Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Şubat 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

İsmail BERK

28 Şubat yargılanmalı!



Bugün 28 Şubat. Telâffuzunda bir dönemin kasaveti saklı. Kimilerine göre açık darbe, kimilerine göre modern darbe, kimilerine göre ise post modern darbe.

Kesin olan bir şey var ki, örtülü ve tezgâh kokan kurumlar ve kurallar dışı bir örgütlemenin yasa dışı dayatma ve bezdirmelerle bir çok insanı canından bezdirdiği! Batı Çalışma Grubu’nca yürütülen fişleme, istihbarat toplama ve ispiyonlama planları, bilinen malum bir kaç general üzerinden yürütülmüştür.

İnsanlar “yaşam biçimleri”, inançları ve düşünce yapılarından dolayı ciddi bir tarassut ve mağduriyete düçar edilmişlerdir. Bu dönemde sembol değeri olan bir kaç kanun dışı tatbikatı hatırlayalım: Bağımsız kabul edilen yargı mensupları, hakim ve savcılar Genelkurmay’a çağrılıp brife edildiler. Ayakta alkışlamaları sağlandı.

Üniversite rektörleri, daha istekli bir heyecanla “irtica” toplantılarında yine Genelkurmay Başkanlığı’nda boy gösterdiler. Başörtüsü yasakları başladı. Binlerce başörtülü kamu görevlisi soruşturma geçirdi, aylarca takibe uğradı ve nihayetinde görevlerinden ihraç edildiler. Başörtüsü gerekçesiyle yanlı laiklik yorumu, kamusal alanda başörtüsü takılamayacağı yönündeki idarî uygulamaları yargı da destekledi.

Benzer şekilde üniversite öğrencileri için başörtüsü avı başlatıldı. Kampüs girişleri güvenlik çemberine alındı. Birçok öğrencinin psikolojisi bozuldu. Aile, okul ve inançları arasında büyük sarsıntı geçirdiler. Bir kısmı direndi, okulu bıraktı ve okuyamadı. Bir kısmı kerhen başını açtı, bu defa da iç huzursuzluk yaşadı. Bir kısmı ise sınavlara bile girmeden üniversite rüyasını zihninden sildi.

Yaşanan tam bir trajedi, inanılmaz bir zulüm idi. Maalesef, başörtüsü dramı hâlâ devam ediyor. Toplumun sindiremediği, ailelerin mahzun ve mükedder olduğu, siyasî iktidarın yetersiz kaldığı ve millî iradenin kendini hâkim kılamadığı bir açmaz hâlâ devam ediyor. Ne hazindir ki, bu sonuç 28 Şubat’ın mahsulüdür. Askerî vesayetin antidemokratik keyfîliği ve sözüm ona sivil siyasetin kamburudur.

28 Şubat deyince andıç garabeti de başlı başına bir skandal ve iç darbedir. Gazetecilerin tehdit edilmesi, patronlar üzerinden yazı yazmalarının engellenmesi, düşünceye tahammülsüzlük, yayın yönetmenlerine dayatılan gündemler ve irtica paranoyasına âlet edilen bir kısım medyanın gayretkeşliği de tablonun bir başka yönü.

Yargının siyasallaşması, hukukun bir döneme ait şartlı ve önyargılı tutumu ile hak aramanın bir lüks haline geldiği, görevden alınmanın istihbarî bilgilere dayalı subjektif dayanaklarla gerçekleştiği üzücü ve yıpratıcı birçok hadise herkesin dünyasında hissedildi.

Meşrû hükümeti görevden uzaklaştırma adına düzenlenen toplantılar, basının yüklenmesi, iktidardaki koalisyonun direnmekte zorlanması, Çankaya’nın hükümeti istifaya zorlayan taktikleri ve partiler arası hızlanan transferler ve yeni hükümet oluşumları alt alta toplandığında, hukukun ruhuna okuyan bir anlayışın kara mizahı bütün çıplaklığıyla göz önüne gelmektedir.

Ayrıca, sermayenin renklere göre adlandırılması ile yeşil sermaye düşmanlığına karşılık ticarî konumunu bu dönemde olağanüstü büyüten 28 Şubat destekçilerinin hak bilmez mâlî baskı ve serbest piyasayı felç eden sindirme gayretleri de madalyonun ayrı bir veçhesini teşkil etmiştir.

Dahası, bu dönemin mizahî ve tezgâh kokan figüranları ve Müslümanları rencide eden iletişim kampanyaları da eşlik etmiştir. Ali Kalkancı’dan Fadime’ye uzanan bir seri görüntü ve etkileme stratejileri de izlenmiştir.

28 Şubat’ta kamuoyu köşeye sıkıştırılmıştır, yanıltılmıştır, kasıtlı yönlendirilmiştir. Kanun dışı işbirlikleri ve örgütlenmelere gidilmiş, insanlar rencide edilmiş, kişi ve kurumlar yasadan gücünü almayan tasnif metotları ile kategorize edilmiş ve bir kesim tamamen dışlanmıştır.

İnsanların özlük hakları ile oynanmıştır. Siyaset parçalı hale getirilmiştir. Hükümet teşkil süreçleri ve önlerine konan irtica ile mücadele planları, siyasî iktidarsızlıkların utanç tablosu olarak maalesef uygulanmıştır.

Binlerce Kur’ân kursu, ilköğretim orta kısmı kapatılmış, özellikle imam hatip okulları hedef seçilerek ilkokul sonrası yönlendirmeye müsaade edilmemiş zorunlu eğitim 8 yıla çıkarılırken, kesintisiz tutulmuştur.

ÖSS’de meslek liselerine yönelik adaletsiz katsayı uygulaması, üniversitelerde siyasî iktidarlara karşı geliştirilen tepkiler ve öğretim elemanlarına düşünce açıklaması karşısında getirilen sınırlamaların çoğu, 28 Şubat döneminin despot anlayışının eseridir.

Maalesef, 28 Şubat bizzat devlet eliyle hâlâ soruşturmaya tâbi tutulmamıştır. O dönemin aktörleri yargı önünde yaptıkları eylemlerden dolayı hesap vermemişlerdir ve onlardan hesap sorulmamıştır. Bazı yansımaları ile 28 Şubat hâlâ devam etmektedir. Bu da sivil siyaset adına utanç vericidir.

Meclis, mutlaka bir araştırma komisyonu ile 28 Şubat’ı enine boyuna araştırmalıdır.

Basın kuruluşları, bu döneme ait duruşlarının ahlâkî yeterliliğini bir nefis muhasebesine tâbi tutmalıdır. Aydınlarımız, demokrasiye yapılan bu müdahaleyi tartışmaları ve eleştirmeleri gerekir. Toplum, oluşturulan olağanüstü haller ve sonucunda kurtarıcılar üzerinde milli iradeyi gasp eden zihniyete karşı bilinçlendirilmelidir.

28 Şubat’ın üzerinden tam 10 yıl geçmiş, hâlâ karanlık noktalar çok. Her zaman bu karanlık dönem konuşulmalı, dersler çıkarılmalı, millî hâkimiyet söylemleri geliştirilmeli, askeri ve demokrasiyi tahrip eden sayısız örnek, yakın tarihin şehadetinde demokrasimizin son 60 yılına bağlı gelişimi ile tekrar hatırlanmalıdır.

İnşaallah bu sayfalar kapanır ve bir dönem kanun dışı güç oluşturulan maşerî vicdanlarda yargılandıkları gibi milletin huzurunda da yargılanırlar ve ibret-i müessire olarak, sağduyu ve millî irade kalıcı bir şekilde galip gelerek kurumsallaşır.

28.02.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (26.02.2007) - Cumhurbaşkanlığı seçimleri

  (25.02.2007) - 38. yıl vesilesiyle

  (22.02.2007) - Oyalama kovalama..

  (21.02.2007) - Yeni Asya’ya

  (20.02.2007) - Seçim sathı maili

  (19.02.2007) - Ulusalcı dalganın açmazı

  (18.02.2007) - Merakı merak etmek

  (15.02.2007) - 7. Çerçeve Programı

  (14.02.2007) - Yenilenirken

  (13.02.2007) - Düşünce zafiyetindeki şiddet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004