[Yeni bir öğrencinin ağzından Risale-i Nur.
(Muzaffer Karahisar)]
Ben Risalelerin isimlerini çok önceleri duydum. Ama ya dersi yapanlardan, ya da bizim bu derslere yabancı olmamızdan kaynaklı soğuk durmuş ve bir daha gitmemiştim. Ta ki uzun yıllar geçip de, yeni taşınan alt komşum beni ve tüm apartmanı derse çağırana kadar uzaktık. Ön yargımızdan ve cahilliğimizden diyelim sırf komşum davet etti diye gittim. Ve biraz okuduktan sonra bizim anlayacağımız şekilde anlatarak dersi çok güzel bir şekilde tamamladı. Sıkmadan ve çok samimi bir sevgiyle bizi sonraki günlerin devamının temelini atmış oldu. Derslerimizi sürekli ve aynı günde yaparak, hiç yüksünmeden kendi evini açarak bizleri bu derslere bağladı. Bazen işten, bazen de yorgun argın geldiğimiz ve hep bir dünya telaşının içinde olmaktan bitap düştüğümüz için derslerde gözlerim kapanır, zorla açmaya uğraşırdım. Tabiî utanarak belli etmemeye çalışırdım. O komşum hâlâ da çok sevdiğim biri olarak bana derslerden uzak kalmamam için “Sen gel yeter ki burada uyu” derdi. “Sen uyusan da ruhun dersini ve hissesini alır” diyerek beni çok mutlu ederdi. Tabiî bu hep hor hor uyuduğum anlamına gelmez. Ufak tefek başımın düşmesi ve gözlerimin kayması diyebiliriz. İşte böyle başladı bu sevdam. Bize sürekli Risale-i Nur okumamızı söyler, bunun faydalarını anlatırdı. Ama biz biraz hazırcı insanlarız ya. İstiyoruz ki biri okusun, anlatsın bizde zahmetsizce dinleyelim. Ne kadar kolaycıyız değil mi? Bir de işin kolayını bulmuştuk. Ben anlamıyorum onun için okumuyorum. Çaba olmadan, istek olmadan anlayabilir miyiz? Bir yabancı dil için ta yurtdışına gidilirken yıllarca uğraşılırken bu maneviyatımızı, geleceğimizi, ahiretimizi ilgilendiren konuya gelince anlamıyoruz deyip bitiriyoruz. Olur ya sağda solda, konuda komşuda olursa gider dinleriz. Bizim yapacağımız bu kadar der, birde kendimizi azad eder, tembelliğimize mazeret bulmaya çalışırız.
İşte ben de bunlarla savaş verirken birkaç yıl sonra Allah bana dünyanın en iyi diyebileceğim insanı yolladı. Çok büyük bir lütuf oldu bana. Allah bin kere razı olsun ondan. Çalıştığım iş yerine bir arkadaş tayin olup geldi. Benim de Risalelere ilgim olduğunu bildiği için, gelirken bana hediye getirmiş. Hiç böyle güzel hediye almamıştım. Risale-i Nur dan en sevdiğim kitabı getirmiş. Kitaplara çok aşina olmayan ben, sevinçle aldım hediyesini. Bana dedi ki, “Bunu size veriyorum ama okumanız şartıyla. Eğer bu kitabın fiyatı 15 liraysa 15 kere okumadan olmaz” dedi. Benden söz aldı ve bununla da kalmadı. Her gün sordu “kaç sayfa okudun” diye. Ben okumak taraftarı değildim. Bir kaç gün evet falan deyip geçiştirdim. Sonra baktım konuyu takip ediyor, utandım. Okumaya başladım, ama herkesin yaptığı gibi anlamıyorum nağmeleriyle. Hâlbuki Yeni Asya’nın son çıkardığı baskı olduğu için Türkçe sözlüklüydü. Bakarak çok azda olsa okumaya başladım. İş yerinde de fırsat buldukça ondan kısa kısa dersler dinlerdim. Ve o kısacık dersler bana o kadar anlamlı ve unutulmaz geldi ki, tarif edemem. Kendisi çok iyi eğitim almış ve her şeye hâkimdi. Ben o kadar kendimi cahil hissediyordum ki. “Neden bu kadar sene uzak kalmışım” diye hayıflanıp durdum. Bana okumamın devamını sağlamak için hiç unutmadığım bir söz söyledi. Dedi ki, “Oku! Anlamazsan anlama ruh ve kalp hissesini alır.” Böyle deyince daha önceki telkinle bunu kendime düstur yaptım. Dediği gibi, okudum ve anlamaya çalışarak. Her şeyden ötesi beni okumaya âşık etti. Kitap okumayan ben o kadar çok kitap okur oldum ki, boş zaman benim için kitap okuma zamanı oldu. Bir öğlen tatilinde bana: “Bediüzzaman Hazretlerine mektup yazmak istesen nasıl ve neler yazardın?” dedi, şaşırdım kaldım. Hiç düşünmemiştim. O soru şimdi aklıma arada geliyor hâlâ güzel bir mektup yazamadım. Allah ondan razı olsun, çok sevdiğim bir insan. Allah onun ilmini artırsın.
İşte benim gibi Risale-i Nurlara yeni başlayan, hayat yolunda geç kalmışlara yönelik yazdım bu yazıyı. Risale-i Nurlarla çiçeğe, yağmura, etrafıma, yaratılana bakışım değişti. Gözümdeki perdeler tek tek kalktı sanki. Çiçeğe baktığımda içindeki sesi bile duyuyor gibiyim. Yolun çok başında olmama rağmen derslerimize ve okumalarımıza zevkle heyecanla katılıyorum. Günlerini iple çekiyorum ders zamanı gelsin diye, özlüyorum o ortamları, arkadaşlarımı, kitaplarımı. Bu güzel insanlar sayesinde ben Risale-i Nurlarla tanıştım. Hayatım değişti, huzuru, saadeti, mutluluğu buldum. Allah hepsinden razı olsun ve böyle insanları artırsın inşallah. Sevgimiz, gayretimiz, hizmet aşkımız hep artsın, hiç tükenmesin. Kalplerimizdeki güzelliklerle birlikte Allaha emanet olun.