Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 08 Mayıs 2008

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kazım GÜLEÇYÜZ

“STK lideri Erdoğan”



Başbakanlık, Erdoğan’ın Can Paker organizatörlüğünde bazı gazetecilerle buluşmasında söylediği belirtilen sözlerle ilgili haberleri yalanladı. Ama diğer katılımcılardan böyle bir tekzip gelmedi. Aksine haberleri doğrulayan yayınlar aralıksız devam ediyor.

Haberin niye tekzip edildiğini anlamak zor.

Netice itibarıyla Başbakan, partisinin kapatılması halinde takip edeceği stratejiyi anlatıyor.

Bunun bu şekilde açığa çıkmış olması, Erdoğan’ın evvelce açıktan söylediği “Partimin kapatılacağına inanmıyorum” sözüyle çeliştiği için mi onu rahatsız etti? Yoksa başka şeyler mi var?

Acaba bu tedirgin tavrın altında, söz konusu buluşmanın, Türkiye’de Soros’la en çok bağlantılı isimlerden biri olarak bilinen Paker’in davetinde gerçekleştiğinin açığa çıkması mı yatıyor?

Pek sanmıyoruz. Çünkü zamanında Soros’la görüşüp “Türkiye’nin açık toplumcuları biziz, beraber çalışalım” diyen oydu. Paker’e partisinden milletvekili olması teklifinde bulunan da.

Ama şimdiki konjonktürde bu ilişkinin bu kadar aleniyet kazanmasını sakıncalı bulmuş olabilir. Çünkü CHP ve MHP, Soros meselesini kendisine karşı yeni bir koz olarak kullanabilir!

İyi de, o zaman niye böyle kritik bir dönemde Paker’in davetine gidip gazetecilerle buluştu?

Bu tarz birlikteliklerin, ne kadar itina gösterilirse gösterilsin, gizli kalamayacağını ve mutlaka bir şekilde dışarı sızacağını düşünemedi mi?

Dikkat edilirse, özellikle kapatma dâvâsının açılmasıyla başlayan süreçte herşey Erdoğan’ın ve AKP’nin hanesine olumsuz puan olarak yazılacak şekilde gelişiyor. Veya öyle kullanılıyor.

Son örneği 1 Mayıs. Hükümet konuya “Provokatörlere fırsat vermedik ve ülkeyi büyük bir belâdan kurtardık” şeklinde yaklaşıyor, ama İstanbul’daki görüntüler tam tersi bir algılamaya yol açtı. Ve “Polis terörü”yle kendisini gösteren bir “militarist polis devleti” imajı ortaya çıktı.

Sonuç olarak 1 Mayıs’ı bayram ilân edip de tatil yapmayan ve göz göre göre büyüyen krizi yönetmeyi başaramayan hükümet ağır yara aldı.

En sıkı savunucuları bile bu hadisede AKP’yi “tarihî bir fırsatı kaçırmak”la eleştirdiler. Kapatma dâvâsıyla bir defa daha devletin gadrine uğramış olan partiyi böyle bir durumdayken bile devletçi reflekslerle hareket etmekle suçladılar.

AKP şimdi de Erdoğan’ın gizli buluşması üzerinden açılan tartışmalarla yıpratılmak isteniyor.

Aslında ona aften çıkan sözlerin fazla üzerinde durulacak bir orijinalliği yok. Ama sert bir dille yalanlanınca daha çok dikkat çekti. Geçiştirilmiş olsaydı bu kadar gündem oluşturmazdı.

Erdoğan’ın orada söylediği belirtilen sözlerden biri, partisi kapatılır ve kendisine siyaset yasağı getirilirse, bu yasağı bağımsız adaylık yoluyla aşmayı düşündüğü ve yaptırdığı araştırmaya göre buna herhangi bir engel bulunmadığı.

Ancak Yavuz Donat’ın yazdığına göre, partisi kapatılıp kendisine siyaset yasağı konulan Erbakan da aynı yolu denemiş, ama bağımsız adaylığı YSK tarafından engellenmiş. (Sabah, 2.5.08)

Erdoğan böyle bir durumla karşılaşması halinde ne yapacağını da anlatmış. Mevcut sivil toplum kuruluşlarından birinin başına geçip veya yeni bir sivil toplum kuruluşu oluşturup ülkeyi dolaşarak bir sivil mücadele yürütecekmiş.

Ülkeyi yönetmeye talip bir parti lideri kimliğiyle şimdiye kadar halktan gördüğü ilgiyi STK lideri olarak yine toplar mı? Şu anda kestirmek zor. Ama çok ilginç bir tecrübe olacağı kesin.

Esasen, işler bu noktaya geldikten sonra, geriye dönüp bakarak şunu söylemek yanlış olmaz:

Keşke Erdoğan ve arkadaşları siyaset için harcadıkları mesai, enerji ve kaynakları, daha baştan itibaren böyle bir sivil mücadeleye hasr ve tahsis etmiş olsalardı... Bugün hem kendileri, hem de ülke için durum çok daha farklı olurdu.

Bizim hep savunageldiğimiz şey bu. Ve bunun idraki için illâ tekrar tekrar bir yerlere toslamak zorunda kalınmasını izlemek çok hazin...

08.05.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (07.05.2008) - Yalnız adam

  (06.05.2008) - Bu nasıl manifesto?

  (04.05.2008) - Vazife ve netice

  (29.04.2008) - AB’yi savsaklamak

  (27.04.2008) - Havalecilik

  (26.04.2008) - Sivil altyapı şart

  (25.04.2008) - Erdoğan nereye?

  (24.04.2008) - Gidişatın yönü

  (23.04.2008) - Kutlu Doğum ve 23 Nisan

  (22.04.2008) - Yine ABD-AB farkı

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdurrahman ŞEN

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hülya KARTAL

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Hüseyin YILMAZ

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Murat ÇİFTKAYA

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Nurettin HUYUT

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet Bayri FİDAN

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Sena DEMİR

  Serdar MURAT

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin Uçal ABDULLAH

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Zeynep GÜVENÇ

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT