Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 18 Ocak 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Hamasetle seçimi kotarma



İktidar, yoğun dış gündemlerin baskısı altında seçime tahvil edilebilir mesajlara ağırlık vermeye başladı. AB sürecinde tavsamaya başlayan müzakerelerden, Avrupa’ya tepki verme ve iç politikayı reste dönüştürme yolunu seçti. Başbakan, üslubunu sertleştirdi. Sanki bir daha işbirliği yapılmayacakmış psikolojisine büründü.

Başbakan, Kıbrıs konusunda da “Bir çakıl taşı vermeyiz” edasında yine pür şiddet bir tavır sergiledi. Milliyetçi figürleri ve hamaset söylemlerini öne çıkardı. AB soğumaya bırakılırken, Saddam’ın idam edilmesiyle birlikte “öncelikle gündem Irak” beyanatını verdi ve dış ilişkiler yeni bir boyut kazandı.

ABD’nin yeni Irak stratejisi, bize göre yeni balonu, şimdiden fos çıktı. Zulmün şiddetini arttıracak fazla asker göndermekten başka bir şey yok. Dışişleri Bakanı Rice’in Ortadoğu turu da nafile.

Kuzey Irak üzerinden Türkiye’nin yaşadığı gerginlik ise gittikçe büyüyor. Acaba tasarlanmış sonuçlara bir hazırlık mı, yoksa hazırlıklara başlangıç olacak yeni planların habercisi mi? Bunu birlikte göreceğiz.

Dikkat çeken husus, Türkiye’nin demokratikleşme ve AB sürecini gölgeleyen bölgesel aktörlüğe ve girift ilişkilere ağırlık verilmesidir. Eşzamanlı ve öncelikler değişmeden yeni problemlere çözüm getirme yaklaşımı yerine, tepkiyi arttıran ve diplomasiyi zora sokan sert siyasî beyanların verilmesi, çok anlamlı gelmiyor.

Uluslararası ailenin ve hegemonya sağlayan güçlerin dayatması altında düze çıkmaya çalışan ülkemiz, acaba dikleştiği söylemlerin arkasında duracak bir kuvvete ve dirence sahip mi?

Eğer değilse, bu “kabadayı” tarz neyi halledecek? Yoksa iç siyasî dengelerin ve hamasetin ucuz maliyetiyle yakın seçimleri kotarma hesapları mı yapılıyor? Devletin dış tehdit algısına daha stratejik ve makul diplomasi tepkisi vermek ve kalıcı bir direnç halkası oluşturmak yerine, mezarlıkta şarkı söylercesine kamuoyuna selâm mesajları vermek köklü devlet geleneğine yakışmıyor.

Sanki, son aylarda başbakan tamamen belli mahfillerde hâlâ öngörüsü eksik resmî reflekslerin sözcülüğüne soyunmuş durumda. Kıbrıs, AB, Kuzey Irak ve benzer bir çok konuda bir yerleri memnun edecek bir tarzı benimsemiş görünüyor.

Cumhurbaşkanlığına giden yol, acaba ön mukavelelerin ve ulusal dikleşmenin “bir yumruk gibi” çağrısı yapan konumundan mı geçiyor?

Dahası, derin gücü arkasına alma provaları mı? Demirel bir dönem şaşırtıcı derecede bunu yaptı. Bir başkasına, özellikle hassas yerlere sözü bırakmadan kendisi söylemeyi yeğledi. Bir başkası olmayı üstlendi.

Cari yapının özdeşleştirme derinliği ve siyaseti kendi rotasında ulusalcı bir dalganın etkisine çekme kararlılığı, şimdiden etkisini göstermeye başlamış.

Fazla kurgu yüklemeden daha açık bir ifadeyle, Kerkük konusunda bütün inisiyatiflerini kaybetmiş ve zamanında akil tavrın stratejik boyutundan mahrum bir dış politikanın “Kürt fobisi” ile kuruluşuna bile katkı yaptığı Kuzey Irak’tan şikâyetçi olması ne kadar inandırıcı?

İnşaat ve yatırımların çoğunu Türkiye’nin yaptığı Kuzey Irak’ı ve Kerkük konusunu, ilk defa duymuş gibi bugünün meselesiymişçesine kendimizi de çözüm mercii görmek, ne kadar sağlıklı bir ruh hali?

Kerkük için “kanımıza dokunuyor” demekle ve Kürt-Türk kritiği ile uluslararası işgali ve katliamları bu düzeye çekmek, hiç de akıllı bir söylem değildir.

Peki siyaseten bile yanlış olan bu hamasete neden sığınılıyor? Karnımızın şişini indirme dışında ne işe yarıyor? PKK meselesi için Irak’la köklü çözümleri konuşmanın ve iç dinamikleri demokratik kabullerin standardına çıkarmanın keyfiyeti ile daha okkalı konuşulamaz mı?

Yoksa tahvil edilebilir siyasî güncelliğin politik sıkışıklığına geleceği kurban etmiş oluruz. Seçimi kotaracak bir hamaset kültürü mazide kaldı. Demokratik kabul ve hazım hem içerde, hem de dışarıda şart.

18.01.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (17.01.2007) - Türkiye’yi markalaştırmak

  (16.01.2007) - YÖK yapılanması

  (15.01.2007) - MİT ve devlet yorumu

  (14.01.2007) - Yoklukla varlık

  (11.01.2007) - Menderes’in idamı

  (10.01.2007) - Problemler gün ışığında

  (09.01.2007) - Komşularımız ve yeni süreç

  (08.01.2007) - İki tv programı

  (07.01.2007) - Şebnemin gözbebeği

  (04.01.2007) - Siyasî husûmetle iktidar olmak

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahaddin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004