"Gerçekten" haber verir 21 Ağustos 2008
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formu | İletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Süleyman KÖSMENE

A'râftaki bahtiyarlar



Almanya’dan okuyucumuz: “A’râf Sûresinin 46. - 49. âyetlerinde bahsedilen A’râf ehli kimlerdir? Sıfatları nelerdir?”

Kıyâmet Gününde bütün insanlar ve bütün cinler Haşir Meydânında Allah’ın emriyle ve izniyle toplanacaklar. Akıllısıyla, delisiyle, kâfiriyle, Müslümanıyla, zâlimiyle, mazlûmuyla. Büyük Muhâsebenin yapılacağı, Mahkeme-i Kübrâ’nın kurulacağı, haşir ve neşir için hazırlanan büyük meydanda. Öyle ya; dünyâdan, zâlim izzetinde, mazlûm zilletinde kalarak göçüp gidiyor çoğu zaman. Zâlimin zillet içinde, mazlûmun da izzet içinde haşredilip neşredileceği, mahkeme edileceği, hesap sorulacağı ve mutlak adâletin meydana çıkacağı bir gün gelecek, bir meydan Allah’ın emriyle ve irâdesiyle açılacak.1

A’râf, sözlükte, yüksekliklerin zirvesi, tepelerin, burçların ve sûrların yüksek kısımları demektir. Konumuzla ilgili olarak A’râf, Cennet ile Cehennem arasında bulunan yüksek kısımların, burçların, tepelerin ve sûrların yüksek yerleridir. Bu mânâ ile “A’râf”, Kur’ân’da A’râf Sûresinde geçen bir tâbirdir. Bu sûrede “a’râf” hakkında bilgi verildiğinden sûreye de ad olmuştur. Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: “İki taraf (Cennet ile Cehennem) arasında bir perde vardır; (burada) a’râf üzerinde her iki tarafı da sîmâlarından tanıyan adamlar vardır. Cennetliklere: ‘Size selâm olsun!’ derler. Bunlar henüz Cennete girmeyen ve fakat orayı uman kimselerdir. Gözleri Cehennemlikler üzerine çevrilince de: ‘Rabbimiz! Bizi zâlimlerle berâber bulundurma!’ derler. A’râf ehli, sîmâlarından tanıdıkları (Cehennemdeki) bir takım adamlara derler ki: ‘Ne çokluğunuz ve ne de taslamakta olduğunuz büyüklük size hiçbir fayda sağlamadı. Allah’ın kendilerine hiçbir fayda erdirmeyeceğine dâir yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?’ (Sonra Cennet ehline dönerek): ‘Girin Cennete! Artık size ne korku, ne de hüzün yoktur!’ (derler.)”2

A’râf ehli kimlerdir? A’râf’ta hangi vasıftaki insanlar bulunacaklardır? Ve A’râf’ta ne kadar kalınacaktır?

İyi ameli olanlar Cennete, kötü ameli olanlar da Cehenneme girmiş olduklarına göre, A’râf ehlinin kimler olduklarını tahmin etmek sanırım pek zor değildir; A’râf ehli, ortada olanlardır.

Amel bakımından ortada nasıl olunur?

Hiçbir peygamberin tebliğini duymamış olarak ölenler bu gruba girebileceği gibi; küçük iken ölen müşrik ve kâfir çocuklarının da bu grupta oldukları söylenmiştir. İyi ve kötü amelleri eşit olan mü’minler de A’râf ehlindendir. Dünyada hiç teklifle muhatap olmamış sırf mecnun ve delilerin de A’râf ehlinden olduğu görüşleri mevcuttur. Yani kalbinde Allah’a îman ve mârifet bulunmayan, ama inkâr da etmemiş olanlar; ibâdeti olmadığı gibi, isyanı da bulunmayanlar; sevapları da, günahları da olmayan veya eşit olanların A’râf ehlinden oldukları tahmin edilmektedir. Yine de “A’râf” tâbirini müteşâbih kabul etmek ve doğrusunu ve hakikatini Allah’ın ilmine ve takdirine bırakmak daha doğru olacaktır. Çünkü A’râf ehlinin kimler olacağı hususunda net bir bilgi bulunmamaktadır. Yukarıda zikrettiğimiz âyetlerde de A’râf ehlinin kimler olacağı açıklanmamıştır. Sâdece A’râf’ın varlığı kesindir ve Cennetle Cehennem arasında bir mevki olduğu da şüphe götürmüyor.

Ancak A’râf ehlinin, böyle amel bakımından ortada bulunanlardan meydana gelmiş olduğunu kabul eden âlimler de, burada A’râf ehlinin fazla kalmayacağını söylerler. İmam-ı Gazâlî’ye göre A’râf ehli, ehl-i necâttır; Cehennem azabından kurtulmuşlardır; bu kimseler bir müddet burada tutulacaklar, nihâyet Cenâb-ı Hak inşaallah onları da Cennet’ine alacaktır. Çünkü kıyâmet gününde Cennet ile Cehennem’den başka bir makam yoktur.3

Âyet ve hadislerde, ehl-i Cehennemin bir kısmının da günahları kadar yandıktan sonra Cehennem’den çıkarılacağı ve Cennet’e girecekleri müjdelenmiştir. Meselâ Buhârî ve Müslim’in zikrettiği bir İbn-i Mes’ut (ra) hadîsinde Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) Cehennemden çıkıp da Cennet’e gireceklerin en sonuncusunun hallerini beyan eder. Bu adam emekleyerek Cehennem’den çıkar. Azîz ve Celîl olan Allah, bu kimseye: “Git Cennet’e gir!” buyurur. Adam Cennet’e varır, ama Cennet’i dolu görür. Bunun üzerine: “Yâ Rabbi! Cennet’i dolu gördüm!” der. Cenâb-ı Hak: “Cennet’e gir! Sana dünyanın on misli kadar Cennet vardır!” der. O kul şaşırır, hayretinden: “Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Melik’i olduğun halde bana gülüyor musun? Benimle alay mı ediyorsun?” der.

İbn-i Mes’ut der ki: “And olsun ki ben Allah Resûlünün (asm) bunu anlattıktan sonra azı dişleri görününceye kadar güldüğünü gördüm. Şöyle diyordu: ‘İşte bu, Cennet ehlinin makamca en düşük olanıdır!’”4

Cehennemden en son çıkan birisine, dünyanın on katı büyüklüğünde bir Cennet verileceği müjdelendiğine göre; hiç Cehennem’e girmemiş ve Allah’ın gazabına uğramamış A’râf ehlinin inşallah, ehl-i Cennet olduklarını Allah’ın rahmetinden ummaktayız.

Dipnotlar:

1- Sözler, 54; 2- A’râf Sûresi, 7/46, 47, 48, 49; 3- İhyâ, 4/57; 4- R. Sâlihîn, 1881

21.08.2008

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (18.08.2008) - Zübeyir Güzdüzalp'e borcumuz var

  (17.08.2008) - Kısa kısa

  (16.08.2008) - Bir müjde habercisi: Leyle-i Berat

  (15.08.2008) - Tesbih namazı üzerine

  (14.08.2008) - Kötülüğe karşı tavrımız

  (13.08.2008) - Güneşin batıdan doğması

  (12.08.2008) - Muhtelif cevaplar

  (10.08.2008) - Kısa kısa hükümler

  (09.08.2008) - Kaza namazı üzerine

  (08.08.2008) - Cuma günü oruç

 
GAZETE 1.SAYFA

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Davut ŞAHİN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  Kemal BENEK

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mahmut NEDİM

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Mustafa ÖZCAN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Site yöneticisi | Editör
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır