Münevver Ayaşlı demek, ‘vefa’ demekti
ESKADER’İN (Edebiyat, Sanat ve Kültür Derneği) Cağaloğlu Timaş Kitap Kafe’de düzenlediği Bâbıâlî sohbetlerinde Münevver Ayaşlı anıldı. Program moderatörlüğünü M. Nuri Yardım yaparken, Münevver Ayaşlıyla yaşadığı anıları anlatmak için Vehbi Vakkasoğlu, Dursun Gürlek, Memduh Cumhur ve Üstün İnanç söz aldılar.
İlk sözü alan Dursun Gürlek “Tokat İmam Hatip Lisesi öğrencisiyken Münevver Ayaşlı’nın yazılarıyla tanıştım. Okuduğum, hoşuma giden bayan yazarların başında geliyor” dedi. Gürlek, 70’li yılların sonunda Münevver Ayaşlı Yeni İstanbul gazetesinde ‘merak’ başlığı altında yakın tarihimizle alâkalı kültür san'at yazıları yazdığını belirterek, “O zamanlar Münevver Hanım’ın her gün ne yazdığını merakla bekliyordum. Bugün ise bir eksiklik var. Münevver Ayaşlı’nın uzun süre yazdığı Yeni Asya, Yeni İstanbul, Yeni İstiklâl’de yayımlanan makalelerinin toplanıp kitaplaştırılması gerekir” dedi.
İLK AKLA GELEN ÖZELLİĞİ VEFA
Münevver Ayaşlı deyince ilk akla gelenin vefa olduğunun altını çizen yazar Vehbi Vakkasoğlu ise, “Münevver Hanım deyince sonsuz vefa derim. Dolayısıyla bu bir vefa toplantısı. Fakat biz ona vefa gösteremedik, şartlar öyle gerektirdi” dedi. Vakkasoğlu, “Münevver anne ‘son Osmanlıyım’ derdi ve bunu hak ederdi. Galiba öyle olduğu için son Osmanlıların kaderini paylaştı. Her zaman bizleri ikaz ederdi, bulunmadığımız zaman da kulağımızı çekerdi. Darülaceze’de vefat eden Osmanlı sultanları vardı o zamanlar. Münevver annenin bunları hep dert ettiğini görmüşüzdür. Galiba onlar gibi olmak istedi ya da özleşmişti onlarla, Osmanlı ruhuyla. Marmara depremine denk geldi cenazesi, çok arzu etmeme rağmen gidemedim. Biz vefamızı cenazesine gösteremedik” diye konuştu.
KENDİ GİBİ DÜŞÜNMEYENLERE DE VEFA GÖSTERİRDİ
Vakkasoğlu “Münevver hanım çok vefalıydı, vefa onun dünyasında bir semt adı değildi, vefa inancına vefa idi” dedi ve şöyle devam etti:
“Merdane yazılarında en çok mertleştiği, cesurlaştığı yerler medeni cesaretini, iman meselesini anlattığı kısımlardı. Salabet-i imaniyesi vardı. İman, İslâm söz konusu olduğunda kartallaşırdı. Vefası vardı; inancına, tarihine, eşine. Eşiyle öyle bütünleşmişti ki, eşinden bahsederken farklı dünyalara girerdi. Aldığı soyadını eşinin vefatından sonra da iftiharla taşıdı. Bir şeyhi var mıydı, bilmiyorum. Bütün şeyhlere minnettardı. Sahaflar şeyhi diye tanıdığımız zatı görürdünüz, Kıbrıslı şeyh efendiyi görürdünüz, Şefik Can Efendi Mesnevî sohbetleri verirdi. Başka maneviyat büyüklerini de görürdünüz yanında. Mevlevî midir, Nakşî midir, Nurcu mudur bilinmezdi. Benim oradan günümüze çıkardığım mesajı; Allah dostlarının bütününü kucaklayacak gönüle sahip olmak ve hiçbirini ayırmamak. Hepsi İslâm bahçesinin gülleri, çiçekleri ve hepsi baştacı. Münevver anne kendisi gibi düşünmeyen dostlarına da vefa gösterirdi.” Daha sonra konuşmalarda Memduh Cumhur, Üstün İnanç ve Salih Suruç da söz alarak Münevver Ayaşlı’nın özelliklerini anlattılar ve hatıralarından bahsettiler.
Konuşmalar sonrasında Kur'ân-ı Kerim tilâveti, duâ ve sinevizyon gösterisi yapıldı. Ayrıca katılımcılara Münevver Ayaşlı’nın “Haminnenin Suret Aynası” isimli kitabı hediye edildi. Anma faaliyetine, Ayaşlı'nın kızı Fatma Ayaşlı ve torunları da katıldı.
Münevver Ayaşlı (1906 - 1999)
1906 senesinde Selanik’te doğan Ayaşlı, babasının asker olması dolayısıyla imparatorluğun çeşitli bölgelerini gezdi. Eğitimini Alman okulu ve Fransa’da “College de France” ile “Şark Dilleri” okullarında tamamlayıp Arapça ve Farsça’yı da özel derslerle öğrenen Ayaşlı, 1947 yılında gazeteciliğe başladı. Ünlü şarkiyatçı Massignon’dan tasavvuf dersleri alan yazar, Viyana Büyükelçisi Sadullah Paşa’nın oğlu Nusret Bey ile evlenerek Ayaşlı soyadını aldı. “Pertev Bey’in Üç Kızı”(1968), “Pertev Bey’in İki Kızı” (1969) ve “Pertev Bey’in Torunları”(1976) adlı bir dizi romana da imza atan Münevver Ayaşlı, 20 Ağustos 1999’da vefat etti. Ayaşlı’nın diğer eserleri: Dersaadet (1975, hatıralar), On dokuzuncu Asır (1971, tarih), İşittiklerim Gördüklerim (1973, tanıdıklarının portreleri). Ayaşlı, bir dönem gazetemizin yazarları arasında da yer aldı.
NAGEHAN BAYRAM-İSTANBUL