Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 20 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Ali FERŞADOĞLU

İnsan her yaşta sevgiye muhtaç!



Hakim sorar:

“Niye öldürdün?”

“Sevdiğim için!”

Allah Allah, bu nasıl sevgi!..

Sevgi nedir, sevgi sebepleri nelerdir; kaç çeşit sevgi vardır; kâinat-kalp-sevgi arasında bağlantılar nelerdir; sayısız sevgilileri kalbimize sığdırabilir miyiz; bitmez tükenmez sevgi kaynağına nasıl ulaşabiliriz; sevgi duygusunun verilmesinin asıl gayesi ve sebebi nedir? Kimi, niçin sevmeliyiz?

Kalbin, imandan sonra ürettiği en kaliteli ürün hiç şüphesiz sevgidir. Kâinatın yaratılmasının sebebi olan sevgi, aynı zamanda onun tüm unsurları arasındaki bağı, ışığı, hayatıdır. Atomaltı parçalardan galaksilere kadar her şey sevgisiyle ayakta durur.

Sevgi pozitif bir tutkudur. Sevgi, nurlanmış bir enerjidir. Gerçek sevgideki iksir ve güç, yabancılığı kaldırıp, en vahşî varlık ve unsurları bile bize kardeş, dost yapar.

Sevgi, yaratılış ve varoluş gayemizi anlamakta hayatî, ebedî ve bediî (estetik) fonksiyonlar taşır. Ve gerçekleri araştırmaya sevk ettiğinden,1 hayatımızı sevgi suyuyla yoğurmalıyız. Gözün gördüğü, kulağın duyduğu soyut güzellik, aklın anladığı aklî güzellik, ağzın lezzet aldığı yemeğin güzelliği farklı olduğu gibi; kalp, ruh ve sair dış-iç duyu ve duyguların hissettikleri güzellikler de çeşitlidir.

Kalp ise; imanın, hakikatin, nurun ve Cemil-i Zülcelâl olan Kâinat Sahibi’nin sonsuz derecede güzel olan Esmâ-i Hüsnâ’sının (en güzel isimlerinin) güzelliklerini2 sezer, algılar, anlar, görür, kavrar. Bundan onun aynı zamanda, İlâhî güzellikleri keşfedebilen bir sevgi üretim merkezi olduğunu anlıyoruz.

Unutmayalım ki, her varlığa uygun maddî-manevî rızkın verilmesinin sebebi de sevgidir. Rezzak-ı Kerîm, yarattığı varlıkları seviyor ve rızıklandırıyor. İnsanî, hayvanî, bitkisel bütün canlıları ayakta tutan unsur da sevgidir.

Şayet, aciz, zayıf yavrularla serapa merhametle donatılmış anneleri kucaklaştıran sevgi olmasaydı; anne-babalarımız etrafımızda şefkat pervanesi kesilmeselerdi hayatımızı sürdürebilir miydik? Onların, yavruları için nasıl uykusuz, susuz, aç kaldıklarını; en çok sevdikleri ruhlarını hiç karşılık beklemeden feda ederek ateşe, vasıtaların altına, azgın sulara attıklarını görür ve duyarız.

Sevgi, insan hayatında, kişinin yaşı kaç olursa olsun, çok güçlü ve esaslı bir duygudur. 80 yaşındaki bir annenin, yağmurlu ve soğuk havada dışarı çıkarken 60 yaşındaki sakallı çocuğuna; “Aman yavrum; paltonu giy, üşütürsün; şemsiyeni al, ıslanırsın; karşıya geçerken vasıtalara dikkat et!” diye nasihat etmesi bunu açıkça göstermektedir.

Üzüntülü olan, kâinatı bir matemhâne sanır ve öyle de algılar. Neşeli ve sevgi dolu insan ise, kâinatı sevinç çığlıklarıyla raks eder görür. Sevgi olumlu bir enerji olduğuna göre, ücreti de peşindir. Çünkü âleme dağılan sevgi dalgaları, hedefini bulduktan sonra onlardan da aldığı sevgi huzmeleriyle birlikte sahibine geri döner.

Kur’ân’a göre sevgi, aynı zamanda psiko-sosyal bir güç kaynağı, bir kaynaştırıcıdır: Allah’a iman edenler, Allah’a olan sevgileri cihetiyle daha kuvvetlidir.3 Sevgi; itaat, saygı ve kaynaşmanın da direği olduğundan ona dayanan fert, aile, toplum, eğitim ve yönetim mutlak başarıya ulaşır. Çünkü o, özgüvenin, başarının da temeli, itici gücü, ekonomik kalkınma ve ilerlemenin de dayanağıdır.

Dipnotlar: 1- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 28.; 2- Şuâlar, s. 72.; 3- Bakara Sûresi: 165.

20.03.2007

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (16.03.2007) - Yaratıcı yarattığı hiçbir varlığa benzemez

  (15.03.2007) - Ehâdiyet- Vâhidiyet penceresinden bakış

  (14.03.2007) - Esmâ tecellisini iman nuruna dönüştürmek

  (13.03.2007) - Bütün ilimler Esma'ya bağlı

  (11.03.2007) - Ürkütücü alkol rakamları ve korkunç nemelâzımcılık

  (10.03.2007) - Düşmanın yapamadığını kendi elimizle mi yapıyoruz?

  (09.03.2007) - Hak ve hürriyetlerin kaynağı imandır

  (08.03.2007) - Esmâ’nın tecellilerini eşyada okumak-2

  (07.03.2007) - Esmâ’nın tecellilerini eşyada okumak -1

  (06.03.2007) - Esmâ’nın tecellîsi ne demektir?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Metin KARABAŞOĞLU

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit ŞİMŞEK

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004