"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Korkmayınız, hürriyet galebe edecek

Risale-i Nur'dan
19 Haziran 2022, Pazar
Korkmayınız; medeniyet, fazilet, hürriyet, âlem-i insaniyette galebe çalmaya başladığından, bizzarure terazinin öteki yüzü şey’en feşey’en hafifleşecektir.

Farz-ı muhal olarak, Allah etmesin, eğer bizi parça parça edip öldürseler; emin olunuz, biz yirmi olarak öleceğiz, üç yüz olarak dirileceğiz. Başımızdan rezâil ve ihtilâfatın gubarını silkip, hakikî münevver ve müttehid olarak kervan-ı benîbeşere pişdarlık edeceğiz. Biz, en şedid, en kavî ve en bâkî hayatı intâc eden öyle bir ölümden korkmayız. Biz ölsek de, İslâmiyet sağ kalır. O millet-i kudsiye sağ olsun. “Feküllü âtin karîb” [Gelmesi muhakkak olan her şey, uzak da olsa yakındır.]

Suâl: “Gayr-i müslimlerle nasıl müsâvî olacağız?”

Cevap: Müsâvât ise fazilet ve şerefte değildir, hukuktadır. Hukukta ise şah ve geda birdir. Acaba bir Şeriat “Karıncaya bilerek ayak basmayınız” dese, tâzibinden men etse, nasıl benî Âdemin hukukunu ihmal eder? Kellâ! Biz imtisal etmedik. Evet, İmam-ı Ali’nin (ra) âdi bir Yahudî ile muhakemesi ve medar-ı fahriniz olan Salâhaddin-i Eyyubî’nin miskin bir Hristiyan ile mürafaası, sizin şu yanlışınızı tashih eder zannederim.

HÂŞİYE: Eski Said, Nur’un parlak hâsiyetinden gelen kuvvetli ümit ve tam teselli ile siyaseti İslâmiyete alet yaparak, hararetle hürriyete çalışırken, diğer bir hiss-i kable’l-vuku ile dehşetli ve lâdinî bir istibdad-ı mutlakın geleceğini bir hadis-i şerifin manasından anlayıp, elli sene evvel haber vermiş. Said’in teselli haberlerini o istibdad-ı mutlak, yirmi beş sene bilfiil tekzip edeceğini hissetmiş ve otuz seneden beri “Eûzü billahi mine’ş-şeytani ve’s-siyaseti” [Şeytanın ve siyasetin şerrinden Allah’a sığınırım.] deyip, siyaseti bırakmış, Yeni Said olmuştur.

Eski Said Dönemi Eserleri, Münazarat, s. 182

LÛ­GAT­ÇE:

gubar: toz.

ihtilâfât: ihtilâflar, anlaşmazlıklar, ayrılıklar.

imtisal etmek: uymak, gerekeni yapmak.

lâdinî: dinsiz.

münevver: aydın, aydınlanmış; nurlanmış.

mürafaa: duruşma, yüzleşerek muhakeme olma.

müsâvî: eşit, denk.

müttehid: ittihad etmiş, birleşmiş, birlik oluşturmuş.

pişdarlık: öncülük, önderlik.

rezâil: rezillikler.

şey’en feşey’en: yavaş yavaş.

Okunma Sayısı: 1679
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cenk Çalık

    20.6.2022 10:22:21

    "Farz-ı muhal olarak, Allah etmesin, eğer bizi parça parça edip öldürseler; emin olunuz, biz yirmi olarak öleceğiz, üç yüz olarak dirileceğiz. Başımızdan rezâil ve ihtilâfatın gubarını silkip, hakikî münevver ve müttehid olarak kervan-ı benîbeşere pişdarlık edeceğiz. Biz, en şedid, en kavî ve en bâkî hayatı intâc eden öyle bir ölümden korkmayız. Biz ölsek de, İslâmiyet sağ kalır. O millet-i kudsiye sağ olsun. “Feküllü âtin karîb” [Gelmesi muhakkak olan her şey, uzak da olsa yakındır.]" En karanlık alanlarda ümit aşılamak ne büyük bir haslettir. Bu ümidi de hakikate dayandırmak yani gerçek olduğunu bilmek de ayrı bir maharettir vesselam.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı