Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Kasım 2006

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Cumhuriyeti kutlamak devletin değil, halkın görevi



Cumhuriyetin 83. yılını kutladık. Cumhuriyete inanmak, kutlu bir düşüncedir. Yani halkına, insanlarına, milletine inanmak, onun değerleriyle yaşamak ve onun asil iradesine saygılı olmaktır. Bunlar, aynı zamanda cumhuriyeti tanımlayan bir anlayıştır.

Yalnız bizdeki “kutlama”lar biraz farklı oluyor. Halk sevinirken, halkı idare edenler; halkı azarlamaktan, rencide etmekten, ikaz etmekten, aşağılamaktan ve “Aman ha kötü yola düşme!” kabilinden güvensizlik aşılamaktan ve itham etmekten vazgeçmiyor.

Halkın hayat tarzından ve kültüründen bağımsız, tercihlerinden arınmış bir cumhuriyet tasavvur edenler ve zorlama bir yapıyı korumaya çalışanlar; devletçi dayatmanın rejim kremalı sosunu yerken, vatandaşa tasarrufta bulunmayı bile önerebiliyor.

Cumhuriyet kelimesinin “Cumhur”dan geldiğini hepimiz biliyoruz. Cumhur; Arapça’dan alınmış ve “halk, topluluk” mânâsında kullanılmıştır. Çoğunluğu, ekseriyeti ifade eder. Bir oluşumun, bir müzakerenin, bir sistemin, bir milletin, bir organizasyonun bireylerden müteşekkil yapısında umumî görüş ve kanaatin dikkate alınmasını ister.

“Cumhuriyet” kavramı, Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük eserinde; “Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet biçimi” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, Cumhuriyet’i anlama açısından eğitim ve kültür düzeyinde resmî sözlükte karşılığını bulan doğru bir yaklaşımdır. Buraya kadar herkes hemfikir. Hiçbir ihtilaf yok.

İhtilâf nereden çıkıyor? İhtilâfı kimler çıkarıyor? Kimler her bayramı, demeçli hakarete ve ayrışmaya dönüştürüyor? Kimler halkı halka şikâyet ederek Cumhuriyeti “kutlu”yor? Kimler, cumhurdan, onun yaşayışından ve eğilimlerinden rahatsız? Bu anlamda kimler felâket tellâllığı yapıyor?

Acaba Cumhuriyet Bayramında halkımın halk türküleri mi söylenmeli, yoksa kendini valsa kaptırmış bir azınlığın müziği mi icra edilmeli? Halkın sevdiği parçalar, yörelere göre bir bütünlüğün zenginlikleri olarak mı sunulmalı, yoksa egemen gücün şahıs eksenli zevkleri mi seslendirilmeli?

Falanın veya filanın sevdiği parçaları, acaba halk ne kadar seviyor? Mademki bu halkın bayramı, bırakın halk gönlünce eğlensin. Bana kalırsa cumhuriyeti kutlamak devletin değil halkın görevi. Sivil toplum kuruluşları kendi aralarında organizasyon kurup, bütün halka mal olacak şekilde Cumhuriyeti kutlamalı. Mekân, finans, yasal teşvik ve organize özgürlüğü anlamında devlet desteklemeli.

Cumhurbaşkanlığı köşküne, yani Cumhurun başkanlığının yapıldığı köşke, yani halkın temsil edildiği en üst sembole ulaşma hakkı, acaba kaç vatandaşın ziyaret listesine girebiliyor?

Cumhuriyet resepsiyonuna halk mı katıldı, yoksa atanmışların, medya ile san'at çevrelerinin ağırlıklı olduğu ve gelir düzeyi halkın ortalaması ile kıyaslanamayacak şekilde yüksek olan belli bir zümre mi katıldı?

Biraz daha şaşırtıcı bir soru sorayım? Sizce son resepsiyona katılanların sandık tercihleri, siyasî partilere oy verme eğilimleri tahmin edilirse, acaba hangi parti öne çıkar? Acaba yüzde seksen halkın hissedilemediği bir ortamda, yüzde yirmilik bir seçkinci ve halkın onaylamadığı tarzda direten bir “ittihat ve terakki”nin ayrıcalıklı kanadı fark edilmeyecek mi?

Halkın seçtiği iktidar, halkın başkanı kabul edilen cumhurbaşkanı tarafından halkın köşküne onun temsilcisi olmasına rağmen dâvet edilmiyor. Daha doğrusu “eşsiz dâvet” ediliyor. Halkın eşli tercih ettiği ve seçtiği milletvekilini, halkın makamını işgal eden makam dışlıyor. Doğrusu garip bir hal. Çarpık bir durum.

Sonuca gelirsek, halkın cumhuriyetinde problem yok. Sadece anayasadaki “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” iradesini hazmedemeyen ve “Cumhuriyet” kavramını kendi parti düzeyinde yorumlayan Halk Partisi kökeninden beslenen bir mutsuzluk var.

Hem Cumhuriyet diyeceksin, hem halk diyeceksin, sonra ikisini de dışlayacaksın. Sahi dilbilimine göre “Cumhuriyet Halk Partisi”nde geçen Cumhuriyet ve Halk kelimeleri yan yana doğru kullanılmış mı?

Şifreleri, tanzim edenlerde saklı “Cumhuriyetin Halkı” mı, yoksa bizzat halkın böğründen çıkmış “Halkın Cumhuriyeti” mi esastır? Biz halkın cumhuriyetinden yanayız. “Cumhuriyetin Halkı” üretmeye çalışan partinin çıkış noktasında değiliz.

Türkiye’de tartışmanın özü; “Halkın Cumhuriyeti” ile “Cumhuriyetin Halkı” arasındaki inceliği fark edememekten kaynaklanıyor.

01.11.2006

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (31.10.2006) - Siyasetin gerçek rolü

  (30.10.2006) - Türkiye’de akılla duygunun kavgası

  (29.10.2006) - “Nasılsınız?” sorusuna otomatik cevap

  (27.10.2006) - Mehmet Akif’ten İbn-i Sina’ya

  (26.10.2006) - Anadolu medeniyetlerinden Tacettin Dergâhına

  (25.10.2006) - Ankara kalesi ve 27 numara

  (24.10.2006) - Hacı Bayram ruhu

  (23.10.2006) - Bayramla yaşamak

  (22.10.2006) - Arefe

  (19.10.2006) - DYP için parola: “10 S”

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habip FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004