ERMENİ tehciri meselesi yalnız tarihi bir mesele değildir. Bugünü doğrudan etkilediği için aktüel bir meseledir. Ve bugüne değin sürdürülen tavırla, meselenin insani, mantıki bir noktaya bağlanması ve çözüm ortaya konulması oldukça güçtür. Konuya ilişkin olarak yapılan, Birinci Dünya Savaşı sonrası İstanbul yargılamalarında:
“Rıza Bey ( Bursa ): Mevzuubahis edilen kanun gelmiştir ve Tehcir Kanunudur.
Râgıb Neşaşibi Bey (Kudüsü Şerif): Tehcir Kanunu vardır. Fakat Ordu Kumandanlarının asıp kesmeleri hakkındaki kanun gelmedi.
Rıza Bey (Bursa) : O Kanun da geldi. Kumandanlar, o Kanuna müsteniden istediği cezayı tatbik edebilir.
Halid Bey (Divaniye): O, amirin madunu hakkında tatbik edeceği ceza hakkındaki Kanundur.
Râgıb Neşaşibi Bey (Kudüsü Şerif): Böyle bir kanun gelmemiştir, geçen gün hükümet bir kanunu istirdad etti. (O Kanun değil sedaları.) Efendim, divan-ı harblerce bazı kimseler mahkûm ve tağrib (sürgün] edilebilirdi. Fakat kadın ve çocukların bulundukları yerlerden çıkarılıp idam ettirilmesi için kanunda bir sarahat var mı?
Said Halim Paşa: İdam için olmaz, fakat kanunun tatbiki keyfiyeti var. Bundan maksad, galiba Ermeni meselesi değil mi?
Reis: Tehcir meselesidir.
Said Halim Paşa: Evet, bu mesele tehcir meselesidir. Başkumandan Vekili, Ordu Kumandanları Ermenilerin bulunduğu mıntıkada ordu için bir tehlike mevcut olacağını söylediler ve bunları başka yere nakledelim dediler. Fakat “naklediniz” demekle “ öldürünüz! “ manası çıkmaz ki... Bunun tatbikatı fena olmuş. Şimdi siz bir kanun tanzim etseniz ve bunu memur fena tatbik etse, kanunu yaptığınızdan dolayı mesul olur musunuz ?
Râgıb Neşaşibî Bey (Kudüsü Şerif ): Fakat tatbikat esnasında bazı fecayi’in olduğunu işitmediniz mi?
Said Halim Paşa - Her şeyde olduğu gibi, bu fecayi’i de olup bittikten sonra işittim. ( 1 )
Mesul kimdir ? Mesuliyet kimdedir ? Siyasal anılarında Hüseyin Cahit Bey, şahsi gözlemini şöyle ifade etmekte: “Ermenileri göç ettirmeyi, kim düşünmüş, kim hazırlamış ve kim bu biçimde uygulamıştı? Herhalde bir kişinin eseri olamazdı. Ama ne zaman bu sorun üzerine Genel Merkezde konu açılsa, kimin bunu hazırladığı düğümü belirsizce geçiştiriliyordu . Göç ettirmeyi Bakanlar Kurulu da kararlaştırmış olabilirdi. Ama göç ettirme sırasında geçen olaylar, ikinci üçüncü derecedeki ellerin, yerel tutku ve kinlerin, çıkarların sebep olduğu olaylar mıydı? “Hüseyin Cahit Bey, Genel Merkezden Ziya Gökalp, Kemal ve Mithat Şükrü Beylerin bu uygulamaya karşı olduklarını, buna karşılık Bahaddin Şakir’in Doğu’ a bir gezi yaparak vali ve mutasarrıflara “yetki sınırlarını aşıp kendi düşüncelerini Genel Merkez’in ve Cemiyet’in karar ve isteği biçiminde aşılamış” göründüğünü de ifade ediyor. Profesyonel tarihçiler ve arşiv çalışmaları, daha yakın tarihlerde bu konuyu epeyce aydınlatmış bulunuyorlar. Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı Tarihinde, Ermeni tehcirinde baş sorumluluğu Talat Paşaya vermiştir. Bu konuda şunları yazıyor : “Dâhiliye Nezareti, yani Talat Bey , Meclisi Vükeladan karar almadan ve bu işle ilgili bir kanunu muvakkate çıkarttırmadan, Ermeni tehcirini başlattırmıştır ve bu çok ağır sorumluluğu tek başına üzerine almaktan kaçınmamıştır.” Yazara göre bir “kanunu muvakkate “ (geçici kanun) çıkarmak birkaç saatlik bir işti. Buna rağmen Talat Paşanın bir “emri vaki’yi yeğlemesi anlaşılması zor bir olaydır” ( 2 )
Muhittin Birgen de hatıratında şunları anlatır: “Fakat her ne olursa olsun, Talat Paşa, bu tehcir kanununu bile bile yaptı ve tatbik etti. 1918de Berlin’de kendisiyle uzun uzadıya konuştuğumuz bir sırada, o zamanlar Almanya’da aleyhimize yapılmakta olan neşriyattan kendisine bahsettiğim zaman, bana şu sözleri söylemişti: “Kim ne derse desin, ben yaptığım şeyi biliyorum, Muhittin... Biz bir yaşama veya ölme harbine tutuştuk. Eğer o sıralarda Ermeni ihtilâlına ve Rus ordusuna karşı mağlup olsaydık bugün Anadolu’da Türk parmakla gösterilecekti. O zaman mağlup olmadık, yaşamak hakkımızı tahkim etmek bir vazife idi. Ben bu vazifeyi yaptım. Belki bana bugün herkes, hatta sen de Ievm edersiniz. Fakat bir zaman sonra Türkler benim ismimi hayırla yâd edeceklerdir. Bu işte kimsenin mesuliyeti yoktur, bütün mesuliyet benimdir. Bu sözler üzerine, ben, tedibin bu kadar şiddetli olmasını isteyenler arasında doktor Bahaettin Şakir, Doktor Nazım ve Ziya Gökalp’ın da isimleri zikredilmekte olduğunu ve kendisinin de elbet, her şeye ve herkese rağmen bu işi yapmış olamayacağını söylediğim zaman da bana şöyle cevap verdi: “Kanun karşısında mesul olan adam benim. Elbet kanunu neşrederken arkadaşlarımla mutabık kalarak hareket ettim. Fakat tatbikattaki şiddetin bütün mesuliyeti bana aittir. Kanun çok yumuşak da tatbik edilebilirken öyle olmadı. Bu, benim tarafımdan, ister arzu edilmiş, ister mani olunamamış bir şiddet olsun, neticede gene mesul benim. Bununla beraber bu işin üzerinden hayli zaman geçmiş olduğu halde yaptığımdan asla nadim değilim.” (3)
Peki kanun yumuşak tatbik olunsa idi, ne olabilirdi? Said Nursi’nin hayat hikâyesinden okuyalım: “O muharebeler esnasında , Ermeni fedaileri bâzı yerlerde çoluk çocuğu kesiyorlardı. Buna karşı Ermenilerin çocukları da bâzan öldürülüyordu. Bediüzzaman’ın bulunduğu nahiyeye binlerle Ermeni çocuğu toplanmıştı. Molla Said askerlere, “Bunlara ilişmeyiniz!” diye emretti. Daha sonra bu Ermeni çoluk çocuğunu serbest bıraktı; onlar da, Rusların içerisindeki ailelerinin yanma döndüler. Bu hareket Ermeniler için büyük bir ibret dersi olup, Müslümanların ahlâkına hayran kalmışlardı, Bu hâdise üzerine, Ruslar bizi istilâ ettiklerinde, fedai komitelerin reisleri Müslüman çoluk çocuğunu kesmek âdetini bırakıp, “Madem Molla Said bizim çoluk çocuklarımızı kesmedi, bize teslim etti; biz de bundan sonra Müslümanların çocuklarını kesmeyeceğiz” diye ahdettiler. Molla Said, bu suretle o havalideki binlerle masumların felâketten kurtulmasını temin etmiş oldu.” (4)
1) Osman Selim Kocahanoğlu. İttihat Terakki’nin Sorgulanması ve Yargılanması, Temel yay . İST . 1998 . sh . 82
2) Taner Timur, Türkler ve ermeniler , sh, 31-32. İmge Kitahevi Yayınları: 2000
3) İttihat ve Terakkide On Sene / I. Cilt: İttihat ve Terakki Neydi? Sh . 256-257, Muhittin Bilgen,2006 , Kitap Yayınevi Ltd . Hazırlayan ve Notlayan : Zeki Arıkan
4) Bediüzzaman Said Nursî. Hayatı, Mesleği ve Terceme-i Hali, YENİ ASYA Yay.
Tahir Güroğlu /Özgün Duruş, 25.1.2011