İnsanlar içerisinde bilhassa Nur Talebeleri arasında fedakârlığı, samimiyeti, istikameti, metaneti, hâlim ve selimliliği ile dikkat çekenler vardır.
Bunlar, geceleri ışıldayan yıldızlar gibidirler. Gündüzleri pek belli olmaz, ama geceleri ortaya çıkar ve karanlıklı, sıkıntılı, zor zamanlarda işaret fişeği gibi ortalığı ışıklandırarak, bizlere rehberlik yaparlar.
1978 yıllarında İstanbul’da okurken tanıdığım Abdulhalim Hocam da bu şahsiyetlerin önde gelenlerinden bir Nur Talebesi idi. Beraber dershanede kaldık. Şahsiyeti, hizmet anlayışı, Yeni Asya’ya yakışan tavrından her zaman etkilendik ve örnek aldık. Kur’ân-ı Kerîm okuması bizi mest ederdi. Hep onun okumasını isterdik.
Okulumuz bittikten sonra Anadolu’da öğretmenlik görevini yaparken birbirimize yakın yerlerde çalıştık. Nusaybin’de Lise Müdürlüğü’nde iken lojmanı bombalandı. Ağır yaralanmasına rağmen Allah’ın inayeti ile tekrar iyileşti ve hizmetlere devam etti. Okullarda mescid bulunmadığı zamanlarda lisede mescid açarak orada bulunan önemli yetkililerin itirazlarına ve baskılarına rağmen göğsünü siper ederek metanetle yaptığı icraatının arkasında durmasını hiçbir zaman unutamam.
Bilâhare Karamürsel’de 6 yıl beraber görev yaptık. Hizmet tarzını, ikna kabiliyetini, edebiyatçı olduğu için güzel ve etkili konuşmasını, arkadaşlarına olan muhabbet ve ilgisini takdir ederek beraber hizmet etmeye çalıştık. Bombalı saldırıdan dolayı vücudunda bazı rahatsızlıklar vardı. Devamlı baş ağrısı çeker, tansiyonu yüksek olduğu için sağlık ocağına giderdi. Daha temiz ve havadar olduğu için Kızılcahamam ilçesine tayin istedi. Sonra da Bursa’ya gelip, oraya yerleşti. Devamlı görüşüyorduk. Rahatsızlığının arttığını müşahede ediyordum.
Bir araya geldiğimiz zamanlarda, başkalarına da söylediği ‘‘Kardaşım, ben sana çok duâ ediyorum’’ samimî duâsı her zaman beni etkilemiştir. Ben de ona ismen hep duâ ediyordum.
Bursa Mevlidi’ne geldiğimde evinde ziyaretine gittim. Beni arabadan inerken o rahatsız haliyle karşıladı. Bir hayli kilo vermiş, ağrıları da artmıştı. Beraber son olarak öğle namazını kıldık.
Kendisi fazla yemek yiyemediği halde bana sofra hazırlattı. Hatırım için biraz o da yedi. Yine beni arabaya kadar uğurlarken – her zaman yaptığı gibi- yol parasını vermeye çalıştı. Zaten örnek alınmayacak hangi davranışı vardı ki?
Abdulhâlim Hocam bir Cuma günü ‘‘Hüküm Allah’ındır’’ takdiriyle aramızdan ayrıldı. Allah’ın rahmetine kavuştu. Peygamberimize (asm), Üstadımıza, Nur Talebelerine ve ahiretteki sevenlerine kanat çırptı. Yeri doldurulmayan az kişilerden biriydi.
Allah’ım rahmet ve şefkatiyle muamele etsin. Ahirette de beraber olmayı nasip etsin. Geride kalan aile efradına sabır versin. Makamı Cennet olsun. Rahmete vesile olması duâsı ile ruhuna Fatihalar…