Bahar cennetin timsali, tarifi, habercisi tefekkür edenlere… Nimetler sofrası olan yeryüzü, bahar mevsiminde çiçeklerle süslenmiş bu mevsimde… Arzın üstüne serpilmiş insanlara ilham veren sanat harikası renkler, motifli desenler, nakışlarla işlenmiş Cemil isminin sonsuz tecellileri… 

Kur’ân ayı Ramazan’da rahmetin, mağfiretin, huzur ve huşu zenginliklerini idrak ettik iç dünyamızda. Varlığın, dirliğin, nimetin, taşıdığımız bedenin sahibi olmadığımızı anladık. Emir altında, emanet olarak bize verilen ikram ve ihsanların sahibini, malikini bilip tanıyıp sabırla emrine itaat etmenin idrakini yaşadık.

Ekmek kokusunu, nimetlerin tadını, açlığı, susuzluğu yeniden keşfettik, farkına vardık. Onların hoş, tatlı, lezzetli zevklerine ve cazip davetlerine karşı nefsimizle murakabe ettik. Yoksulların, açların, muhtaçların halini hatırladık. Anlamaya, düşünmeye, empati yapmaya çalıştık. 

Ruhumuz, kalbimiz, duygularımız ve hissiyatlarımızla manevi âlemlerin lahuti iklimlerine yükseldik… İlahi rahmetin müminlerin simalarında yansımalarını fark ettik. Allah rızası için kardeşliğin, paylaşmanın, yardımlaşmanın numunelerini, ikramlarını, ihsanlarını, sevinçlerini hissettik.

Kur’ân bu ayda inmişti… Rabbim kelam-ı kadimiyle tenezzül edip bizimle konuşmuş, söylemiş, anlatmış, tebliğ etmişti. Bütün gerçekleri ondan öğrendik. Resul-ü Ekrem’inden (asm) dinler gibi dinledik okunduğu zaman. Cebrail (asm) okurmuş gibi canlandırdık hayalimizde. Bizzat Rabbimizden (c.c.) Kelamullah olarak İlahi bir terennüm, tekellüm olarak kulak verdik. “Elestü Bezmi’nde” dediğimiz gibi, “Evet, Sen bizim Rabbimizsin.” Amenna ve saddakna dedik. Ramazan ayı boyunca Kur’ân okuduk, mukabele ettik, hatmettik.

Acizliğimizle O’na yalvardık, sığındık. Zikirlerle, fikirlerle, şükürlerle O’na el açtık, dualar ettik. Secdelerle miracına yükseldi ruhlarımız. Kul olmanın idrakini anladık, zevkini hissettik. Marifet iklimlerinde, muhabbet bahçelerinde dolaştık. Manevi, deruni, ruhani lezzetlerini tattık. Az, kifayetsiz, eksik ve noksan ibadetlerimizle huzuruna varıp affını, mağfiretini istedik. Dualarla yalvardık, azımızı çoğa say diye aczimizle nidalar ettik.

Rabbimizin ihsanı, ikramı sonsuz… Şefkat ve merhamet sahibi. O bizi bizden çok seviyor… Hazine-i Rahmetinden nimetleri yağdırdığı gibi müjdelerini de ihsan etti. Ramazan bereketi, Kur’ân ayının ziyafeti bütün beşeriyete tükenmez hazine olarak bildirilmiş. “Leyletü’l-Kadr” Kadir Gecesi’ni bin aydan hayırlı bir gece olarak Ramazan ayı içerisine koymuş…

Bahar güzellikleri, yağmurlu sağanaklar, çiçekli tefekkürlerle, Kur’ân hatimleri, Cevşen okumaları, namaz, zikir, fikir, şükür, tespih, dualarla oruç tutarak Ramazan’a veda edip uğurladık.

Şimdi Rabbimizin bahşettiği bayram sevincini yaşıyoruz… Çoluk çocuk herkesin yüzü gülüyor. Duygularımızla, coşkularımızla, ruhumuzdaki mutluluk esintilerini hissederek Bayram yapmalıyız. İnsanlarla kaynaşarak, barışarak, kucaklaşarak sevgiyi, saygıyı, muhabbeti pekiştirmeliyiz. Kardeşliği, arkadaşlığı, dostluğu iyi duygularla, samimi davranışlarla hissettirmeliyiz. 

Bugün bayram! Büyükleri, akrabaları, komşuları, hastaları, yetimleri, muhtaçları, ziyaret etmek, gönlünü almak, çocukları sevindirmek için hâlâ ne duruyoruz!..