Ahrar Fırkasının devamı olan Hürriyet ve İtilaf Fıkrası bugün AKP’ye karşı toplumun her kesiminin oluşturduğu Millet İttifakı gibi İttihatçı politikalardan mağduriyet yaşayan kesimlerin oluşturduğu koalisyonun yükselişini durdurmak için İttihat ve Terakki yönetimi 1912 Nisanında erken seçim kararı alarak meclisin feshini sağlar. 

Ortam oldukça sertti, sıkıyönetim devam etmekteydi. İttihat ve Terakki bürokrasideki hâkimiyeti ve elindeki güç ile seçimi kazanmak istiyordu, bu gün olduğu gibi muhalefete karşı tahammülsüzdüler. Hürriyet ve İtilaf taraftarı gazeteler bahanelerle kapatılıyor, muhalefetin seçim bildiri ve broşürleri sıkıyönetim kararıyla toplatılıyordu. Sandık başında insanlar dövülüyordu.

Önümüzdeki aylarda yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri de “sopalı seçim” diye adlandırılan 1912 seçimleri gibi sert geçeceğe benziyor. Şimdiden emareleri görünmeye başladı. AKP ve MHP nin sert üslubu ortamı sertleştiriyor.

AKP, MHP, BBP, YRP ve Hüda Par ile Vatan Partisi’nin desteği ile oluşan Cumhur İttifakı iktidar vasıtasıyla devletin bütün imkân ve kaynaklarını seçimi kazanmak için kullanıyor. İktidar 20 yıldır yapmadığı her şeyi seçim yatırımı olarak yapıyor,  ne pahasına olursa olsun seçimi kazanmak istiyor.

Muhalif televizyonlara ceza yağdırıyor, üç-beş muhalif televizyona bile tahammül edemiyorlar. Zaten basın ve gazetelerin %95’i iktidarın elinde, önümüzdeki günlerde seçmenin gelişmelerden haberdar olmaması için muhalif televizyonlara RTÜK tarafından yayın yasağı getirilir, gazeteler kapatılırsa şaşırmam.

İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza ve getirilen siyasî yasak ortada. Toplumun her kesiminden tepki aldı. Amaç belediyeyi ele geçirip imkânlarını kullanmak.

HDP hakkında Anayasa Mahkemesi kapatma davası açarak Hazine yardımı bloke edildi, daha sonra kaldırıldı. Parti kapatmaya yeniden başvurulması ülkedeki problemleri çözmez, derinleştirir. Teröre bulaşanlara yargı gerekeni yapabilir.  Bir taraftan HDP kapatılmak istenirken anayasa değişikliği için HDP’yi AKP ziyaret edip, destek istedi.

TBMM de 196 milletvekiline ait 1691 dosya arasından seçilerek CHP ve İYİ PARTİ’den birer Milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılmak istenmesiyle CHP ve İYİ PARTİ’ye gözdağı veriliyor. 

Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı bir televizyonda konuşurken “SADAT” reklamla tehdit ediyor, sonradan bu yönde twitler atılıyor. Bu olay AKP’ye yapılsaydı yapanlar şimdi tutuklanmıştı. Sadat’ın kurucusu Adnan Tanrıverdi bir dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını yapmıştı.  

Ankara’ nın göbeğinde öldürülen akademisyenle ilgili bir partinin yan kuruluşu teşkilat mensupları tutuklanıyor, akademisyenin dayısı “katilin mecliste olduğunu” söyledi. Yargı ve iktidarda bir hareket olmadı, fail sessiz sedasız yakalandı. Küçük ortak ise bu cinayetle ilgili soru soran gazetecilere sert tepki gösterip siyasi liderleri tehdit ediyor.

Deprem bölgesinde muhalefet belediyeleri tarafından kurulan çadırlar sökülmeye kalkılarak yerlerine Afad’ın çadırları kurulmak isteniyor. Bölgede her şeyin iktidar tarafında yapıldığı gösterilmek isteniyor.

Cuma günün erken saatlerinde İyi Parti İstanbul İl Başkanlığı binasının kurşunlanması da düşündürücü. Liderlerin bu dönemde tahrik edici konuşmalardan kaçınması gerekiyor. Bu konuşmalardan etkilenen partililer beklenmeyen işler yapabilir.

İktidar önümüzdeki seçimlere 1912’deki “sopalı seçimler” gibi gölge düşürürse töhmet altında kalır. Ülkenin başı yere eğilir ve dünyada yalnızlaşır. 

İktidarın bir hoşnutsuzluğa sebep olmaması için sağduyulu olması gerekir.