Ramazan Çakır, “Kutlular Ağabeyi anarken muhterem ailesini öne çıkarmak istiyorum. Kutlular Ağabeye eş olmak öyle kolay bir iş değildir. Onların hakkını ödememiz mümkün değildir. Bundan sonra onun çizgisini devam ettirmek bize kalıyor. Yeni Asya müessesesinin ve cemaatimizin en büyük mirası artık budur. Yeni Asya’yı ben her zaman büyük bir çınar olarak görmüşümdür. Ve gittikçe de daha da büyüyor. Bugün Mehmet Kutlular kimdir dediğiniz zaman özellikle İşte Hayatım kitabı öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.

“Annesinin duâsını alarak başladı”

Kutlular Ağabeyin hayatını vakfetmesi ile ilgili hatıralarını anlatan Araştırmacı Gazeteci Hasan Güneş, “Kutlular Ağabey meşveret kararlarının iyi bir uygulamacısıydı. İnsan bazen bir şey hayal eder, ama Cenab-ı Hak ondan daha güzelini ihsan ediyor derdi. Ben Risale-i Nur’u tanıdıktan sonra bu dâvâya kendimi vakfetmeye karar verdim, ama bir de annemin rızasını alayım demişti. Valide hanımın yanına gittim, “Anne ben kendimi iman ve Kur’ân hakikatleri olan, Kur’ân’ın bu zamanda tefsiri olan Risale-i Nur hakikatlerine vakfediyorum senden müsaadeni ve duânı istiyorum” dediğimde annemin gözleri adeta doldu, “Evlâdım senin dinde, Kur’ân’da, imanda, İslâmda olman benim hayalimdi. Senin böyle bir şeyle gelmen beni o kadar memnun etti ki hep duâcıyım, arkandayım” demişti. Kutlular Ağabey düzgün bir eğitiminin olmamasını büyük bir avantaja çevirmiş. Mütevazı bir şekilde ve büyük bir açlıkla Risale-i Nur’a yönelmiş. 

Risale-i Nur’a safi ve açık kalple yönelinirse Risale-i Nur’un size açılmama gibi bir imkânı yok. İlmî enaniyeti olanlar ve daha önce öğrendiklerini esas alanlar enaniyetle Risale-i Nur’a yaklaşırsa hakikî Nur Talebesi olamaz derdi” dedi.

Okunma Sayısı: 1426
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı