Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 09 Haziran 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

S. Bahattin YAŞAR

‘Komşuya merhaba!’ yazıları -1



Komşu komşu!...

Toplumumuzda dünden bugüne ‘komşu ve komşuluk’ üzerine çok önemli vurgular yapılagelmiştir. Yaygın olan bu anlayışın temelinde dinimiz İslâmın emirleri ve Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (asm) uygulamaları bulunmaktadır.

Bunların neler olduğu az çok toplum bireylerimiz tarafından biliniyor. Çünkü hiç bilmeyen için bile, camilerdeki Cuma hutbelerinde-yerinde bir şekilde-sıkça bu konu ele alınmaktadır.

Hz. Aişe (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) buyurdular ki: ‘Hz. Cebrail (as) bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu varis kılacağını zannettim.’ Hz. Aişe’nin bu nakli, konunun ehemmiyetini göstermektedir.

İnsan, komşudur

Her insan, hem birilerinin komşusu, hem de birilerine komşudur. Dolayısıyla konu herkesi bir şekilde ilgilendirmektedir.

Komşuluk kavramı, kapı komşusu şeklinde olabildiği gibi, apartman komşusu, mahalle komşusu, iş yerinde masa komşusu, oda komşusu şeklinde de düşünülebilir.

Hatta şehir, ülke, kıt’a komşuluğu bile ele alınabilir.

Daha da ötesi ve önemlisi mezarlıklardaki kabir komşuluğu bile önemsenmesi gereken bir konudur.

Birlikte yaşamak bir takım kurallarla mümkündür

Günümüzde pek çok köyün bile nüfusunu aşan siteler düşünüldüğünde, apartman hayatını kendi çapında bir köy hayatına benzetmek mümkün. Tabiî böyle bir hayat bir o kadar da, sorumlulukları beraberinde getirmektedir. Kendin için istediğini komşun için de istemek; sana yapılmasını istemediğini komşuna da yapmamak gibi çok önemli birlikte yaşama kurallarını canlı tutmak gerekmektedir.

Komşu deyince hakikaten karşılıklı hak ve hukukları dikkate almak zorunluluğu akla gelmektedir. Toplum halinde yaşamak, sadece kişilerin anlayışına, sosyal rollerine bırakılmış bir konu değildir. Hak ve hukuku bireyler kendi aralarında koymasalar bile, din bu hak ve hukukun ölçülerini belirlemiştir.

Nitekim, ‘Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.’ yaklaşımı, her şeyin kişiye menfaati ile değerlendirildiği günümüzde, ancak dinin ortaya koyabileceği bir sosyal ölçüdür. Zekâtın toplumsal hayattaki rolü de yine sosyal bir yaşam kuralıdır.

Bir arada, güven içerisinde, müsbet etkileşimle yaşamak için, mutlaka bu hak ve hukuk ölçülerini dikkate almak zorunluluğu bulunmaktadır.

Fıtrat, bu hak ve hukuku sağlıyor

İnsan sosyal bir varlık olduğu için, haliyle bir takım ihtiyaçları da vardır. Bu ihtiyaçların bir kısmı da, insanın kendisinin dışındaki insanlarla giderilecek ihtiyaçlardır. Bunların başında da komşuluk gelmektedir.

Olumsuz örnekleri sıralamak istemiyorum, ama vakıa ki, on yıllardır kapı komşusu oldukları halde, üzerlerinde çok ciddî şekilde bir yabancılık hissi taşıyan ve selâmlaşmayı bile yapamayan örnekler bulunmaktadır. Böyle bir hayat hali, bizim toplumumuzun bir örneği olamaz.

Oysaki din bir takım noktalarda insanlara yol gösterici nasihatlerde bulunmuşsa, bu, insanlar arası ilişkilerdeki fıtratın bir ihtiyacıdır. İnsan bu noktada kendi kısır fehmine dayanarak, ‘yok canım benim komşu ile ne münasebetim olabilir’ diye bir yaklaşım içerisinde olamaz. Nitekim böyle anlayışların ürünlerini taşıyan düşündeki insanlar, yalnızlık, terk edilmişlik ve biraz da itilmişlik içerisinde azap bir hayat sürmektedirler.

Komşu komşunun öğretmenidir

‘Ev alma komşu al’ hep söylenen bir sözdür. Çünkü pek çok örneklerini biliyoruz ki, komşuluk ilişkilerinin düzenli, seviyeli, sevgi ve saygıya dayalı olmaması sonucu pek çok huzursuzluklar, kavgalar, hazımsızlıklar, hak ve hukuklara müdahaleler olabilmektedir.

Komşu iyiyse siz de iyi oluyorsunuz demektir. Siz iyi olmasanız bile, iyi komşu karşısında zamanla iyileşiyorsunuz. Ya da siz iyiyseniz, komşunuzun iyileşmesi mümkündür. İyi davranışların muhatabında iz bırakmaması düşünülemez.

Derdiyle dertlenen, sevinciyle sevinen, dünyada kardeşlik hukuku içerisinde yaşarken; ahiret kardeşliğini de unutmayan bir anlayış hakikî anlamda bir komşuluk anlayışıdır.

İyi günde, kötü günde ilk kapısını çalacağımız dostlarımız komşularımız. Onun için onları incitmemeliyiz.

Unutmayın ki, komşunuz sizin için ne diyorsa, siz osunuzdur.

İslâmı ve onun güzelliklerini tanıtmadık komşu bırakmayan sahabeler gibi, yaşadığımız İslâmî güzellikleri, İslâmî sohbetleri, İslâmî eserleri tanıtmadık komşu bırakmamak temennisiyle…

09.06.2007

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (02.06.2007) - Olumlulamalar -4

  (26.05.2007) - Müsbet davranış örnekleri

  (19.05.2007) - Her şey bakış açısındadır

  (12.05.2007) - Olumlulamalar-3

  (05.05.2007) - Olumlulamalar- 2

  (28.04.2007) - Aidiyet psikolojisi

  (21.04.2007) - Olumlulamalar

  (14.04.2007) - Rüyalar âlemi

  (17.02.2007) - Gündemi yaşamak

  (10.02.2007) - Evet, kızım okumalıydı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Raşit YÜCEL

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  Şaban DÖĞEN


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004