Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 07 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

Demokratik hafıza oluşurken



Demokratikleşmenin maliyetini ödemeyen toplumlar, problemlerin kucağına itilmiş ve açmazlarını habire çözmekle meşgul edilen toplumlardır. Toplumun gençlerinde, yanlışa direnme ve fikrini hür ifade etme zemini kaybolmuşsa, idare-i maslahatçı konumunu muhafaza ile uğraşan riyakârlardan geçilmez.

İşsiz toplumlar; gerçekten bir işi olmayan tanımsız insanların “Her şeyi yapabilirim ve her şeyden anlarım” hezeyanından çıkar. Bulanıklığın zihnî parametreleri, yetersizliğin direnç noktalarında düğümlenince, çareyi problemi dillendirmekte ve başkasını itham etmede ararlar.

Sanırım bu girizgâhla hayalinizde kavuşamadığınız ancak gerçeğini yaşadığınız vak'alar dizisi gözünüzün önüne gelmiştir.

Ortada, şuurlu direnişin ve tepki verme psikolojisinin tekamül etmediği, sessiz çoğunluğun haline razı olduğu bir durum var. Şu haliyle; bürokrasi, siyaset ve bilim üçgeni, kendi kalıbının içinde kalıyor. Geleceğe ait, demokratik söylemleri içine alan, risk üstlenen ve insanî vasfın haksıza hayır diyen seciyesi öne çıkmıyor.

Anti demokratik güçlerin en büyük cesareti “nemelâzım” bir karakterin, tepkisini içine hapsetmesi, korku duvarını aşamaması ve ortak aklın tavır koyma kültürüne sahip olmaması; yanlışçıları, darbecileri ve zafiyetlileri cesaretlendiriyor.

Eğer durum böyle olmasaydı, demokratik parlamenter sisteme karşı, milletin reyine muhalif bir tavır sergileyenler, aramızda bu kadar rahat ve ceza almadan dolaşamazlardı. Yani, yanlışlarının ezikliği ile yaşamalıydılar! Yargı, onlara demokrasi dışı hareketlerinin bedelini ödetmeliydi!

Bedel ödemeyen toplum hafızası ve siyasî irade, sürekli bedel ödemek zorunda kalıyor. Değerleri, inançları, ahlâkî yapısı ve geleceğe ait ümitleri bu kadar erozyona uğratılmış, badireler atlatmış, korkusuna gömülmüş, yalnızlığın cesaret kıran dalgasına kapılmış bir sonuçla karşı karşıya bulunuyoruz.

Ümitsizlik aşılamak için değil, acı bir tesbitte bulunmak için bunları yazıyorum. “Herkes, her şey...” genellemesine girmeden, eksilerimizi ve artılarımızı insaf ölçüsünde ortaya koyup, bunalımın zihni açan samimiyetine sığınarak, birlikte yeni bir dönemin insanî duruşunu sergileyerek, sonrasına model olmak zorundayız.

Son günlerde, 28 Şubat’ın yıldönümü vesilesiyle bir dönemin icracıları günah çıkartırcasına yaptıklarını deşifre ederken, şaşırtıcı çözümler önermeleri, dikkatli bir kamuoyu için yeni sonuçların habercisi görünüyor. Aksi halde kendisini meşgul eden ve gündemi şaşırtan yeni senaryoların başlangıcı olabilir.

Arka planın daha anlaşılır bilgiler sunması ve toplum idrakini kavraması, bilgi kirlenmesini önleyecek şeffaf tartışmalarla ve daha sarsıcı konulara sükûnet ve kararlılık içinde müzakere yolunu açmakla mümkündür.

Onun için yakın tarihin siyasî hafızasını tazelemek, bireyin şahsiyet gelişiminin bir parçası olan demokrasi eğitimlerini, en ücra köşelere kadar yaygınlaştırmak gerekir.        

Tartışmalardan ve ucu kaçmış söylemlerden çok korkmamak lâzım. Her fani, duyması gerekenleri duyarak gidecektir bu dünyadan. Yeter ki müzakere kültüründen ve kendini ifade etme sınırından çıkıp, ötekini dışlamayalım ve onlara hakaret etmeyelim.

Türkiye, kırkını tamamlamaya çalışan cumhurbaşkanlığı seçimleri eşliğinde en sıcak ve sarsıcı gündemlere girerken, beklenmedik kişilerden farklı demeçlerin sudur etmesi, hatta geçmişleri ile mütenasip olmayan demokratik söylemler geliştirmeleri, yeni darbe heveslilerine bir ders olur kanaatindeyim.

“Barika-i hakikat” doğuracak fikir müsademelerine kulaklarımızı, kalbimizi ve zihnimizi açık tutalım. Tehevvür hali, devletin klasik refleksleri olarak müzeye kaldırılmayı bekliyor.

Doğrular, adrese teslim, zata mahsus nesneler veya özneler değildir. İnsanî kimyanın kabul gördüğü ve kâinatın parçası olan hakikatlerdir. Bir gün karşımıza çıkmasına mani bir hal yoktur. Buna hazır olmaya hazırlanalım!

07.03.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.03.2007) - Darbeciden “darbe”sözleri...

  (05.03.2007) - Kurumsallık mı, şahsîlik mi?

  (04.03.2007) - Kolaylaştırmak mı, olaylaştırmak mı?

  (01.03.2007) - Yürekleri yaralamadan...

  (28.02.2007) - 28 Şubat yargılanmalı!

  (26.02.2007) - Cumhurbaşkanlığı seçimleri

  (25.02.2007) - 38. yıl vesilesiyle

  (22.02.2007) - Oyalama kovalama..

  (21.02.2007) - Yeni Asya’ya

  (20.02.2007) - Seçim sathı maili

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004