"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adaletin tecellisi, mazlumun tesellisi

Mikail YAPRAK
19 Mayıs 2022, Perşembe
Kur’ân-ı Kerim’de var olan dört ana esastan birinin de “adalet ve ibadet” olduğu bilinmektedir. Mutlak adalet ancak Cenab-ı Hakka mahsustur. Kulların adaleti izafîdir, görecelidir. Adaletsizlik de yine kulların işidir.

Yani bu insanoğlundan her şer ve kötülük beklenebildiği ve görülebildiği gibi, adaletsizlik de insanlar tarafından işlenebilir ve işlenmektedir. Adaletsizliğe maruz kalarak zulme uğrayan mazlumların en büyük tesellisi de adaletin bir şekilde tecellisindedir. 

Hz. Ebu Bekir (ra) hilâfete seçildikten sonra yaptığı ilk konuşmada, güç ile hukuk ilişkisinin doğru ve âdil çerçevesini çizmiştir. Şöyle ki:

“Güçsüz olanınız (haklı ise) hakkını alıncaya kadar benim yanımda güçlüdür. Güçlü olanınız (haksız ise) kendisinden hak sahibinin hakkını alıncaya kadar benim katımda güçsüzdür.“ 

Gücün sözünü geçirdiği yerde hukuk işlemez, adalet de tesis edilmez. Gücün hukuka göre düzenlendiği yerde tek ölçü adalettir. Fatih Sultan Mehmet’in sıradan bir insan ile aynı safta muhakeme olmayı kabul etmesi, ülkede hukuk ve adaletin sözünün geçtiğini göstermeye yetmişti. 

Cenab-ı Hakkın adaleti iki türlü tecellî ediyor..

Birisi: Hakkın hak sahiplerine tevzîidir. Herşeyi bir ölçü ve mizan içinde yerli yerine koymak şeklindedir. Yaratılan herşeye dikkatle bakıldığı zaman; her yönü ile ölçülü, dengeli ve yerli yerinde yaratıldığını görüyoruz. 

Allah’ın ikinci tarz adaleti ise, haksız ve zalimleri cezalandırmak suretiyle tecellî ediyor. Bunun en açık misali, geçmiş kavimlerin inkâr ve azgınlıklarına karşılık, topluca helâk edilmeleridir. 

Bir takım günah ve kusurlara karşı dünyada musibet ve belâlara maruz kalmamız da bunun göstergesidir. Ama yine de dünyadaki bu cezalar, bazı büyük suçların tam karşılığı olmadığı için, azabın büyüğü Ahirete kalıyor. 

Yani, ikinci tarz adalet, bu dünyada tam tecellî etmiyor. Sebebi ise, Ahirete havale edilmesidir. Bu da Ahiretin varlığının delillerinden biri oluyor. 

18 Kasım 2007’de İstanbul’da yapılan ‘Bediüzzaman ve Adalet Sempozyumu’nda; değişik ülkelerden katılan çok sayıda ilim adamı, bu hususta Bediüzzaman’ı anlama ve anlatma hususunda adeta yarışmışlardı. 

“Kişi hak ve hürriyetlerine son derece önem veren Said Nursî’nin adalet anlayışı, modern hukuk anlayışının çok fevkindedir. Ona göre bir suçsuz insanın canı, tüm insanlık uğruna bile olsa heder edilemez. Bir kişinin hakkıyla tüm insanlığın hakkı arasında hiçbir fark yoktur. Nursî, ‘Masum bir kişiyi öldüren tüm insanları öldürmüş gibidir’ hükmünü kendisine şiar edinmiş ve adalet-i mahzanın yeryüzünde hakim olması için bütün ömrünü bu yolda harcamıştır.”1 

“Millete efendilik yapmak zulüm; hizmet etmek, hak ve adalettir. Gerçekten ‘Milletin efendisi, onlara hizmet edendir’ hâdis-i şerifinin sırrıyla, Kur’ân âleme gelmiş ki, istibdat, zulüm ve tahakkümü mahvetsin.”2 

“İslâm mütefekkiri Bediüzzaman’ın, din ile dünyayı; siyasetle tasavvufu; ruh ile bedeni; madde ile mânâyı kardeş yaptığını görüyoruz. Dinin gerçeği de bu değil mi? Said Nursî’nin ifade ettiği gibi, adalet ancak dengeyi korumakla gerçekleşebilir. Tüm yönleriyle denge unsurunun muhafaza edilmesiyle ancak tam adalet yerini bulabilir.“3 

“Risale-i Nur; Allah’ı isim, fiil ve sıfatlarıyla bize tanıtarak, marifetullah ve muhabbetullah dersleriyle büyük bir ruhanî lezzet veriyor. İnsanı, kendisine ve topluma verebileceği zararlardan kurtarıyor. Rabbimiz, nasıl bugünkü insanlık âlemine rahmetiyle bahşettiği medeniyet harikalarıyla, madde âleminde yolları kısaltmış; mâneviyat âleminde de, kaynağı sadece Kur’ân-ı Azimüşşan ve hadis-i şerifler olan Risale-i Nur’u bahşederek en kısa yolu göstermiştir.”4 

Dipnotlar:

1- Doç.Dr.Mehmet Faik Yılmaz, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Van., 2- Yrd. Doç.Dr. Abdulkadir Etöz, Selçuk Üniversitesi., 3- Dr. Muhammed İyaz Niyazi, Kabul Üniversitesi, Afganistan., 4- Prof. Dr. Şahin Akkaya, Sütçü İmam Üniversitesi.

Okunma Sayısı: 3994
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Hüseyin T

    20.5.2022 11:48:50

    Allah adildir, adil olanları sever .. Adaletin İnşası için hukuk sisteminin gücü ve güçlüleri yasalar çerçevesinde kontrol altına almasını gerektirir.. Gücü dağıtan gücü kontrol eden demokratik hukuk sistemleri vesayet odaklarının oluşmasına, güç toplamalarına, adaleti etkilemelerine mani olmuş, adaletin sosyal siyasal ve ekonomik hayatta tecelli etmesinin yolunu açmış, toplumun huzur ve güven içerisinde sosyo ekonomik gelişmelerini tamamlamalarına katkıda bulunmuş, refahı sağlamış, iç barışı ve huzuru, yüksek kalitede eğitimin ve teknolojik gelişmelerin önünü açmıştır..

  • Ali

    19.5.2022 11:50:52

    Adalet-i Mahza'nin ÖMRÜ maalesef Asr-i Saadet'i gecememistir. Aslinda dogru olan da bu. Tam Adalet bütün zamanlar icin bu Dünya'da mümkün olsa, Ahirette Mahkeme-i Kübra nin kurulmasina gerek olur muydu? Hatta BÜYÜK BIR IDDIA ile söyle diyelim Adalet-i Mahza Hz. Levlak ASM'a ve LUTFEN Onun yakin ashabinin YÖNETIMINE mahsus mümkün kilinmistir. Hatta Hz. Ali (RA) Hilafeti döneminde Hz. Ali Adalet-i Mahza'yi SEYHEYN (Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer) dönemindeki gibi kabil-i tatbik telakki etmis öyle olmadigini yasantilarla bizzat kendisi görmüstür. Adalet-i Mahza'nin bir Zaman-i Dünyeviyesi sadece ve sadece bu mezkur zamanda Cenab-i Hakkin ÖZEL BIR IHSAN-I SAHANESIDIR!

  • Oğuz Yiğiter

    19.5.2022 11:13:12

    Adalet-i mahza misyonu olan Üstad'ın orijinal mesleğini bırakıp, tepeden inmecilere ve "acırsan acınacak hale düşersin" zihniyetiyle devlet yönetmeye kalkışanlara payanda ve duacı olan ihvanın kulakları çınlasın... Tebrikler, dualar Mikail Ağabey...

  • Ramazan çalışan

    19.5.2022 09:58:28

    Sayın yazar, Kur’ân-ı Kerim’de var olan dört ana esastan birinin de “adalet ve ibadet” olduğu bilinmektedir. dedikten sonra, hukuk ve güç ilişkisi nasıl olur konusunu harika bir şekilde açıklamışsınız. Birde, "Adaletle ve ibadet" kavramları neden bir arada kullanılıyor.ortak özellikleri nelerdir, veya bunlar birbirinimi tamalıyor. Bu konuyuda yazarsanız seviniriz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı