Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 28 Mart 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Mehmet KARA

Derinlere inildikçe...



Ne garip bir ülke oldu şu Türkiye. Haftalık değişen gündemler, siyasî karışıklıklar, kutuplaşmalar… Peşinden “itidal ve sağduyu” çağrıları…

Bir Cuma bakıyorsunuz AKP’nin kapatılması gündeme geliyor, diğer Cuma üç ünlü Ergenekon operasyonları çerçevesinde bir gece yarısı gözaltına alınıyor. Bir önceki gündemi hemen unutuyoruz. Şimdi kim konuşuyor, üniversitelerde başörtüsü yasağını, sınır ötesi harekâtı, sonrasında asker-muhalefet polemiğini, hatta AKP’nin kapatılma dâvâsını…

Bu haftaki gündemimizin konusu: Ergenekon...

Peki nedir bu Ergenekon? Kelime anlamı, “dağın en yüksek noktası, doruğu…” Diğer bir anlamı da “Türklüğün var oluş destanı…” Türklerin, Ergenekon ovasından eski yurtlarına dönerek düşmanlarıyla çarpışmalarını anlatıyor. Ergenekon ile son günlerdeki Ergenekon operasyonları arasında hiç benzerlik yok.

* * *

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “Bu bombadır, nerede patlar göreceğiz” diyerek tanımladığı Ergenekon operasyonu ile ilgili çok şey söylendi.

Ergenekon operasyonunun ipuçları, ilk olarak Danıştay 2. Daire’ye yönelik silâhlı saldırının ardından konuşulmaya başlanmıştı. 12 Haziran 2007’de, Ümraniye’deki bir evde bulunan 27 el bombasından sonra yürütülen soruşturmalarla ortaya çıkan örgütlenme ile “derin devlet” tartışmaları gündeme gelmiş, Ergenekon olarak bilinen bu örgütlenmeyle ilgili birçok iddia ortaya atılmıştı.

22 Ocak 2008 günü sabaha karşı gözaltılar başladı. Aralarında emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de bulunduğu 33 kişi sorgulanmaya başlandı. Küçük’ün yanı sıra avukat Kemal Kerinçsiz, gazeteci Güler Kömürcü, Türk Ortodoks Patrikhanesi yöneticisi Sevgi Erenerol, Mersin’de silâh üzerine “ölme-öldürme yemini” ettiren emekli Albay Fikri Karadağ ile Sami Hoştan ve Ali Yasak gözaltına alındı. Operasyonun diğer ayağında Doç. Ümit Sayın ile Doç. Emin Gürses, gazeteci Vedat Yenerer tutuklandı.

En son olarak da İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ve Cumhuriyet gazetesi imtiyaz sahibi İlhan Selçuk’un da aralarında bulunduğu 13 kişi gözaltına alındı. Perinçek tutuklanırken, Selçuk ve Alemdaroğlu tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Ümraniye’de bir gecekonduda ele geçirilen el bombaları üzerine başlatılan ve daha sonra genişletilen soruşturma kapsamında aralıklarla gözaltı ve tutuklamalar devam ederken, bugüne kadar 40 kişi tutuklandı.

Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu operasyon öylesine karışık ki, Cumhuriyet gazetesine bomba atanla Cumhuriyet gazetesinin imtiyaz sahibi aynı dosyada yer alıyor. İlişkiler öyle iç içe olmuş ki, kimin eli kimin cebinde belli değil. Ergenekon operasyonunun boyutları tam olarak ortaya çıkarılmış değil. Soruşturmalar devam ediyor. Bu oluşumun amacının bir askerî darbeye zemin hazırlamak için ülkeyi kaosa sürüklemek olduğu söyleniyor.

Bu aşamadan sonra soruşturmanın tamamlanıp, şimdiden 130 klasörü geçtiği söylenen ve İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün hazırlayacağı iddianamenin çıkmasını beklemek gerekiyor. Bakalım bu iddianameden sonra Türkiye’de neler değişecek?

* * *

Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve TBMM Başkanı Köksal Toptan olmak üzere işçi ve işveren çevreleri “sağduyu” tavsiyelerinde bulunuyorlar. Türkiye’de yaklaşık 50 milyon kişiyi temsil ettiği söylenen TOBB, TİSK, TESK, Kamu-Sen, Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Hak-İş ve Türk-İş başkanlarının “Türkiye için sağduyu” başlıklı açıklamalar da “Türkiye bugünlerde zor bir demokrasi ve hukuk sınavından geçmektedir” denilirken herkesin sağduyulu olması isteniyor.

Bu sağduyu çağrısını herkes dikkate almalı. Demokrasiye ve hukuka inanan herkesten aynı ses çıkmalı. Yoksa kendine yapılınca yargı bağımsız değil, başkasına yapılınca “yargıya müdahale etmeyin” demek samimiyetsizlik oluyor. Yargıyı herkes -gerçekten- serbest bırakmalı. Yargı yargılığını, siyasetçi siyasetini, yani herkes işini yapar, her iki taraf da birbirine baskı yapabilecek eylem ve söylemden kaçar, herkes olaylara ideolojik değil, hak ve hürriyetler, özgürlükler ve demokrasi perspektifinden bakarsa meseleler kalmaz. Zira, çetelerin amacı hep demokrasi olmuştur. Bu yüzden de demokrasiye sahip çıkmak herkesin görevidir. Çünkü, derin devletin, derin çetelerin, derin örgütlerin demokrasi de yeri yoktur.

28.03.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (22.03.2008) - Millet cambaza bakmıyor

  (21.03.2008) - Papatya falı

  (19.03.2008) - Ankara nurlandı

  (15.03.2008) - Darbeye darbe dememek

  (14.03.2008) - Herkes dikkat etmeli

  (08.03.2008) - Harekât ve Talabani’nin ziyareti

  (07.03.2008) - ‘İnsanlığa yazıklar olsun!’

  (02.03.2008) - Nasıl şükretmeyeyim abi!

  (01.03.2008) - Yasakçıları tutanakla tesbit etmek

  (29.02.2008) - 17 tuzağına dikkat!

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT


 Son Dakika Haberleri