Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 04 Ekim 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Sami CEBECİ

Göz mucizesi ve basiret gözü



Yüce Yaratıcının insana ihsan ettiği bütün organlar ve duygular şüphesiz fiyat biçilemeyecek kadar kıymetlidir. Onların değerini, geçici veya daimî olarak kaybettiğimiz zaman anlarız.

Bu organların içinde en kıymetlilerinden olan ve ruhumuza pencerelik görevi yapan gözleri-mizdir. Dünyaya geldiğimiz zaman, diğer organlarımız gibi onları da hazır bulduk. Herhangi bir dükkândan almadık veya bir atölyede yaptırmadık. Bu hakikati nazarımıza sunan Cenâb-ı Hak, âyet-i kerimede “Kimdir kulak ve gözler yaratıp size veren?” ferman eder. Buna açıklama getiren Bediüzzaman der ki: “Sizin âzâlarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir? Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız? Bu lâtif kıymettar göz ve kulağı verecek, ancak Rabbinizdir. Sizi îcat edip terbiye eden Odur ki, bunları size vermiştir. Öyle ise, yalnız Rab Odur; Ma’bud da O olabilir.” (Sözler, s. 675)

Göz, bütün organlarımız gibi Yaratıcı Kudretin îcat ettiği bir mucizedir. Gözün ön kısmında kornea adı verilen bir saydam tabaka, onun arkasında iris tâbir edilen ve ortasındaki deliği ışık şiddetine göre açılıp kapanabilen bir perde vardır. Gözün farklı renklerde olmasını sağlayan da odur. Onun arkasında da mercek bulunur. Bu mercek kirpiksi kaslarla göz cidarına asılmıştır. Daha arkada retina denilen ağ tabakası yerleştirilmiştir. Retinada ışığa duyarlı reseptörler yaratılmıştır. Retinada on tabaka halinde organize edilmiş koni şeklinde yedi milyon civarındaki hücreler renkli ve net görmeyi sağlar. Çomak biçimindeki basil denilen hücreler yaklaşık 125 milyon kadardır. Onların da alacakaranlıkta görme ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Böylece gözün, ortalama 130 milyon hücreden yaratıldığı anlaşılır.

Göz kapaklarımızı açıp kapamak dışındaki görme mekanizması tamamen irâdemiz dışındadır. Hattâ, göz kapaklarının refleks kırpılması bile irâdemizle değildir. Gözyaşı bezlerinden salgılanan gözyaşı ile gözlerimiz sürekli yıkanarak mikroplardan arındırılmakta, göz kapakları ile de araba sileceği gibi devamlı temizlenmektedir.

Göze ışık düştüğü zaman bir ayarlayıcı mekanizma otomatik olarak ve bizim irâdemiz dışında, irisin ortasındaki pupilla denilen deliğin büyüklüğünü ayarlar. Bu öyle bir ayarlamadır ki, bu delikten geçen ışık miktarı, arkadaki ışığa duyarlı retina tabakası için en uygun seviyedir. Kirpiksi kaslarla göz cidarına bağlı olan mercek, bu kasların orantılı kasılma ve gevşemesiyle kalınlığı ve inceliği değişerek dış âlemden gelen görüntülerin net görülmesini sağlar. Göz merceğinden içeri giren görüntü retinadan görme sinirlerine geldiğinde görüntü ters vaziyettedir. Binlerce sinir ağlarıyla beyindeki görme merkezine ulaştığında, görüntü beyin tarafından düzeltilir. Böylece, biz her şeyi düzgün bir şekilde görmüş oluruz. Kaba taslak anlatılan bu görme fiili, gözün yaratılışı gibi bir mucizedir.

Katarakt denilen şey ise, göz merceğinin yaşlılıkla bağlantılı olarak özelliğini kaybetmesi, sertleşmesi ve matlaşmasıdır. Teknolojinin gelişmesiyle bulunan Fako sistemiyle merceğe yakın 3 milimetrelik bir delik açılmakta ve bozulan mercek alınarak yerine sun’î mercek konulmaktadır. 15 dakikalık dikişsiz bir operasyonla yeniden net görme sağlanmaktadır.

“Göz bir hâssedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder” diyen Bediüzzaman, gözü Allah hesabına kullandığımız zaman onun mânevî değerinin yükseleceğini ve kâinat kitabının bir mütalâacısı, İlâhî san’atların bir seyircisi ve dünya bahçesindeki rahmet çiçeklerinin bir arısı derecesine çıkacağını söyler. İbret gözüyle bakılan varlıklardan mânevî öz suları alarak kalb kovanında iman balını yapacağını ifade eder. Aksi takdirde o gözün, nefsânî ve şehvânî arzulara hizmet eden basit bir âlet durumuna düşeceğini beyan eder.

İnsanda baş gözünün olması mevcudatı görmeyi, basiret gözünün bulunması da o varlıkların mûcidini görmeyi sağlar. Yaratıcıyı görmemek basiret gözünün kör olduğunu gösterir. Halbuki, her fiilin bir fâili, her kitabın bir kâtibi ve her san’atlı şeyin bir san’atkârı bulunmak gerektir. Bediüzzaman Hazretleri der ki: “Basar masnuâtı görüp de, basiret Sânii görmezse çok garip ve pek çirkin düşer. Çünkü, o halde Sâniin mânen, kalben görünmemesi, ya basiretin fıkdanındandır (yokluğundan) veya kalb gözünün kör olmasındandır.” (Mesnevî-i Nuriye, s. 192) Evet, Allah’ı inkâr etmek, gözün gördüğü bütün eşyayı inkâr edip yok saymaktan daha çirkin bir inkârcılıktır. Böyle insanların kalbleri ve kulakları mühürlenmiş ve gözlerine de perde çekilmiştir. O çe-kilen perde ise mânevîdir ve onların kendi kabahatlerinin neticesidir ve ondan sakınmak kâfirler için mümkün değildir. Göz ruhun aynası olduğundan, onlar gözlerinden de bilinebilirler.

Evet, baş gözü de, basiret gözü de Allah’ın bir mucizesi ve hediyesidir. Ancak, göz herkeste var, fakat basiret gözü ise îman hakikatine talip ve sahip olanlarda vardır.

04.10.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (27.09.2006) - Harikalar ülkesi beynimiz

  (21.09.2006) - Yaratılıştaki mucize

  (13.09.2006) - Tefekkür penceresi

  (31.08.2006) - İlâhî cemâlin görülmesi

  (24.08.2006) - Denizli’de bir Mir'ac Gecesi

  (09.08.2006) - Mübarek belde

  (02.08.2006) - Yeniden diriliş sabahı

  (26.07.2006) - Kıyametin kopması

  (20.07.2006) - Batıdan doğan güneş

  (12.07.2006) - Mesih kavramı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN

 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004